on sekizinci kayıt

153 17 30
                                    

Gecenin karanlığı bana düşerken ben sana bunu kaydediyorum. Yıldızlar akarken saçlarımdan, ay aydınlatırken çehremi, elimi uzatıyorum sana. Tutuyorsun usulca ve seni çekiyorum kendime. Her yer zifiri karanlık değil, bak sevgilim! Yavaş yavaş aydınlık çöküyor üstümüze. Belki güneş doğmuyor, sabahlar olmuyor ama gecenin zifiri karanlığına çöken ay, bize yeter. Çünkü biliyoruz ki güneş ardında. Hem biz karanlığımızın ortasına düşen aydınlıklarla sevmedik mi birbirimizi? Sen benim karanlığıma düşmedin mi? Güneşe ihtiyacımız hiç olmadı. Biz karanlığı güzel kıldık. Biz karanlıkta düştük birbirimize. Her bir şeytanın çelmesine takıldık fakat her takıldığımızda birbirimize sarıldık. Kim bilebilirdi, karanlık bir deliğin bana seni vereceğini?

Şimdi, güneşe çıkamıyorum. Ağzımdan kanlar akıyor. Katilin olan ben, senin ruhunla kelimelerimi serbest bırakıyorum. Sen ağızdan değil, kalemden çıkmış en güzel kelimelerden oluşan bir şiirdin. Ama ben yazamadım. Sen yazdın. Onun yanında, fırçadan çıkan en güzel renktin sen. Renksiz olan her şeyi seninle boyadım ben.

Seni gördüğüm ilk günü hafızamdan silemiyorum. Bana yardım etmiştin ve dilsiz miyim değil miyim diye sormuştun. Ve ben de sana dilsiz olmadığımı sert bir dille söylemiştim. Her zaman dilsiz olmayı dilemişimdir. Öyle olsa her şey daha kolay olurdu. Bana yazdığın özür şiirini de hatırlıyorum. Hatta ezberimde. Gülümsememi durduramıyorum. Anıların bile bende böylesine bir tebessüm bıraktırabiliyorken, seninleyken boşuna mutluluğun en doruklarına çıkmamıştım ben. Sonra seni yaşamaya başladığım ilk an geldi. Bana baktın, beni anlamak istedin, beni tanımak, yaşamak istedin. Ve bana dedin ki:

"Ben, Yağmur."

Elimi uzattım, elimi tuttun. Elinin sıcaklığını hala hissedebiliyorum, avucumun içinde. Ve ben de ellerimizi birleştirmeden önce sana dedim ki:

"Ben, Kayra. Memnun oldum."

Üzgün Ses Kayıt CihazıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin