13- Salem

184 14 5
                                    


Nenet olanlardan bir saat sonra bile ne düşüneceğini ne yapacağını bilemiyordu. Görünmemeleri için içeri taşıdıkları iki kardeşinin yanı sıra aynı zamanda onları öldürmediği takdirde kendisinin öldürüleceğini iddia eden annesiyle karşı karşıya kalmıştı. Amadore ve Kendra evde olmadığı için bu sefer düşünme sırası ondaydı. Köşe de tek başına ağlayan sarışın kıza döndü ve konuştu.

- Luna'ydı değil mi?
- Evet.
- Burada olman güzel.. Yani.. Anlarsın işte.. Faye'i çektiğin için teşekkürler.. Sen..neden burdaydın? Burda olman büyük bir şans.
- Lars beni sizinle tanıştıracaktı... Biz... Evlenecektik.

Luna hıçkırıklara boğulurken Nenet'in gözleri fal taşı gibi açıldığında aklından binlerce şey geçiyordu. Kardeşlerinin acısı kalbinde sıkışmalar yaratsa da bir süre için soğukkanlı olması gerektiğinin de farkındaydı. Derin bir nefes aldı. Sıkıntıyla nefesini dışarı verdiğinde gözleri Faye'i aradı ama bulamadı.

Büyük şatoda korkuyla ismini bağırdığında da bir cevap alamayınca en sonunda aklına gelen ilk şeyi yapmak için yürümeye başladı. Faye ölümü anlayamayacak kadar küçüktü ve şuan ağabeylerinin yanında olabilirdi. En arka odaya gidip kapıyı açtığında tahminlerinde çok da yanılmadığını fark etti.

- Faye buraya gelir misin?
- Hayır. Lars benimle konuştu. Buradan gidemem ya kalkıp beni göremezse?
- Konuştu mu? Ne söyledi?
- Sana söyleyemezmişim.
- Faye sana ne söyledi diyorum!
- Sana söylersem Lars ve Kaspar bana çok kızarlar. Olmaz.
- Pekala o zaman sen şimdi odana çık bunu sonra konuşuruz.

Faye istemsizce başını sallarken sessizce odadan çıktı. Nenet kardeşlerinin öldüğüne emindi konuşmaları mümkün değildi bu olsa olsa küçük kardeşinin hayal gücünün ürünü olabilirdi yine de kapıyı kapatırken kuşkulu bir şekilde ağabeylerine baktı. İçinde tuhaf bir ürperti hissetse de bunu normal olduğunu düşünüp kapının tamamen kapattı.

Faye ise odasına değil doğrudan şatonun en üst katına kitabı buldukları yere doğru koşuyordu. Abisi onunla konuşmamıştı ama sesini kafasının içinde duyduğuna emindi. En üst katta ki Bathory'nin gölgeler kitabını bulup onu saklaması gerektiğini söylemişti ona.

Küçük elleriyle ağır eşyaların bile altlarına bakarken, aklına kitabı ilk buldukları yer gelmişti. Duvarda ki delik. Koşarak deliğe doğru ilerleyip önünde durdu. Burayı ilk bulduklarında içinden örümcek çıktığını hatırlayınca bir iğrenme hissetse bile bu onu abisini dinlemekten alı koyamayacaktı. Derin bir nefes alıp deliğe uzattığında eline gelen sert cisimle yüzünde bir gülümseme oluştu.

Elinde ki beze sarılı gölgeler kitabını kimseye göstermeden odasına kaçırırken yaşına göre, kulağa oldukça mantıklı gelebilecek bir yere saklama kararı almıştı. Tabi ki, yastığının altına.
Abisinin verdiği görevi başarıyla tamamladığını hissettiğinde rahatlamış bir şekilde annesinin yanına gitmek için merdivenlerden inmeye başladı. Faye annesinin yanında yerini aldığında tanımadığı birkaç adam, neden açıldığını bilmedikleri iki büyük çukuru evin görülmeyen arka bahçesinde kazmaya başlamışlardı bile.

Adamlar paralarını peşin aldıkları sürece ne için olduğunu sormaz hatta umursamazlardı. Bu da Daralis'in oldukça işine geliyordu. Amacı sadece kendini korumak bile olsa ortada üstünün kuru toprakla kapatılması gereken iki ceset vardı.

Nedeni her ne olursa olsun kanun karşısında nedenden çok sonuca odaklanılacağının farkında oluşu stres seviyesini daha da artıyordu. Ailesinin üzerinde yeterince kirli iftira varken, bir yenisine daha izin vermezdi. Tabi bunun için susturması gereken insanları da düşünmeliydi. Bakışlarını kenarda hala ağlamakta olan Luna'ya çevirdiğinde aklında belli belirsiz birkaç plan oturmuştu.

WiccaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin