Sorgu

461 57 14
                                    

Sessizlik soğuk kırbacıyla yüzüme vurduğunda yağmur damlaları arabanın camına sert darbeler atıyordu. Sıyrılan ellerimi yumruk haline getirip yaşanılanları beynimden kazımak istiyordum.

Kimileri sessizlikte huzur bulurdu ama benim sessizliğim bana acı veriyordu.

Bu düşünceler kafamdaki düğümleri daha sıkı hale getiriyordu. Başımı geri yatırdım ve göz yaşlarımın boynuma akmasına izin verdim. Akan göz yaşlarım bile yağmurdan daha değersizdi belki de. Kolumu kaldırdım ve tasmama baktım. Yine işe yaramıştı, her zamanki gibi babamın yanında aciz ve zavallı hissediyordum.

Tekrar bakışlarımı cama çevirdim, belki de hiç öğrenemeyecektim bu yolları, kendim kadar yabancılardı bana.

Yağmurdan ıslanan kahküllerimi ayırmaya çalıştım. Gözlerimde beliren genç memur güven duygusunu işlemişti içime. Geçirdiğim atağın en iyi yani buydu belki de.

Arabanın kesilen motor sesi son sesi de aldı elimden. Açılan kapım babamın soğuk bakışlarıyla bir kapıyı yüzüme çarpmıştı bile. Babam ilerde bende arkasından ıslak zeminde ayak izlerimizi bırakarak ilerlediğimizde babamdan gelen endişe kokusu burnumu yakmaya başlamıştı.

Telefonu evde unuttuğum için atamadığım mesajın yerini polis çağrısı alınca endişelenmiş olmalıydı. İçeri girdikten sonra babamda bir tuhaflık olduğunu direk odasına kapanmasından anlamıştım. Sanırım polis merkezinde babam çıkışım için gerekli evrakları imzalarken bir şey yaşanmıştı.

Normalde kızıp, buraya benim için geldiğimizi yüzüme bir kez daha vurması gerekirdi. Bu durumu garipsesemde, zaman kaybetmeden odama gittim ve ıslak kıyafetlerimden kurtuldum.

Kapının tıklanmasıyla zor daldığım uykudan uyanmaya çalıştım. Babam komidine krem bırakmıştı. Ellerimi sardıktan sonra arada uğradığım blog sitesine girdim. Sorunu veya derdi olan insanlar burada bir araya gelip dertleşiyordu. Hesabıma girdikten sonra gelen kutuma bir mesaj gelmişti. Şaşırmıştım çünkü daha önce hiçbir bildiri yayınlamamıştım.
Nicki 'Lakap' olan birinden geldiği gözüküyordu.

"Merhaba" yazmıştı. Başta umursamadım ama onunda benim gibi bir sorunu olabilirdi. Cevap olarak mesajını tekrarladım kısa sürede mesaj gelmişti. "Yardımına ihtiyacım var." durum iyice saçma bir hal almaya başlamıştı. Benim kim olduğumu bilmeden yardım istemesi bana garip gelmişti. Cevap olarak soru işareti attım. Konuşma daha fazla saçmalamaya devam ederse kişiyi engelleyecektim.

"İnsanlar beni yargılıyorlar ne olduğunu bilmeden benimle dalga geçiyorlar." kaşlarımı çattım karşımdaki bir sakat veya engelli olabilirdi. Konuşmayı daha fazla uzatmak istemedim, normalde konuşmama gerçeğim sanal alemdede izlerini taşıyordu. İlk defa biriyle böyle konuşuyordum. Babam hariç kimseye mesaj atmamıştım. Cevap kısa sürede gelmişti. Bana şizofreni olduğunu ilaç aldığını ve acı çektiğini yazmıştı. Bu hastalıkla ilgili biraz bilgim vardı ama nasıl yardımım olabilirdi ki. Daha fazla beynimi bulandırmadım siteden çıktım. Zorladığım sargı kanamaya başlamıştı. Sargıyı yenilemek zaman almıştı. Daha alışamadığım yeni evimiz bana karmaşık geliyordu. Kazandığım üniversite başka şehirde olduğu için babamıda arkamdan sürekleyip buralara getirmiştim. Arkamızda her şeyi bırakıp sessizliğimi de alıp gelmiştim.

Daha fazla düşünmek istemediğimden aşağı inerek babamın yanına gittim. Üniversiteye bu gün başlamam gerekiyordu ama babamın dünkü olaydan sonra beni yanlız göndereceğin pek sanmıyordum.

Aşağı indiğimde, elime bana aldığı telefonu yerleştirip karşısına geçtim. Bana kaşlarını çatıp baktı
"Mehlika seni ben bırakacağım dünkü olayın yaşanmasını istemiyorum." telefonumu elime alıp ona gösterdim. Yolu tam olarak bilmiyordum ama ilk günden babama bağımlı olmak istemiyordum. Başımı iki yana salladım ve bileğime taktığı bilekliği gösterdim. Pek ikna olmuş gibi durmuyordu ama bilekliğimden dolayıda suçluluk hissettiğini biliyordum. Kısa sürede hazırlanmıştım, kendimle ilgilenmeyi pek sevmezdim. Omuzlarıma gelen saçlarım ve kahküllerimle benliğimi belli ediyordum. Sonuçta kim konuşamayan biriyle iletişim kurmak isterdi ki, görüntünün bile bunu kamufle edeceğini sanmıyordum.

Elimdeki telefonu ve bir not defterini çantama attıktan sonra kapıya ilerledim. Babam kapıda durmuş beni bekliyordu. Kaşlarımı çattım ve karşısına dikildim.

"Bu seferlik izin veriyorum dün yaşananları henüz unutmadım, kayıt için gittiğimizde umarım yolu hatırlıyorsundur. Ama tanıdık gelmeyen bir yere geldiğinde hemen bana mesaj atacaksın." başımı salladım. Çantamı kontrol edip telefonun yanımda olduğundan emin olduktan sonra kapıyı açtı ve ben onun bakış açısından çıkana kadar bana baktı.

İçime doğan deli cesaretiyle yanlız gitmeye karar vermiştim ama dünkü duruma düşmek istemediğimden geçtiğim yolları hatırlamayı çalıştım. Bu şehir bana çok karışık geliyordu, alışmam zaman alacak gibi görünüyordu.

Attığım her adım kararlılığımdan bir parça koparıyordu. Girdiğim sokaklar artık gözlerime yabancı geliyordu. Hemen pes etmemek için babama mesaj atmayı aklımdan çıkarıp ilerlemeye devam ettim.

Biraz daha ilerlediktekten sonra tanıdık gelen son yerden sonra baya uzaklaştığımı anladım. Telefonu çıkarmak için elim çantama gitti. Şu anda biri üzerime gelse bağırmak dahil yapacağım birşey yoktu. İyice hızlanan kalbim barındığı kafesi zorlamaya başladı. Ellerimle yoklamaya devam ettiğim çantamda telefona dair elime birşey gelmemişti. Damarıma dolan adrenalin kalbime pompalanıyordu.

Çarptığım şeyle aklıma gelenin gerçekleştiğini düşünüp gözlerimi yumdum ve karşımdakini yumruklamaya başladım. Vücudunun sertliği bana sırıtıp erkek olduğunu kanıtlamış bulunuyordu. Korkuyordum; bana yapacaklarını görmekten korkuyordum.

Şimdide kollarımı tutup hareket etmemi imkansız hale getirmişti.
Beni korkutan gücü kulaklarımın uğudamasına neden oldu. Biri bana bağırıyordu, sarsılıyordum gözlerimi aralamaya çalıştım. Şimdiye kadar ağladığımı farketmemiştim.

Karşımda dünkü genç polis kollarımdan tutmuş endişeli bakışlarla beni sarsıyordu. Olayı idrak edemeyen gözyaşlarım oluk oluk akmaya devam ediyordu.
"Mehlika sakin ol, beni tanıyorsun dün karşılaşmıştık. Bende seni tanıyorum; konuşamadığını, annenin seni doğururken öldüğünü, beden dilini acını paylaşmak istemediğinden ögrenmediğini."

Dedikleri beni ne kadar acıtsada ağlamam durmuştu. Elleriyle yüzümü silip çantamı sırtına taktı.
"Üniversiteye mi gidiyorsun?" başımı salladım. Gülümsedi, beyaz dişleri fazla düzgün duruyordu.

"Biraz daha ilerlesen şehir dışına çıkıyordun. Neyse ki benim evim yakınlardaydı." kaşlarını çattı ve bedenini bana çevirdi.
"Benim yerime başkası çıksaydı ne yapmayı düşünüyordun ?" başımı eğdim. Daha fazla üzerime gitmesini istemiyordum, sadece bir gündür tanışmamıza rağmen dün içimi saran güven duygusu soğuk havada etkisini göstermişti. O ilerken bende peşisıra takip ediyordum. Üzerinde forma olmadığında polise benzer yanı yoktu. Başındaki bere resmiyetten oldukça uzaktı. Ona soru sormak istedim, ilk defa konuşmayı bu kadar istiyordum. Babamın iknalarina ısınmayan inadım güven duygusuyla sarsılmıştı. Bu adamı tanımadığım gerçeğini kendime bir kez daha hatırlattım. Beni getirdiği yer önceden geçtiğim bir otobüs durağıydı.

"Kampüs arabaları burada durur, buraya gelmen yeterli. Kartın var mı ?" babamın bana çıkarttığı öğrenci kartı benim için bir umut olmuştu. Kafamı salladım sanırım geri kalan yolu yanlız gidecektim. Teşekkür edememek hiç bu kadar kötü olmamıştı.

Elini ensesine koydu koyu gözlerini kırptı.
"Sanırım geri kalan yolu yanlız gidebilirsin." başımı salladım. İki dakika sonra gelen otobüse bindim. Arkalardan bir yer buldum ve oturdum.

Yokluğunu belli eden güven duygusu sızlamaya devam ediyordu. Keşke yanımda olsa diyerek aklımdan geçirdim ama bunun saçma bir düşünce oluşunu farketmem uzun sürmedi, sonuçta o yalnızca bir yabancıydı ve bunu istemek oldukça bencilce olurdu.

Başımı koltuğa yaslayıp sessizliğimle başbaşa kaldım. Birkaç dakika sonra yan koltuktaki ağırlıkla başımı o tarafa çevirdim.

Gözlerim şaşkınlıkla büyürken karşımda onu gördüm, gözlerimi bir kaç kırpıştırmama rağmen sonuç aynıydı. Buraya gelmişti ve yanıma oturmuştu. Elini ensesine atıp kaşırken ben de ona bakıyordum. Bu durum çok uzun sürmedi ve koyu gözlerini bana çevirdi.

"Hatırladım da benim de birkaç yere uğramam gerekiyor."

~

~

MehlikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin