¤ Sessizlik huzur kokar demiş bir şair, dilsiz kızının alnından öperken. -Ž
Bölüm şarkısı; Wait for me
Ümitsizliğime ışık olan hayatımın son birkaç günü kötü olaylar sonucu olsada, umursamadan yaşamaya devam ediyordum.
Akşam yemekte olanları düşününce ısınan yanaklarım yüzümü ateş içinde bırakmıştı. Ellerimle yüzüme hava vermeye çalışırken yanımda rahatsızca kıpranan Elif'e baktım. Annesi ani gelen bir telefonla hastalanan bir arkadaşının yanına gitmek zorunda kalınca o da hevesle yanıma kıvrılmıştı. Melisa bu gece gelmeyeceği için ben de Elif'in hevesini kırmamak için kabul etmiştim.
Tek kişilik pike bize kısa geldiği için üzeri açılmıştı, başka bir pike almayı düşünsemde Melisa evde olmadığı için dolapları karıştırmanın uygun olmayacağını düşündüm. Onun üzerini tamamen kapattıktan sonra kıvrılarak yatakta ısınmaya çalıştım.
Elif'in uyku sırasında yaptığı istemsiz hareketler onu daha sevimli yapıyordu, hep olmasını istediğim kardeşimi bulmuş gibi hissediyordum.
Kalbim endişeyle kasıldı, sırayla devam eden olumlu şeylere zarar gelmesinden korkuyordum.
Kendime kızdım kaşınıyordum herhalde, rahat bana o kadar yabancıydı ki garip hissetmeme neden olmuştu. Gözlerimi kapattım ve yorgunluğumun uykuma esir olmasına izin verdim.
Uyuyalı çok olmamıştı ki kulağıma gelen inleme sesleriyle yorgun göz kapaklarımı kaldırdım. Elif yanımda sesli bir şekilde inliyordu ve anlı boncuk boncuk ter olmuştu, üzerine baktığımda yataktan hemen doğruldum bütün vücudu açıkta kalmıştı.
Uyku sırasında farketmediğim pike üzerime toplanmıştı. Elimi anlına götürdüm, cayır cayır yanıyordu kendime kızdım, daha dikkatli olabilirdim.
Benim yüzümden hasta olmuştu. Gözlerime baskı yapan göz yaşlarını tutamadım ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Ne yapacağımı bilmiyordum, elimi tekrar anlına götürdüm elimin altındaki yumuşak ten hala ateş gibiydi.
Üzerine baktım, giydiği bebekli pijama terden sırılsıklam olmuştu. Şu an için aklıma gelen tek şey dayısına haber verip hastaneye götürmekti.
Elif tekrar inleyince dayanamadım ve odadan çıktım, saat 4 olmuştu ve Semih'in odası tam karşımda duruyordu. Yanağıma biriken göz yaşlarını sildim ve kapıya bir kez vurdum.
Ses gelmeyince tekrar vurduğum kapıyı açtım. Semih yüzünü yan yatırmış bir şekilde huzurla uyuyordu. Zaman kaybetmeden onu uyandırmaya çalıştım.Elimle bir kez dürtünce gözleri hemen açıldı ve hızlıca etrafına baktı, karanlığa alışmak için iri açılan gözleri beni görünce normal haline geldi.
"Mehlika ne oldu?" uykudan dolayı çatlayan sesi yorgun ve uykusuz çıkmıştı, önce yüzüme baktı ve sonrada gözlerini kısıp ağlamaktan kızaran gözlerime baktı.
"Neyin var hasta mısın?" telaşla sorduğu soruya olumsuz anlamda başımı iki yana salladım.
"Mehlika bir şey mi oldu? Neden ağladın sinirlendirme beni ne oldu ?" uykusuz ve yorgun haliyle yaptığım saçma hareketlere tepki vermesi normaldi, önce kafamı tekrar iki yana salladım ama aklıma Elif in yan odada benim yüzümden ateş içinde kaldığını hatırlayınca altı uykusuzluktan torbalandığını hissettiğim gözlerim kendinden birkaç damla daha feda etti.
"Neden ağlıyorsun kabus mu gördün?" bu sefer şefkatle bakıyordu ama sinirlendiğini de gizlememisti. Tek çare olarak kolundan tuttum ve çekistirmeye başladım, o da beni takip ederek Elif'le kaldığımız odaya geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mehlika
General Fiction¤ Çoğu insan sessizlikte huzur bulurdu ama benim sessizliğim bana acı veriyordu. ¤ Artan kalabalık genç kızı iyice telaşlandırmıştı. Polis onun deli olduğunu düşünüyordu. Ya da içip sızan bir serseri. Arabaya taşınan ürkek beden sıcaklıkla gevşediği...