BADE
Gözlerimi açtığım da kendimi bir oda da kolum da takılı olan serumla birlikte, yatıyor olarak buldum. En son duyduğum kelime kalp ritmimi bozmuştu. Artık kimsesizdim. Ne kadar ağlasam da yalvarsam da geri gelmeyeceklerdi. Siz hiç ölmek istediniz mi ? Ben bugün, o kelimeyi duyduğum da istedim. Peki siz hiç yaşarken öldünüz mü ? Ben yine o kelimeyi duyduğum da öldüm. Nefes almak yaşamak değildir bazen.
Ben anne ve babamı bir nefes gibi çekmiştim içime, o gün geri verdim nefesimi. Artık hep bir yanım soğuk kalacaktı, hep bir yanım boş.
EGEMEN ZAİM
Bade daha fazla dayanamadı. Kendini kaybederek yere düştü. O sırada sümeyye ne olduğunu anladı. Dizlerinin üstüne çökerek ağlamaya başladı. Yanındaki babası da kızına yardım etmek için yanına çöktü. Annesi ise güçlü görünmeye çalışarak yanıma geldi.
Badeyi kucağıma alarak bağırdım "Doktoor,doktor yok mu ?"
Odadan çıkan hemşireler yardım etti. Badeyi başka bir odaya taşıdık. Serum taktıktan sonra bize yorgun düştüğünü dinlenmesi gerektiğini söylediler ve bizi çıkarttılar. Camın arkasından onu izliyordum. Elimden yapacak hiç birşey gelmiyordu. Hiç birşey yapamamak insana ne kadar koyuyordu. Onun halinden kimse anlayamazdı. Bende dahildim buna, bu beni gerçekten üzüyordu. Benim de şu anda birine ihtiyacım vardı. Demirden başka kimsem olmadığı geldi aklıma. Onun da çok üstüne gitmiştim. Hem hatamı telafi etmek, hemde bana güç vermesi için kardeşimi aradım.
Fakat meşgule attı. Ya bana gerçekten sinirliydi yada başı şuan dertteydi.
DEMİR ZAİM
Tastiknameyi gördükten sonra müdür eline alıp diğer hocalara gösterdi. Hepsi bir masaya oturdu. Müdür okulun huzurunu bozduğumu, öğrencileri tehdit ettiğimi , okula kesici delici alet getirdiğimi söylerek okuldan atılmam gerektiğini söyledi. Hocalar beni tanımadığından dolayı beni destekleyecek kimse yoktu. Sırayla hocalar kağıdı imzaladıktan sonra en son sıra müdürdeydi. Tam kalemi eline aldığı sırada kapı açıldı. İçeriye uzun boylu siyah saçlı takım elbiseli biri girdi. İlk başta onun da hoca olduğunu düşündüm. Fakat müdür beyin diğer hocaların odadan çıkmasını istediğinde çok şaşırmıştım. Şaşkınlıkla içeri giren adamı izliyordum.
Müdür bey hemen ayağa kalkıp adamın yanına giderek "hoşgeldiniz" diyerek elini sıktı. Bana dönerek "sen kapıda bekle" dedi.
Kapıda yaklaşık 10-15 dakika beklemiştim. O sıra kapı açıldı. Adam içerden çıkarken müdür beni tekrar odaya çağırdı. Müdür bey " Bu seferlik affedildin. Birdaha böyle bir şey olursa eğer okuldan atılacaksın." Dedi ve beni çok şaşırttı. O sırada o adamın birşeyler dediğinden emindim. Müdürle konuşma bittikten sonra yanından ayrıldım.
Adamı tekrar görme umuduyla bahçeye doğru koşmaya başladım. O sırada telefonumun titrediğini farkettim. Arayan egemendi. Meşgule atıp adamı aramaya devam ettim.
Aramalarım boşa çıkmıştı. Adamı bulamamıştım. Tam sınıfa dönecekken yağmur karşıma çıktı.
"Naber demir ?"
"Takıyorum öyle senden naber"
"Bende, ders birazdan bitecek ben izin aldım belki konuşmak istersin ?" Diyerek gülümsedi. O deniz gözleri bana bakarken parlıyordu. Teklifini kabul ederek kantine doğru gitmeye başladık.EGEMEN ZAİM
Sümeyyenin babası hastane masraflarını karşılamıştı. Babası gerçekten üzülmüştü. Eskiden badenin babasıyla çok yakın arkadaşlarmış hatta ortaklarmış. Cenaze işlemleriyle de o ilgilenecekti. Bade kendine gelmişti. Hepimiz yanı başından ayrılmıyorduk. Sümeyye bir an olsun elini bırakmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEFA
Teen Fiction''Küçükken etrafında ki herşey büyük olduğu için söylediğin o cümlelerde kocamandır. ''Senin için dünyayı yakarım'' der, aslında kibrit bile çakamaz. ''Senin için canımı veririm'' der , çünkü o zamanlar ölüm bile oyundur. Eğer hala küçüksen hala büy...