"Tanrım yine mi buradasın sen ?" dedim çantamı sıralardan birine atıp yanına oturdum.
"Burayı severim.Ayrıca seni görmek için geliyorum."
Kafamı eğip ellerime bakmaya başladım.
Çantamın ucuna uzanıp kucağıma çektim ve içindeki birayı ona uzattım.
"Ciddi değildim." dedi gülüp.
"Sadece almak istedim."
"O zaman çıkışta sana meyve suyu içmeye götüreceğim."
"Harika olur." dedim gülüp.
Birayı alıp açtı ve içmeden önce bana uzattı.
Kafamı sağa sola sallayıp açılan bağcıklarıma bakıp gözlerimi devirdim.
Ayağımı kendime çekip değişik düğümler atmaya başladım.
"Bağlamayı bilmiyor musun ?"
Kafamı sağa sola salladım.Gülüp elindeki birayı bıraktı."Bana dön."
Elini bağcıklarıma atıp bir şeyler anlatırken saf saf onu izliyordum.
"Anladın mı ?" dedi kafasını kaldırıp bana bakarken.
"Tüm ömrümü buna adasam bile yapabileceğimi zannetmiyorum." dedim gülüp.
Birayi tekrar alıp içti ve güldü.
"Justin." dedim ona bakıp.
Kafasını bana çevirdi."İsmimi biliyorsun." deyince gözlerimi devirdim.
"Popülerlerin ismini biliyorum."
"Ve yakışıklı çocukların." dedi gülüp.
Tekrar gözlerimi devirdim."Ne yalan mı ?" dedi bunu görünce.
"Yalan."
Kesinlikle yalan değildi.
"Buna kırıldım." dedi gülüp.
"Tamam fena değilsin." dedim.
"Emin misin ?"
"Şu konuyu kapatır mısın ?"
"Yakışıklı olduğumu söylersen belki."
Cevap vermek yerine kafamı karşı tarafa çevirdim.
"Tamam tamam." dedi gülüp .
"Ee burada neden öğrenci yok?" dedim.
"Bilmem.O kadar yakışıklıyım ki kızlar içeri girmeye korkuyor."
"Sanırım kendine aşık olmuşsun."
"En azından kendimi aldatmam." dedi acıyla gülüp.
Aslında acıyla gülmek ne demek bilmiyordum ama kendini zorluyordu.
"Sana bir şey söylemem gerek." dedim.