O olayın üzerinden iki gün geçmişti fakat yara hâla ilk günkü gibi çok acıyordu. Ulaş'ın dediğine göre izi kalmazmış ama kalma ihtimalide varmış. İnşallah kalmaz ya.
Evet ben şuan ne mi yapiyorum? Bilin bakim ne yapiyorum. Ben söyliyim hayvan Ulaş bana tuvaletleri temizletiyor. Resmen tuvalet temizliyorum ve en tiksindiğim şeydir. Bana ceza olarak vermiş. Ne cezası olduğunu bilmiyordum ama ceza almıştım. Ulan Ulaş ben senden bunun acısını çıkartmaz mıyım?!
Zil çaldığında bir elimde fırça diğer elimde ise eldivenle kapıyı açmaya gittim. Kimo dediğimde hiç ses gelmiyordu. Tekrar kimo dediğimde yine ses gelmedi. Bu sefer delikten baktım kimse yoktu. Kapının üstündeki kelepçe gibi olan yeri kapatarak kapıyı araladım. Korumalara nereye gitmişti? Biraz aşağı doğru baktığımda yerde bir zarf gördüm. Kapıyı o kelepçeyi açmadan biraz daha aralayıp zarfı aldım ve okuyup akumamak arasında gidip geldim. Ne yazıyordu acaba,yada kime gelmişti? Üstünde isim de yazmıyordu. En iyisi Ulaş'ın gelmesini beklemekti.
Tüm işlerimi halletmiştim ve saat gece yarısını çoktan geçmişti fakat Ulaş hâla gelmemişti. Her seferinde gözüm o zarfa kayıyordu. Ben açsam bişey değişmezdi ki sonuçta. En iyisi açiyim. Kötü birşey çıkarsa direk Ulaş'ı ararım.
Zarfı elime aldım ve biraz baktıktan sonra açtım. İçinde bir not vardı ve birkaç da resimler.
Resimlere baktığımda şok olmuştum Ulaş'ın kucağında bir kız vardı ve deli gibi öpüşüyorlardı. Diğer resimde kız ona içkisini içiriyordu. Diğer resimde ayağa kalkmış kızla el ele bir yere gidiyorlardı.
Bulanık görmeye başladığımda fark ettim ağlamaya başladığımı. Ulaş bunu nasıl yapabilmişti? Bana sen benimsin derken nasıl bir başkasını öpebilmişti?
Notu okumaya başladığımdaysa daha çok ağlamaya başladım. "Bak küçük hanım. Sevdiğin adama bi bak. Hâla eve gelmedi dimi? Peki nerde? Ben söyliyim barda herhangi bir kızla."
İnanmıyorum gerçekten olabilir mi? Gerçekten beni aldatmış olabilir mi? Aslında olmaz çünkü ben onun hiçbirşeyi değildim ki. Sadece canı istedğinde öptüğü biriydim.
Telefonuda evde bırakarak hemen dışarı çıktım. Ana yolun nerde olduğunu bilmiyordum ama bulacaktım. Keşke buranın neresi olduğunu bilseydim. Sanırım köy gibi bir yerdi çünkü tıraktörler vardı.
Yaklaşık 1saat yürüdükten sonra köye benzer yerin köy olduğuna emin oldum ve gördüğüm bir bakkala girerek babamı aramaya karar verdim. "Şey merhaba ben babamı aramak istiyorum ama yanımda para yok o bura gelince versem olur mu?" dedim ve işini bitirip benimle ilgilenmesini bekledim. Çok tatlı bir amcaya benziyordu. "Tabı kızım para sorun olmaz buyur ara" dedi ve cebinden telefonunu çıkardı. Numarayı tuşlayarak babamı aradım. "Alo" "ba-baba benim lütfen beni bul nerde olduğumu bilmiyorum" ağlamaya başladığımı babamın konuşmasıyla fark ettim. "Ağlama kızım ağlama meleğim. Ben hemen gidiyorum polise. Birine sorabilir misin kuzum burası neresiymiş?" "So-sorarım babacım." sorduğumda aldığım cevapla ağzım açık kalmıştı beni Kartepe'ye hemde Kocaeli'ye mi kaçırmıştı bu hayvan. "Kartepe'deymişim baba nolur gel nolur" "kızım yanındaki birine var telefonu" hemen ton ton amcaya verdim ve konuşmalarının bitmesini bekledim. Orda saklanmak en iyisiydi çünkü. Babamın buraya geleceğini söylemişti. Beklemeye başlamıştım.
Yaklaşık iki saat sonra babam geldi. Koşarak sarıldım. "Ba-babam çok özledim sizi çok korktum babam" "korkma meleğim korkma bitanem burdayım geçti herşey korkma" sıkıca sarılmış bir şekilde beni arabaya bindirdi ve kapımı kilitleyerek amcanın yanına gitti. Bişeyler konuştuktan sonra elinde birkaç ıvır-zıvırla geri geldi. Sanırım hem benim için hemde o amcanın bu saatte benim yüzümden kapatamadığı dükkana yardımcı olmak istedi.