"Şey Carly benim gitmem gerek." dedim sıradan kalkıp.
"Nereye gideceksin ?"
Dudağımı ısırdım. "Birini bulmam gerek.Zaten buralardasın.Seni bulurum."
"Buralarda değilim.Yeni çocuğu bulmam gerek."
"Yeni çocuk demişken." dedim yüzümü tekrar ona çevirip. "Geçen benimle konuştu."
"Ne ?" dedi muzipçe sırıtıp. "Ne konuştunuz."
"Sadec-"
Aklıma gelen fikirle bende sırıttım. "Bunu sana anlatmayacağım."
"Melenie."
O arkamdan bağırırken ben basket sahasına ilerliyordum.
Kendi kendime gülerken sahanın büyük kapısını açıp içeri girdim.
Justin'i ileride su içerken görünce gülümsedim.
"Hey." dedim beni fark etmesi için.
Beni görünce gülümsedi. "Bekle üzerime giyip geliyorum."
"Aslında böyle daha iyi." dedim alçak bir sesle.
"Efendim ?"
"Giyin ve gel." dedim oturacak bir yer aramak için etrafa bakınıp.
Telefonumu çıkarıp geçen hafta yüklediğim saçma oyunu oynarken Justin yanıma gelmişti bile.
Telefonumu şortumun cebine sıkıştırıp ona döndüm.
İkimizden birinin diğerini öpmesi gerekti.
İkimizde öylece durup birbirimize bakıyorduk.
"Ee ?" dedim.
"Ne ee ?" dedi bana yaklaşıp.
Sonunda dayanamayıp ona iyice yaklaştım ve dudaklarımı onunkilere bastırdım.
Yüzünde oluşan gülümsemeyi görmesem bile çok iyi biliyordum.
Elinin tekini belime atıp beni iyice kendine çekerken diğerini bacağıma getirdi.
Kollarımı boynuna dolayıp nefessiz kalana kadar öptüm onu.
"Bunu yapacağını biliyordum." dedi aramızdaki mesafeyi hiç açmayıp gülerken.
"Çeneni kapar mısın ?"
"Bunun için yardımına ihtiyacım var." dedi sırıtıp.
Dudaklarını çeneme getirip oradan dudaklarıma yöneltti.
Ellerimi saçlarına atıp karıştırdım.
Geri çekilip yanağını öptüm. "Derse gitmem gerek."
Gözlerini devirip beni tekrar kendine çekti.
Kısa bir öpücükten sonra tekrar geri çekildim. "Derse girmemiz gerek."
"Bebeğim cidden mi ?"
Ayağa kalkıp kapıya koşarken ona havada bir öpücük attım.
"Bende seni seviyorum." diye bağırdım.
Gözlerini devirip güldü.
