KAZA

250 14 2
                                    

''Almila''

Yanına yaklaştım. Yüzündeki, kıyafetlerindeki, ellerindeki kan da neyin nesi?Arkadaşımın yanına daha da çok yaklaştım. ''Almila iyi misin?'' Ağlıyordu. Ellerimi Almila'nın omzunun iki yanına koydum. Hafifçe sarstım. ''Almila!'' diye bağırınca irkildi. ''Kamelya''deyip boynuma atladı. Kanla bulanmış saçlarını okşuyordum. ''Ne oldu ?'' Hemen benden ayrıldı ve bileğimi tutup çekiştirmeye başladı. Ormanlık alana gidiyorduk ama yokuş aşağıya. Etrafı daha iyi görebilmek için gözlerimi kıstım. Aşağıda hurdaya dönmüş bir araba! Almila koşmaya başlayınca bende koştum. ''Candaş!'' Candaş da mı burada? Arabanın yanına geldiğimizde koltukla direksiyon arasına sıkışmış bir Candaş'la karşılaştık. Hemen yanına gittim. ''Candaş beni duyuyor musun?'' Kafasını hafifçe salladı. Güzel. ''Sakın gözlerini kapatma.Uyuma'' dedim ve arabanın çökmüş kapısını var gücümle açmaya çalıştım. Almila'da bana yardım etti ama nafile. Etrafıma baktım. Uzun demir bir sopa görünce hemen elime aldım. Kapının hafif açık kısmına koyup var gücümle yeniden açmayı denedim. Almila'da Candaş'ı uyanık tutmaya çalışıyordu. Bir kaç deneme sonucu büyük bir gürültüyle kapı tamamen yeri boyladı. Almila'yla Candaş'ı arabadan çıkarttık. Almila bir koluna ben bir koluna girip ormanlık alandan çıktık. Benim arabamın yanında soluğu aldık. Almila arabanın arka koltuğuna oturdu. Candaş'ı da Almila'nın yanına yatırdım. Hızlı adımlarla şoför koltuğuna geçmemle gaza köklenmem bir oldu. 

Hastaneye vardığımızda Candaş'ı acile aldılar. Bir hemşirede Almila'nın yaralarına bakmak için bir odaya aldı. Bende dışarda bekleyemeyeceğim için Almila'nın yanına girdim. Hemşire önce kafasındaki yaraları sonra kollarında ki ve bacaklarındaki yaraları temizleyip sardı. Almila yatağa uzandı. Hemşire koluna bir iğne girdirdi. Plastik boruyu iğnenin ucuna bağladı. Bantlarla iğneyi sabitledikten sonra damarın içinden gerçek iğneyi çıkartarak sadece plastik iğneyi bıraktı. Serumu bağladı. ''Geçmiş olsun. Bir kaza olduğunu söylediğiniz için polisler ifadenizi almak için dışarda bekliyorlar. Eğer iyiyseniz ifadenizi alcaklar.'' dedi hemşire. Rahattım. Böyle şeylere alışıktık biz. Sadece Candaş için endişeleniyorum. Almila hemşireye olumlu cevap verdikten sonra odaya iki polis memuru girdi, hemşire çıktı. Birinin elinde defter ve kalem vardı. Eli boş olan memur bir bana baktı sonra Almila'ya. ''Kazan'nın nasıl olduğunu anlatıcak mısınız?'' Almila derin bir nefes aldı. Bu hereketinden polislere söyleyecek kurgulamayı kafasında toparladığının işaretiydi.  Bana sadece Almila'nın dediklerini onaylamak kalıyordu. '' Kamelya -bana baktı- Candaş ve benim arkadaşım. Şehir dışındaydık. Arkadaşımıza süpriz yapmak için geliyorduk. Heberi yoktu. Kamelya'nın evine yaklaştığımızda ormanlık alandan geçiyorduk. Ağaçlardan dolayı yokuşu farketmemiştik. 80'le gidiyorduk ama birden yokuşa gelince bu hız normalden daha fazla geldi. O yüzden araba çok fazla hızlandı. Bir taşa çarpınca araba savruldu. Candaş frene basınca takla attık. Sonrası karanlık. Ben gözlerimi açtığımda hala arabadaydık. Candaş'da uyanıktı. Ben arabadan çıktım ama Candaş sıkışmıştı. Yardım çağırmak için anayola çıktığımda tesadüf Kamelya'yla karşılaştım. Beraber arabanın yanına gittik. İkimizde Candaş'ı arabdan zor olsakta çıkardık. Sonra da zaten hastaneye geldik.'' Nefesini dışarı bıraktı. ''Başka bir şey var mı?'' Almila kafasını olumsuz yönde salladı. Polis Memuru defter gibi kağıdı Almila'ya uzattı. ''Okuyun sonra imzalayın'' Almila ifadesini okudu ve sonra ismini soyismini yazıp  imzayı attıktan sonra ifadeyi polis memuruna verdi. ''Kamelya Hanım sizde ifade vermek için dışarı gelebilir misiniz?'' Ayağa kalkıp polis memurlarıyla beraber odadan çıktım.

İfademi verdikten sonra Almila'nın yanına geri döndüm. Konuşmalıydım ama uyuyordu. O yüzden acilin önüne gittim. Candaş'ı normal odaya almışlardı. Doktorun yanına gittim. ''Afedersiniz acaba Candaş ERTEKİN'in yanına girebilir miyim?'' ''Fazla yormayın hastayı'' deyip gitti. Bende Candaş'ın odasına gittim. Uyanıktı. Beni görünce gülümsedi. ''İyi misin?'' dedim direk. ''İyiyim küçük cadı. Sen nasılsın?'' ''Eh işte. '' deyip yanındaki sandalyeye oturdum. ''Ne oldu bakalım? Seni üzen ne?'' Elimi boşver anlamda salladım ama tek kaşını kaldırıp bana bakmaya devam edince anlatmaktan başka çeram kalmadığını anladım. ''Göktuğ diye biri var işte.Bugün ona biraz ağır konuştum. Hassas biri ve ben onun kalbini kırdım.'' deyip ellerimle oynamaya başladım. ''Bence onun kalbini kırarak kendi kalbini de kırmışsın'' Kafamı olumlu anlamda salladım. ''Sadece bana yardım etmek istiyordu ama ben onun için bir kırmızı sinyalim. Benim yanımda güvende değil. Bunu yapmak zorundaydım.'' dedim ve nefesimi sesli bir şekilde dışarı verdim. ''Onun iyiliği için yatpın Kamelya. Kendini üzme. Şu işleri halledelim onun gölünü alırsın'' deyip bana imalı imalı baktı. Ovv! ''Hayır Candaş. Öyle bir durum değil.Sadece arkadaşım'' ''Tamam sen öyle diyorsan'' dedi. Biraz sessiz kaldıktan sonra aklıma gelen soruyla ona döndüm.''Candaş siz öylesine benim yanıma gelmezsiniz. Ne oldu?'' Derin bir nefes aldı.''Doğukan'ı öldürmüşsün yarışta.'' Kafamı olumlu anlamda salladım. ''Ama siz öyle sanıyorsunuz. Doğukan hala yaşıyor. Başına bela olcak gibi. Cengiz'in emri altında olduğu için tehlikede olabilirsin. '' ''Ama ben Doğukan'ın  evine gittim ve dosyaları kolayca aldım'' ''Evet çünkü o sırada Doğukan hastanedeydi'' ''Peki Cengiz hala bir şeyler yapıyor mu?'' '' Evet. Bir çok kadına borç para veriyor. Borcunu söylediği süre içerisinde ödemezse tecavüz edip öldürüyor'' ''Piç Herif'' ''Candaş birazdan polisler gelir. İfade vereceksin.'' dedikten sonra Almila'nın ve benim ifademi söyledim ki farklı bir şey anlatmasın.

Polisler kimliklerimi kontrol ettikten sonra gitmişlerdi. Gerçek kimliğimizi verdik. Çünkü bu gerçek kimliğimizde sicilimiz tertemizdi. Sahte kimlik bir sürü suç doluydu. Hırsızlık(dosya, para,telefon,araba gibi), kadam kaçırma, adam öldürme. Bir şekilde suçları örp pas edebilmiştik. Yine de ne olur ne olmaz diye bütün bu olaylar sırasında sahte kimliklerimizi kullanmıştık. Bu konuda akkıllı davranmıştım. Bütün bu olaylar bittiğinde gerçek kimliğimle rahat bir hayat yaşayabilcektim. Tabi ölmezsem. 

-------------

Hastaneden çıkalı iki gün oluyordu. Okula gitmemiştim. Almila, Candaş ve ben şu Doğukan'nın evinden aldığımız dosyaları incelemiş olaylar üzerinden fikirler üretmiştik. Dosyalarda benim hakkım da çok şey yazıyordu. Daha doğrusu sahte benim hakkımda. Dosyalarda Banu ÖZDEMİR olarak gözüküyordum. Çünkü beni o isim ve soyisimle tanıyorlardı. Cengiz denen adam her seferde elimizden kaçıyordu. Bu sefer kaçamamalı.

Candaş ve Almila'ya iyi geceelr diyip odama çıktım. Kulaklıklarımı kulağıma taktım. Duman-Senden Daha Güzel Dumanistim. Yani bu iğrenç işlerden arta kalan zamanlarımda ne kadar dumanist olabilirsem öyleydim.

Gözlerimi kapattım ve kendimi müziğe verdim. Acaba Göktuğ ne yapıyor? Lanet olasıca iç sesim neden bana onu hatırlatıyor? Nefret ediyorum senden iç ses. Ah canım! Ben sana bayılıyorum ya. Kes sesini iç ses. Gerçekten iç sesini seven biri var mı? 

Sabah uyandığımda başım zonkluyordu. Tabi kulaklıklarla yatarsam olacağı o. Şarjım da bitmek üzere zaten. Telefonumu şarja taktıktan sonra banyoya gittim. Ilık bir duş aldıktan sonra dolabimin karşısında dikildim. Ben o ay bugün giyecek hiç bir şeyim yok diyen kızlardan değilim. Hemen siyah dar pantolonumu alıp giydim. Üzerime sıfır kollu siyah gömleğimi giydim. Gömleğimin eteklerini pantolonumun içine yerleştirdim. Deri kemerimi alıp pantolonun iplerinden geçirip bağladım. Bileklerime siyah bir sürü bileklik taktım. Uzunlu kısalı, boncuklu boncuksuz, ipli zincirli siyah kolyelerimide boynumdan geçirdim. Siyah kapalı ve topuklu ayakkbılarımı da ayaklarıma giydim. Saçlarıma maşayla doğal dalgalar verdikten sonra tel tokalarla iki yandan tutturup arkaya doğru topladım saçlarımı. Perçemlerime maşayla şekil verdim. Makyaj olarak eyeliner, maskara ve parlatıcı sürdüm. Bir miktar parayı cebime sıkıştırdım. Telefonumu alıp aşağıya indim.Candaş ve Almila uyanıktı. Onlarla vedalaştıktan sonra okula doğru yol aldım.

Okula geldiğimde arabamı park ettim. Arabadan inip bahçeye göz attım ama Göktuğ'yu göremedim. Kantine gittim. Orda da yok. Sınıfa gittim. Orda da yok. Semih ve Nazlı'yı aradım. Onlar da yok. Önümden geçen dedikoducu kızları durdurdum. Benden korktukları gözlerinden anlaşılıyordu. ''Göktuğ neden okula gelmedi?'' ''Sen bilmiyor musun?'' Kaşlarımı çattım. '' Neyi bilmiyor muyum?'' 

''Göktuğ'nun annesi ölmüş'' 

--------------

Multi: Candaş

 

TEHLİKELİ VE İNEKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin