Saatler sonra uyandığımda Toprak kollarım da değildi. Ne olduğunu anlamaya çalışırken hasret kaldığım sedef ses kulaklarımda çınladı.
"Günaydın Rüzgar. Ben hazırım buradan çıkmak için sabırsızlanıyorum kalkarmısın artıık."
Derince genişleyip doğruldum. Gözlerimi ovuşturup boş boş baktım. Ayağı zorla kalkıp elini ellerim arasına aldım.
"Bora dışarıda bizi bekliyor. Yüzünü yıka gel hadi. Çıkış işlemlerini halletmiş"
Huzurlu olacağım diye düşünürken tüm sinirim parmak uçlarımdan beynime hücum etti. Lanet olsun. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Yüzümden damlayan su taneciklerini kurulamadan içeri geçip telefonumu aldım anahtarı cebime atıp hızlı adımlarla dışarı çıktım. İki dakikalığına da olsa Bora'nın kız arkadaşımın yanında olmasına tahammülüm yoktu. Gerçi sadece Bora için değildi söylediklerim. Mavi kimliği olan her bireye uyuz oluyordum. NET.
Dışarı çıktığımda ipek gibi saçlarının rüzgarda savuruluşu benim için terapiydi. Caddenin karşısında ağaçlara doğru koştururken arkasından gidedurdum. Geriye doğru dönüp bana gülümsedi. Bu gülümseyiş biraz hüzün biraz da ağlamak istermiş gibi bi hali olduğunu gösteriyordu. Yanına ulaştığım da dizginlemeye çalıştığı nefesi göğüs kafesini sıkıştırıyordu. Dikkatle seyretmeye devam ettim. Çatık kaşlarını havaya kaldırdı. Ve en sahte gülümsemesini bana attı.
"Sanırım biraz paslanmışım her yanım acıyor. "
Gülümseyip onu kucakladım. Kulağına eğilip burnumu saçlarına sürterken başını boynumun çukuruna koydu.
####
"Ne yemek istiyorsun?"
"Bilmiyorum pizza ? Hamburger? Yada mmmm bilmiyorum?"
"Toprak pizza söyleyeceğim."
Ellerini birleştirip beklemeye başladı. Sanki günlerin enerjisini üzerinden atmaya çalışıyordu. Aradan geçen on beş dakikanın ardından Toprak masayı hazırlamıştı. Bana kalsa televizyon karşısında yemek gayet güzeldi.
Kapının tıkanmasıyla ayağa kalktım. Masadaki parayı elime alırken kapı tekrar çalındı. Hızla ilerleyen Toprağa mümkün olduğunca sessizce karşılık verdim."Toprak dur."
Seslenişimle bana ciddi misin bakışı atan Toprağa en çatık bakışımı atıp koltuğun yastığının altındaki silahı alıp arkama sakladım. Hızlı adımlarla Toprağın yanına gidip hızla cümlelerimi dizdim.
" Sana işaret verirsem. Sorgulamadan dediklerimi yap. Hemen yatağın altındaki kutudan tabancamı al ve çatıya çık çatıya çıkınca merdivenin boğumunu aşağı birakki sana ulaşamasinlar. "
Sakinleştirmek için iki kolundan tutup sarıldım.
" Bak sakın ne sesi duyarsan duy aşağı inmeye kalkma. İyiliğimiz için bunu yapma."
Yanağını son kez okşar gibi okşadım.
" yarım saat içinde gelip soyadını söylemezsem sakın yerini belli etme. Ve ben gelmezsem sessizce bekle. Seni almaya gelecek kişiler benim gönderdiğimi belli edecektir güzelim."
Kapıyı açıp pizzayı aldım. Parayı alma bahanesi ile içeri ilerlerken merdivenlerde duran Toprak işaretimi bekliyordu. Bende bi işaret bekliyordum. O sırada beklediğim işaret geldi. Çekilen namlu sesiyle Dudaklarımı oynattım.
"GİT"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EŞİTSİZ
Teen Fiction''Başlangıç'' Bir insanın kalbinde açılan yarayı ancak yarayı açan kapatabilir. Ve beyazın içindeki renkleri sadece siyah silebilir. İyiler her zaman iyi kalamadığı gibi aşkta zamanla nefrete dönüşebilir. Ya iyisindir ya kötü. Peki, Arafta k...