BÖLÜM 10

81 15 2
                                    

Multide SİMA

Aşağı indiğimde direk mutfağa geçerek bişeyler hazırlamaya başladım.Allah'tan dolap doluydu.

Kahvaltıyı hazırladıktan sonra Ulaş'ı çağırmadan direk masaya oturdum ve kahvaltımı yapmaya başladım. "Ooo hanımefendi beklemeden başlamışsınız" diyerek güldü. Onu çok nadır gülerek görüyordum. Sen hep böyle gül be Allah'sız.

Hiçbirşey demeden yemeye devam ettim. O da yanıma geldi ve hazırladıklarımdan yemeye başladı. Bitirdiği çay bardağına vurmaya başladı. Canı sıkılmıştı heralde. "Kalk bana çay koy karı" kahkaha atarak söylediği şeylere göz devirmekle yetindim. Kolumu dürttü ve "Sima ben ciddiyim kalk çay koy." "uşağın yok senin karşında kalk kendin koy" bir an sinirlendi ve "Sima kalk bana çay koy.!" diye tıslamasıyla korkarak kalktım ve çay koydum.

Ulaş işe gitmişti ve bende evde kalmıştım. Bana nolur nolmaz diye bi telefon bırakmıştı ve sadece onun numarası ile Ufuk'un numarası kayıtlıydı. Ailemi arasam mı diye çok düşünmüştüm ama onları ararsam Ulaş'ın beni başka bir yere götüreceğini ve verdiği telefonu kontrol ettiğini bildiğim için arayamadım. Onları çok özlemiştim. Televizyonu açıp izlemeye başladığım da gözlerimin yavaş yavaş kapandığını hissetmeye başladım. Kendimi karanlığa teslim ettim ve uykunun kollarına bıraktım.

Uyandığımda Ulaş hâla gelmemişti. Nerdeydi acaba? Arasam mı acaba? En iyisi aramak. Numarayı tuşladım ve açmasını bekledim. İlk aradığım da açmadı. Tekrar aradığımda 4. Çalışta açtı. "Efendim Sima" "şe-şey ben nerde olduğunu sorcaktım" arkadan neden müzik sesleri geliyodu. O nerdeydi ki? Yoksa yine kızlarlamıydı? "Bardayım Sima ne oldu? Tam birşey yok dicekken sila sesleri gelmeye başladı. "Sima o sesler ne? Cevap versene. Sima!" tekrar tabanca sesi geldiğinde "Tabanca sesi mi lan o? " u-Ulaş ta-tabanca sesi ge-geliyo. U-ulaş çabuk gel no-nolur çabuk ge-gel." hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştım. "Sima hemen odana çık kapısını kilitle ve biyere saklan hemen çabuk ol. " hemen yukarı koştum ve dediklerini yaparak bir yer bulup saklanmaya başladım. En son hatırladığım şey ise korkudan titreyen bedenim git gide kaanmaya başlayan gözlerim oldu.

ULAŞ'IN AĞZINDAN

İşten çıktıktan sonra hemen bara gittim. Uzun zamandır orayı boşta bırakmıştım. Demir'e emanetti ama ne olursa olsun ben olmadan ne kadar sakin kalacakları belli olmazdı. Sadece yarım saat görünüp gidecektim fakat Sima'nın aramasıyla dışarı çıkmaya başladım.

İlk aradığın da açamadığım için kapanmıştı. Tam yerime oturucakken tekrar aradı. Bu sefer açtım ve konuşmaya başladım. "Efendim Sima" dedim direk. "şe-şey ben nerde olduğunu sorcaktım" sesi neden bu kadar çekingen gelmiştiki? Ah benden çekinmesinden nefret ediyordum. "Bardayım Sima ne oldu?" Tam birşey yok dicekken silah sesleri gelmeye başladı. "Sima o sesler ne? Cevap versene. Sima!" neden cevap vermiyordu? Neden ağlıyormuş gibi nefes alıp veriyordu? Tekrar tabanca sesi geldiğinde emin olmadığım için "tabanca sesi mi lan o?" diye gürlediğimde konuşmaya başladı. " u-Ulaş ta-tabanca sesi ge-geliyo. U-ulaş çabuk gel no-nolur çabuk ge-gel." hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Ben senin gözyaşlarına kurban olurum. Hemen ona yapması gerekenleri söylemeye başladım "Sima hemen odana çık kapısını kilitle ve biyere saklan hemen çabuk ol. "

Telefonu kapatmamıştı ama seside gelmiyordu. Allah kahretsin ondan haber alamayınca deli oluyordum.

Son gaz sürmeye devam ediyordum. Kim bilir ne kadar ceza gelecekti ama umrumda değil. Sima lan Sima gözlerini sevdiğim,kokusuyla huzur bulduğum kızın başı beladaydı ve ve ben onu koruyamamıştım.

Telefondan ses geldiğinde dinlemeye başladım. Kapını tekmeleniyordu. Sanırım biri kırmaya çalışıyordu. "Hadi ama küçük hanım sana birşey yapmayacağız" bu-bu ses bedrinin sesiydi. Allah kahretsin onu nasıl bulmuştu ki bu. Kimse bilmiyordu orayı. Kapının kırılma sesi geldiğinde nerdeyse eve varmak üzereydim.

KALP SIZIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin