Tanışma

359 46 16
                                    

Bölüm şarkısı; Yaşar Kurt- Ver bana düşlerimi.

Girdiğim son koridordan sonra etrafı inceleyip dekanın söylediği anfiyi bulmaya çalışıyordum, zor bulduğum odasından sonra verdiği kağıttaki sınıfı bulmam gerekiyordu. Babam bir hafta önceden dekanla konuşup gerekli açıklamayı yapmıştı. Dekan ne kadar yardım teklifinde bulunsada kibarca başımla reddetmiştim. Buraya gelmeden önce üniversite hakkında duyduklarım hayal kurmama neden olmuştu.

Burası özgür bir ortamdı ve insanların beni garipsemesinin
mümkün olmayacağını düşünüyordum, ya da umuyordum. Her katagoriden insan vardı sonuçta; konuşamayan birini yargılamazlardı değil mi ? Kendimi ikna çabalarım devam ederken aradığım anfiyi bulmuştum sanırım. Yolda oyalandığım için ders çoktan başlamıştı, hocayı veya buranın işleyişini bilmediğimden ilk derse girip girmemek konusunda kararsız kalmıştım. Elim kapıda beklerken içeriden disiplinli bir ses yankılanıyordu, bu beni iyice telaşlandırırken arkamdan gelen tok ses düşüncelerimi böldü.

"Korkak bir öğrenci ha." arkamı döndüğümde tanımadığım sima oldukça samimi görünüyordu. Bir adım attı ve elini uzattı;
"Merhaba ben Selim, ilk günün talihsizleriyiz anlaşılan." elini sıkıp sıkmamakta tereddüt yaşasamda gülümseyerek elini sıktım. Bu benim ilk kurduğum samimi iletişim sayılırdı. Tabi birazdan konuşma karşılıksız kalınca ne tepki vereceğini bilmiyordum. Bana soran gözlerle baktıktan sonra daha fazla uzatmadan önüme geçti ve kapıyı çaldı, içerden gelen komutla o önden ben de arkasından sınıfa girdik. Gözlerim parlak ışığa alışmaya çalışırken hafif kilolu, kır saçlı hoca bizi umursamadan konuşmasına devam ediyordu. Selim denen çocuğu takip ederek kendime bir yer buldum ve yerleştim bu sırada kalbim üniversiteli olmamım verdiği heyecanla ritim tutmaya başlamıştı.

Etrafı incelemeye başladım, gerçektende hayal ettiğim kadar büyüktü, eski lise sınıfımın on katı büyüklükteydi ve özgür hissettiriyordu. Biz gelmeden başlayan kendini tanıtma işlemi sonlanmıştı. Bu sefer kalbim iyice hızlandı sıranın bana gelmesinden korkuyordum. Hoca kendini tanıt derse ve cevaplayamazsam sanırım iyi bir başlangıç olmayacaktı.

Hocanın sınıfı tarayan gözleri benle adı Selim olan çocuk arasında gidip geliyordu. İçimden ettiğim dualar ve elimin titremesi durumu zorlaştırıyordu, lisede yaşadığım duruma düşersem anfiyi ağlayarak terk etmem çok uzun sürmezdi.

"Selim bize arkadaşını tanıtmayacak mısın ?" işte beklenen soru gelmişti, gözlerimi gıdıklayan göz yaşlarını içeri göndermeye çalıştım. Ellerim terlemeye ve başıma ağrı girmeye başlamıştı. İçerideki ikiyüze takın öğrenci bakışlarını üzerime sabitlemişti ben korkuyla Selim'e bakarken hocanın onu nerden tanıdığını düşündüm. Selim ayağa kalkmıştı bile.
"Selim Akman. 19 Ankara Fen Lisesi." ben merakla beklerken Selim tekrar konuştu.
"Arkadaşım Mehlika Kalkan oda 19 yaşında İzmir Anadolu Lisesi." hoca daha fazla soru sormadan kendini tanıtmaya devam etti. Ben hala Selim'in beni nasıl tanıdığını ve hocanın bana soru sormamasını merak ediyordum. Dersin bitmesi hocanın sınıftan çıkmasıyla sonlanmıştı, elimdeki kitaplarla çıkışa ilerlerken sonraki dersimin öğlen olduğu aklıma gelince yüzümü buruşturdum. O kadar saat ne yapacaktım, evden aç çıktığım için kampüsün yemekhanesine doğru ilerledim. Kazandığım bölüm Diş Hekimliğiydi, çok sosyal olmadığımdan kazanmam zor olmamıştı sadece derslerime odaklanmıştım.

Omzuma dokunan elle başımı arkama çevirdim. Selim bana göz kırpıp"Sanırım bir teşekkür borcun var." dedi. Kumral saçı ve yuvarlak yüzü onu sempatik gösteriyordu. Başımı salladım ve birlikte yemekhaneye ilerlemeye başladık, girişe yakın ayağıma atılan çekmeyle Selim'e son anda tutunup kurtulmuştum. Başımı kaldırdığımda bana nefretle bakan sarışın bir kız gördüm. İlk defa bu bakışları üzerimde hissettim, hiç görmediğim bu kızın benimle ne sorunu olabilirdi ki.

MehlikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin