BÖLÜM 15

10.2K 356 14
                                    

Gözlerimi araladığımda elimin altında koca bir gövde hissetim. Onu incelemeye başladım. Kapalı gözlerinin kirpiklerini tek tek ezberime aldım. Bir erkeğe göre kirpikleri oldukça uzundu. İki gün önce çiftlikte ona ilanı aşk etmiştim. Ama o beni sevdiğini bile söyleyememişti.

"İncelemen bittiyse uyanmayı düşünüyorum." dedi. Gözlerini hala açmamıştı.

"Uyanabilirsin." Kafasını yastıktan kaldırıp yüzüme baktı. Sadece bakıyordu. Dudaklarına uzanıp dudaklarına usul usul dokundum. Karşılık vermiyordu. Dudaklarımı bir iki saniye uzaklaştırıp "Hadi öp beni" dedim.

"Öpersem.." dedi ve devamı gelmedi.
Yataktan kalkıp "Öpersen ne olur?" diye bağırmaya başladım. Yanağımdan akan yaşı elimin tersiyle sildim. Şuan gerçekten aptal durumuna düşmüştüm.

"Sen ne istediğini bilmiyorsun"

"Sen de bunu anlamayacak kadar salaksın." Yataktan kalkıp dolaptan beyaz bir pantolon ve siyah bir tişört çıkarıp banyoya doğru ilerledi. Bende yatakta oturup onu beklemeye başladım. Giyinip çıkınca bende dolaptan siyah salaş bir tişört altına da siyah dar paça alıp banyoya giyinmeye gittim.

"Aşağıdayım acele et." Saçımı at kuruğu yapıp , çantamı yanıma alıp aşağıya indim.

"Kahvaltıya dışarda yapacağız."

"Keşke benim de fikrimi sorsaydın."

"Arabaya geç." O iki gün önceki Mithat'ı geri istiyordum. Arabaya geçtim. Emniyet kemerlerini takıp arabayı çalıştırdı. Nereye gideceğimizi sormamıştım. Zaten sorsam cevap verme tenezzülünde bulunmazdı. Dengesizdi işte. Keşke hep o çiftlikte kalsaydık. Mardin'e geleli dört gün olmuştu. Daha annemlere bile gidememiştim. Geldiğimden haberleri bile yoktu.Beni merak etseler di arayıp sorarlardı. Araba bizim konağın önünde durunca şaşırmıştım.

"Kahvaltıya demiştin?"

"Kahvaltıyı babangille birlikte yapacağız."

"Bunu daha önce söyleyebilirdin."

"Öğrendin işte uzatma." Kemerimi çıkarıp arabadan indim. Kapıyı sertçe kapatdım. Mithat oralı bile olmamıştı. Kapıdaki ızbandutlar başıyla beni selamlayıp konağa girdim. Hala saygı görüyordum. Konağın avlusuna uzun bir masa hazırlanmıştı. Her şey tamdı. Babam ise koltuğuna oturmuş bir vaziyetde silahını temizliyordu. Bizi görünce elindeki silahı önündeki sehpaya bırakıp yanımıza doğru geldi.

"Gözümüz yollar da kaldı Ada Hanım." diyerek bana sarıldı. Babamla aramızda her zaman kalın bir duvar olmuştur. Hala o duvarı aşamamıştık. Sarılması bile içten ve sıcak değildi.

"Arayıp sorsaydın gözün yollar da kalmazdı." Sadece baktı. Mithatla evlendiğimden beri bir kere bile aramamıştı. Ne dememi bekliyordu ki? Annem desen onun kendine ait farklı bir dünyası vardı. O dünyaya sadece Boran'ı alıyordu. Annem için varsa yoksa Boran'dı. Beni de arada severdi ama asla bana Boran'ı sevdiği gibi sevmemişti. Masaya oturduk. Mithat ise benden uzak bir tarafa oturmayı tercih etmişti. Babam çaprazıma annem de babamın yanına oturmuştu. Ortalıklar da Aslı ve Boran gözükmüyorlardı. Kahvaltı servisi başlamıştı.

"Hayret oğlunuz olmadan biz ne zamandır kahvaltıya başlar olduk?"

"Onlar balayındalar." Bunu söyleyen kişi annemdi. Sorumun cevabı bu değildi. Balayı. Benim için ne kadar da uzak bir kelime. Sözde balayı için gittiğimiz İstanbul da başıma neler gelmişti. Göz ucuyla Mithat'a baktığımda kahvaltısına çoktan başlamıştı. Bende kahvaltıma krep ile başladım. Masada ki sessizliğ Mithat'ın çalan telefonu bozmuştu. Normalde babam bu konularda fazla katı ve kuralcıydı. Yemek yerken çalan telefona kimse cevap vermezdi. O telefon herkes masadan kalktığı zaman açılırdı. Söz konusu Mithat olunca ortada kural diye bir şey kalmıyordu. Mithat masadan kalkmaya bile tenezzül etmeyip telefonunu açtı.

"Evet gelmeye çalışacağım."

"....."

" Tamam kızma gece yanındayım."

Adamdaki rahatlığa bak be! Babam "konuştuğun kim?" bile dememişti. Ailemin önünde beni küçük düşürmüştü. Telefonunu kapatıp kahvaltısına devam etti. Acaba konuştuğu kimdi?

Kim olacak tabii ki "SEVGİLİSİ". Adamla evlendiğinden beri ona kadınlık bile yapamadın. O da tabi ihtiyaçlarını başka kadınlarla gideriyordur. Sabah senin yanında gece onun yanında ohh rahatlığa bak! Sen aldatılcak kadın mısın? Gururunu ayaklar altına aldırma. Siz sadece kağıt üzerinde evlisiniz ne bekliyordun ki sana kocalık yapmasını falan mı. Adam senden sıkıldı bunu artık kabul et.

Haklı. Kim benim gibi ruh hastası birinden sıkılmazdı ki? Çok bile dayandı bana. Bende aptal gibi ona aşık oldum. Hayatımda en çok korktuğum şey başıma gelmişti. Aşık olmak. Aşık olduğum adam da beni aldatıyordu. Bunu gizleme gereğinde bile bulunmamıştı. Çünkü ben onun gözünde ruh hastasından başka bir şey ifade etmiyordum. "Afiyet olsun." diyip masadan kalktım. Mithat da yerinden kalkmıştı.

"Ada sen bugün babangilde kal. Yarın ben seni almaya gelirim. Bir ihtiyacın olursa kapıya iki tane adam bırakıyorum onlara söyle onlar alır." Cevap vermeyip odama doğru gittim.

Her şey tam tahmin ettiğim gibiydi. Beni de başın savmıştı şimdi her şey tam olmuştu. Odama girip kapımı kilitleyip yatağıma uzandım.

Ağlamayacaktım! Her şey aglayıp zırlayan kızlardan biri değildim. En çokta babamın Mithat'a ses çıkarmaması koymuştu. Bir kız babası olarak insan kızını savunur damadına(!) hesap sorar. Ama babam da sanki Mithat dan çekiniyor gibi bir hali vardı. Yatağıma uzanıp tavanı izlemeye başladım. Düşünüyordum.. Sadece düşünüyordum. Onu düşünüyordum. Acizliğimi , korkularımı , ailemi , pişmanlıklarımı , geride bıraktıklarımı , sevilmek nasıl bir duyguydu onu düşünüyordum. Belki de beni yakan ateşi düşünüyordum. Beni yakan ateş aşk mıydı? Yoksa sevilmemek miydi? Hangisiydi? Belki de beni yakan ateş korkularımdı. Aşktan korkuyordum. Çünkü aşk benim lügatım da acı çekmekti. Bu zamanıma kadar hep aşktan kaçtım. Aşktan kaçarken de aşka yakalandım. Ona aşık olmamak için çok direnmiştim. Kendimle defalarca kavga etmiştim. Çantamdan onun resmini çıkardım. İlk önce onu inceledim. O beni aldatıyordu. Benim burda yaptığım tek şey onun resmine bakarak onu düşünmekti. Ne kadar da acınası bir durum. Elimdeki resmi parçalara ayırmaya başladım. Yırttıkça sanki tüm nefretimi ona kusuyordum. Sanki o resmi parçalara ayırdıkça onu unutabilecekmişim gibi. Resmini yırtsam da gülüşü vardı aklımda. Peki o gülüşü kim parçalayacaktı?

TÖREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin