Endişe

403 42 20
                                    

Bölüm şarkısı; Yaşar Kurt -Ruhum

Yüzüme atılan tokat sayısını saymayı bırakalı uzun süre olmuştu. Saçlarımı eline dolayan Yüsra denen kız halinden oldukça memnun görünüyordu.
"Bak kızım ben Beril'e benzemem anldın mı ? Şimdi ötmeye başla, pürüzsüz teninde iz bırakmamı istemezsin değil mi ?" saçım biraz daha çekilince gözlerim otomatik kapanmıştı.

"Yeter bu kadar, sadece korkutacağınızı söylemiştiniz." beni buraya getiren kız hem ağlıyor hem de beni bırakmalarını söylüyordu. Ona bunları yaptırmaya neyin zorladığını merak etmiştim.

"Eylül aptal olma şimdilik bir zarar verdiğimiz yok. Eğer sevgili arkadaşımız konuşmamaya devam ederse belki biraz okşarız." ardından gelen gür kahkaha boş ormanda yankı yapmıştı.

"Buna göz yumamam Aysun, İmdat! adam dövüyorlar yardım edin." Eylül bağırdığı için Yüsra ve Aysun beni bırakıp onun ağzını kapatmaya gitmişlerdi. Eğer şu anda bir şey yapmazsam daha kötü hale gelecektim. Yüsra kızın ellerinden tutmuş, Aysun da ağzını bağlamaya çalışıyordu. İkisi de bana bakmıyordu. Zaman kaybetmeden ellerimi zorladım, düğüm sıkı olduğu için bir işe yaramamıştı.

Aklıma gelen fikirle bacağımı yukarı kaldırdım ve elimi cebimdeki telefona uzattım. İlk iki seferde elime gelmeyen telefonu üçüncü de ucundan tutup çıkarmıştım. Hemen Selim'e haber vermem gerekiyordu, rehberde 'S' tuşuna bastım ve bir isme basıp mesaj yazdım. "Yardımına ihtiyacım var." basıp gönderdim. Tam ormana gelmesini yazacaktım ki elimden kayan telefon Aysun'un eline yerleşti.

"Sessiz kızımız yardım mı çağırıyor." bir kahkaha daha attıktan sonra yüzüme vurmasıyla yüzümdeki acıyla başımı sola savruldu. Bana olan nefretlerinden bi haber diğer kızın durumuna bakmaya çalışıyordum. Yüsra bana yaptığı gibi onu da etkisiz hale getirmeye çalışıyordu.

Karnıma yediğim bir tekmeyle daha nefesim kesilmişti, gerçek, artık beni umursayacak kadar değer vermiyordu. Tüm yükü üzerinde olan kalbim üzüntüyle başını eğmiş olacakları bekliyordu. Göz yaşlarım akmaya devam ederken hıçkırıklarımı durdurmaya çalışıyordum.

"İmdat yardım edin." Eylül bantı dilini kullanıp çıkarttığı için bir kez daha bağırmıştı. Daha fazla sinirlenen Yüsra eline aldığı tahtayla Eylün'ün başının arkasına vurmuştu. Ben korkuyla titrerken Yüsra da yaptığının farkına sonradan varmış gibi elini ağzına kapatmıştı.

Eylül hareketsiz yerde yatarken Aysun beni bırakıp onların yanına gitti.

"Yü-yüsra sen ne yaptın ?" Yüsra korkuyla Eylül'e bakarken ben krize girmiş gibi titriyordum. Eğer öldüyse, ben ben, aklıma gelen düşünceyle titremem hızlanmıştı. Ortamın sessizliği ürkütücü gelsede bedenim sallanmaya devam ediyordu, ellerimdeki serbestlik beni şaşırtsada sımsıkı yumduğum gözlerim açılmamak için direniyordu. Biri bana sarılınca araladığım gözlerimle ona baktım. Daha iri olan gözlerimi birkaç kez daha kırptıktan sonra tekrar baktım. Onun burda ne işi vardı. Semih gözlerimi açtığımı hissetmiş gibi geri çekilip yüzümü ellerinin arasına aldı.

"Sakin ol burdayım, sorun yok." başımı okşayıp beni kalbine yaslamıştı. Aklıma gelen Eylül'ün hareketsiz bedeni tekrar ağlamama sebep oldu.

"Eylül" bu ses Semih'e ait değildi. Arkamı döndüm Selim nefes nefese benle Semih'e bakıyordu.
"Olanları yeni duydum Yüsra ve Aysun, Eylül'ü bayıltmış, üzerine gidip senin nerde olduğunu sordum. Özür dilerim benim yüzümden oldu, buraya gelmene ben zorladım, özür dilerim özür dilerim diğer seferde de sarhoş olup seni unut-.." Selim özürlerini sıralamaya devam ederken Semih yumruklarını sıkmıştı.

MehlikaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin