Bugün ses kayıt cihazı bozuldu ve ben sinirden kendimi öldürecek dereceye geldim ama şu an sorunu hallettim. Sanırım dayanamadı, üzdüm onu da. Özür dilemeli miyim emin değilim. Sanırım dilemeliyim. Çünkü sana kelimelerimi sunmamı sağlayan şey o. Ya da dilememeliyim. Sonuçta yenisini alabilirim değil mi? Hayır, delirmedim. Ya da delirdim. Zaten sen delileri daha fazla sevdiğini söylemez miydin? Beni daha fazla ne kadar sevebilirsin bilmiyorum. Hayattayken de, şimdi de dünyanın en sevilen insanıymışım gibi hissettiriyordun, hissettiriyorsun. Yemin ederim, hissettiriyorsun. Peki ben? Ben hissettirebiliyor muydum? Hala hissediyor musun? Bunu daha fazla ne kadar sürdürebilirim bilmiyorum. Sonuna geldiğimi hissediyorum. Son böyle mi hissettirir? Berbat. Hani her şey sonunda iyiydi? Demek ki son değil çünkü ben yıkık döküğüm. Parçalarımı benim için toplar mısın? Biliyorsun, herkes biliyor, birleştirebilecek tek kişi sensin.
Şiirlerin elimde. Ama artık ihtiyacım yok kağıt parçalarına çünkü hepsini seninle birlikte gönderdiğim ruhuma kazıdım. Şimdiyse beynimde ve kararmış kalbimdeler. Zifiri karanlık olan kalbim ve beynimde ışıldayan tek yer onların oldukları yer. Ve onlar hiç sönmez, sönmeyecek. Yine de bu kağıt parçalarını yakamıyorum çünkü onları tuttun. Düşünebiliyor musun onlara dokundun ve güzel el yazınla süsledin. Onlar senden bana anıyken onları nasıl yakabilirim? Seni duyuyorum ve bu kulakların duyduğu en güzel sessizliksin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üzgün Ses Kayıt Cihazı
Non-Fictiongidişin kelimelerimin kelepçelerini kıran şeydi ölümün canımı yakmadı aksine bırakmadı içimde can denen şeyi şimdi sen gittin ya ben hala seni duyuyorum peki sen beni duyabiliyor musun bak sessiz değilim artık en çok istediğin şey bu değil miydi bu...