Kamelya beni bırakıp o depodan çıksaydı eğer Cengiz Atalay şuan yaşıyor olmazdı. Annemin intikamını alıp bu işi bitirirdim. Annemi ağlatan, yalvartan ve o türlü eziyetleri çektiren adamı öldürürdüm. Sinirle önümde duran sehpaya yumruğumu indirmemle tüm gözler bana döndü. Onlara 'Ne var!?' dercesine baktıktan sonra hızla yerimden kalktım. Ilık su iyi gelirdi.
Üzerimi giyindikten sonra yavaş ve sarsak adımlarla aşağı indim. Kamelya biraz rahatsız olduğu için koltukta uzanmıştı. Kamelya'nın yanı başında da Candaş oturuyordu. Semih'te Candaş'ın karşısında oturmuş gözlerini halıya dikmişti. Almila ve Nazlı da sofra kuruyorlardı. Kimsenin iştahı olmadığına eminim ama zorla da olsa yiyecektik. Kendimizi salmamamız gerekiyordu. Telefonumun melodisiyle odama geri döndüm. Arayan Boğaç'tı.
"Ne var lan!?"
"Göktuğ az sakin ol"
"Ne istiyorsun Boğaç?"
"Tehlikeli ile konuşmak."
"Hayatta olmaz!"
"Bir anlaşmamız vardı. Kanımı verdim ve karşılığında da bir şey isteyecektim"
"Ne istediğini bana söyle!" (Resmen tıslayarak konuşuyordum)
"Kamelya diyorum Göktuğ"
Dişlerimi birbirine iyice batırdım. Nefes alışverişlerim hızlanırken oturma odasına geçtim. Kamelya'ya ilerledim. Telefonu sert bir şekilde uzattım.
"Boğaç"
Telefonumu elimden yavaşça aldı ve kulağına götürdü.
"Efendim?"
"..."
"Saçmalama Boğaç"
"..."
"Tamam lan!" (Deyip telefonu kapattı ve bana uzattı.)
Telefonu aldıktan sonra mutfağa ilerledim. Mutfağa girdiğim de yemek kokuları almıştım. Almila ve Nazlı Koşuştururken yanlarından geçtim. Dolaptan bir bardak aldıktan sonra sürahiden su doldurdum ve tek seferde kafama diktim. Almila ve Nazlı'ya 'Kolay gelsin' dedikten sonra mutfaktan çıktım. Candaş'ın yanına oturdum ve Kamelya'ya bakmaya başladım. Kamelya bana 'Ne oldu?' dercesine bakınca içimde tuttuğum soruyu yönelttim.
"Boğaç ne istedi?"
"Onula akşam yemeği yememi"
"Ne zaman?"
"Yarın"
"Gidecek misin?"
"Evet" (dediğinde dişlerimi birbirine batırdım.)
(Tam bir şey diyecekken Almila seslendi.) "Yemek hazır!"
Hepimiz ayaklandık. Kamelya hariç. Yanına gittim. Elimi uzattığımda elimi tutup yavaşça doğruldu. Kolumu beline sarıp ayağa kaldırdım. Elim hala belindeyken yemek masasına doğru ilerledik. Yavaşça sandalyeye oturttuktan sonra bende hemen yanına oturdum.
Çatal kaşık sesleri dışında hiç bir ses yoktu ortamda. Herkes dalgın dalgın yemek yiyordu. Bende dahil. Yorucu bir gündü. Üzerimde bakışlar hissettiğim de kafamı kaldırdım. Kamelya'yla göz göze geldik. Kulağına eğildim. Fısıltı şeklinde konuştum.
"Sorun ne?"
"Boğaç'la yemeğe çıkmama çok kızdın mı?"
Kafamı sağa sola salladım. Kızmamıştım. Sadece...sanırım kıskanmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEHLİKELİ VE İNEK
Teen FictionTehlikeli bir kızın hayatındaki tüm gerçekleri ortaya çıkaran inek bir öğrencinin hazırladığı film; onların birbirine olan sevgilerinde en büyük etken.