Bölüm şarkısı: Jaymes Young- Dark StarYoğun bir ders programının ardından sıkıntıya kampüsün çıkışına ilerlemeye başladım. Otobüs ne kadar erken gelirse baş ağrımın o kadar çabuk dineceğini düşünüyordum. Tek istediğim yatağıma girip biraz dinlenmek ve bugünün konularını tekrar edip uyumaktı Evet, ileriye dair hiç önemli planlarım olmamıştı. Rutindim.
"Mehlika lütfen, bak senin için de iyi olacak, biraz değişiklik herkes için iyidir." çıkışta Beril'in doğum günü partisi vardı ve Selim oraya gelmem için kampüsten çıktığımdan beri tekliflerini önüme sıralıyordu.
Başımı iki yana sallamaya hazırlanırken Selim ellerini başıma sabitleyip sinirle kaşlarını çattı. Her zaman muzip olan yüz ifadesi ciddi olmaya çalışınca bir yabancıyı andırıyordu.
"Bir kere de sallama şu başını, lütfen Mehlika. Emin ol biraz durup ayrılırız. Hem bu bir nevi Beril'i affettiğinin göstergesi olacak. Böylece daha fazla özür duymaya mazur kalmayacaksın." dudağı kıvrılırken o da, benden özür dilenmesinden nefret ettiğimin farkına varmıştı, uzun tecrübeler sonucunda.
Ama bu sefer ona kanmayacaktım.
~~~~~
"Mehlika harika görünüyorsun"
Sinirle dişlerimi sıktım. Selim babama asosyelliğimden bahsedip, mükemmel olan ikna etme yeteneğini kullanmıştı. Bende aceleyle üzerime siyah uzun bir sıfır kol elbise geçirmiştim. Her ne kadar elbisenin açık bir yeri olmasada kendimi çıplak hissetmekten kurtulamıyordum.
Duran arabayla başımı devasa binaya kaldırdım. Beril'in babasının ne iş yaptığını merak etmiştim. Selim arabasını kapısını açıp elini uzatınca görmemiş gibi yapıp önden yürümeye başladım, emrivakiden nefret ediyordum.
Selim bunu umursamayıp birkaç büyük adımda yanıma geldi. Kapının önündeki iki kalıplı adam bende rahatsızlık uyandırırken Selim önceden buraya geldiğini belli edercesine umursamadan içeri girdi. Beril koşarak yanıma gelirken yanağıma iki öpücük kondurdu, o sırada bende ona hediye almadığımı farkettim.
Dudaklarımı dişlerim arasına alırken Selim daha önce elinde olduğunu farketmediğim iki tane kutuyu Beril'e uzattı.
"Benden ve Mehlika'dan küçük bir hediye, cadı." Beril'in yüzünü koca bir gülümseme alırken aralarındaki muhabbetin sıcaklığına baktım, yanlarında fazla yabancı durduğumun farkındaydım.
Onlara farkettirmeden evin arka bahçesine çıktım. Sandığımdan büyük bir organizasyon olmuştu, yanlarından geçerken Aysu ve Yüsra'nın etrafı süzüp yaptığı yorumları es geçip bahçede kendime sakin bir yer buldum. Burası biraz ıssız olsada umursamadan kendimi armut koltuğa bıraktım. Baş ağrım tam olarak gitmesede, biraz hafiflemişti.
Gözlerimi gökyüzüne dikmişken huzurun bu olduğunu düşünüyordum. O sırada kulağıma gelen fısıltılarla başımı çam ağaçlarının gölgelediği yere çevirdim. Burası yan komşunun evi olmalıydı. Biraz daha dikkat kesilince inlemeyle karışık ağlama sesleri duyduğumda merakıma daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım ve ses çıkarmamayı umarak oraya doğru ilerlemeye başladım.
Gördüklerimle gözlerim büyürken korkuyla geriye bir adım attım. Bir adam yerde dizleri üzerine çökmüştü ve kanlanmış yüzüyle ağlayarak bir adama yalvarıyordu. Biraz daha yaklaşarak adamın ne dediğini duymaya çalıştım;
"Yalvarırım bırak beni, dediğim gibi paketlerin yerini en kısa zamanda öğrenip açığı kapatacağım." adam korkuyla titrerken karşındaki adam ona tezat gür bir kahkaha attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mehlika
General Fiction¤ Çoğu insan sessizlikte huzur bulurdu ama benim sessizliğim bana acı veriyordu. ¤ Artan kalabalık genç kızı iyice telaşlandırmıştı. Polis onun deli olduğunu düşünüyordu. Ya da içip sızan bir serseri. Arabaya taşınan ürkek beden sıcaklıkla gevşediği...