Günaydın. Bu sabah da mutlu değilim. Senin olmadığın bir sabaha uyanmak hiç uyanmamak istememe neden oluyor ama sorun değil. Bu ses kayıtları için uyanmak zorundayım.
Sensiz geçen kaçıncı gün bilmiyorum. Yaşıyorum. Nefes alıyorum. Ama her gün kendimi fazlalıkmışım gibi hissetmeden, aldığım nefeslerde boğulmadan duramıyorum. Buna daha ne kadar dayanabilirim bilmiyorum. Gittiği yere kadar devam edeceğim ve elimden geleni yapacağım bunu biliyorsun. Sonra kaybolacağım. Bu dünyada çürüyecek bedenim ama ruhumu onlara yedirmem. Benim ruhum sensin. Seni kimselere bırakmam. Ruhum gidecek bu dünyadan. Gideceği yerde mutlu olmayacak, eğer sen orada değilsen. Ama eğer tam tersiyse sensiz yaşadığım her günün pişmanlığını tadacağım orada. Daha erken gitseydim keşke diyeceğim. Ses kayıt cihazı tuhaf sesler çıkarıyor. Sanırım bu üzüntüyü kaldıramadı. Neyse.
Yağmurum olsan yine. Sırılsıklam etsen beni. Çarpılsam şimşeklerinle. Ne olurdu? Yüzündeki gülümseme olsam yeniden. Neler diyorum? Bir kere yüzünü görsem? Gülmesen de olur. Beynim dolu seninle. Düşünmekten kafayı yiyeceğim.
Hey! Şu an neden karşımda seni görüyorum? Karşımdasın. Gerçekten geldin mi? Gülümsüyorsun. Neden dokunamıyorum sana? Neden soldu gülümsemen? Nereye gidiyorsun? Gitme yalvarırım... Bekle! Ah ayağımı çarptım! Bekle beni ne olursun! Bir kere daha kaldıramam gid
ve tabii ki sia-alive
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üzgün Ses Kayıt Cihazı
Nonfiksigidişin kelimelerimin kelepçelerini kıran şeydi ölümün canımı yakmadı aksine bırakmadı içimde can denen şeyi şimdi sen gittin ya ben hala seni duyuyorum peki sen beni duyabiliyor musun bak sessiz değilim artık en çok istediğin şey bu değil miydi bu...