Ayrılık Senfonisi

173 24 3
                                    

Ayaklarım beni zorla iş hanına götürdü. Yapamazdım Rüzgardan ayrılamazdım. Ayrılsam bile döndüğümde kabul ederdi beni. Rüzgar'la konuşmak için telefonumu alıp kısa bir mesaj çektim.

"Konuşmamız gerek bürodayım. Seni seviyorum."

Asansörden çıkmış odama ilerliyordum ki mesaj geldi. Gülümsemem yüzüme yayılmıştı fakat bilinmeyen bir numaradan olduğunu gördüm.

"Toprak.Toprak.Toprak. Sana kötü haberler getirdiğim için üzgünüm ama büyük patronun sabrı taşmak üzere ve sizin tek kişilik mafya oyunlarınızdan sıkıldığını söylüyor. Eğer işi kabul etmezsen rüzgar ve Nehir'i öldüreceğini belirtti.
Ciddiyetini akşam göreceksin. Zaman işliyor iyi düşün. Bizimleysen onu bağışlayacak. "

Kalbim tekledi. Midem burkuldu. Ellerim benden bağımsız titriyordu. Onu öldürecekti. O kadar kolay değildi. Rüzgar çok güzel dövüşürdü. Kendini korumakta ustaydı. Nasıl ben farketmeden cenazedeki saldırıyı farkettiyse bunu da fark ederdi. Hayır onlarla olmayacaktım. Tük düşüncelerimi yaptığım hatayı Rüzgara söyleyecek. Yanlışımı beraber düzeltecektik. Kararım kesindi.

☆☆

O şekilde kaç saat düşündüm bilmiyorum. Açık olan kapının tıklanmasıyla kendinime geldim. Rüzgar kapıda bana yarım çarpık bir gülüşle bakıyordu. Elindeki poşeti masaya bırakıp dudaklarıma küçük bir öpücük bıraktı. Yerine geçecekti ama elini tuttum. Ayağa kalkıp bu sefer onu ben öptüm. Şaşırdı karşılık vermedi. Geri çekildim. Son öpücüğümdü ve ben onu tekrar öpmek istiyordum. Yaklaştığımla durmam bir oldu şüphe uyandırmak istemiyordum geri çekileceğim sırada boynuma elini attı ve beni kendine çekti. Hızla ve sertçe öptü. Ayrıldığımda gözlerine baktım. Kokusunu doyasıya çektim icime. o pencerenin önündeki ikili koltuğa yayıldı bense tekliye. Yemek yiyorduk. Konuyu nasıl açacağımı düşündüm. Bana çok kızar mıydı aceba? Telefonumun ışığı yandı. Yeni bir mesaj.

"Karsı duvara bak. " hızla kafamı çevirdim.

kırmızı bir nokta Rüzgarın kafasının üzerinde duruyordu. Tekrar bir mesaj geldi.

"Tetikte sabrını taşırmamanı öneririm. Rüzgar'ın yaşaması sana bağlı''

O an ciddiyeti anladım. Mesajımı gonderdim kabul ediyordum. Ben Rüzgar'ı bırakamazdım bıraksam bile geri dönerdim. O da beni kabul ederdi. O beni bırakmalıydı. Nefretini kazanmalıydım. Çünkü o beni bırakmak zorundaydı. Döndüğümde de beni kabul etmemeliydi.

"Benimle ne konusacaksın? "

"Ben ben boş bulundum ve Boraya bir söz verdim. "

"Ne sözü? "

"Birer bira. Sadece bu.''

''Buna izin vermemi beklemiyorsun değil mi? "

"Iznini değil güvenmeni bekliyorum."

"Tamam "

"Gerçekten mi? "

"Saat onbir de evde olacağım. Sende olacaksın"

Başımı salladım. Boraya mesaj attım. Yapacağım şey için şimdiden pişmandım. Akşam onda barda buluşacaktık. Rüzgar la ayrılıp Biranın yanına gittim. Bardakilerin çoğu Rüzgarin arkadaşıydı. İçim burkuldu. Masaya çantamı koydum bu şekilde Bora beni farketti ve bana sarıldı.

EŞİTSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin