14- Rüya

136 13 8
                                    



Abilerinin ölümlerinin ardından 5 yıl geçmiş olmasına rağmen Faye'in içindeki acı hala yerini belli edebiliyordu. Kız kardeşleri, Amadore ve Kendra evlenip evden gitmiş, sorunlu oldukları gerekçesiyle Nenet ve Faye'le evlenmek isteyen bir kişi bile çıkmamıştı. Oysa bu sadece mutsuzluktu. Faye ve Nenet, insanların mutsuzluklarını gösterme şekillerinin farklı olduğunun ve bunlar yüzünden yargılanmamaları gerektiğini düşünseler bile, köy halkı pek bu düşüncede değildi. Yine de karşılaştırmak gerekirse Faye, Nenet'e göre daha fazla tuhaflaşmıştı.

Bir evin içinde kendini uzak hissettiği annesi ve artık pek fazla konuşmayan kız kardeşiyle yaşamak, onu hapis hayatını anımsatan bir yaşantıya sürüklemişti. Köyde tek başına dolaşır ve gizli gizli okuduğu gölgeler kitabı'ndaki sembolleri duvarlarında barındıran evler bulup, hava kararana kadar orada otururdu. Kimse ne yaptığını bilmez ve açıkçası öğrenmekten de korkarlardı. Kırık dökük, sahipsiz evlere giren ve akşama kadar orada tek başına içeride ne yaptığını bilmedikleri göçmen bir kız...

Fakat bu göçmenlerin tuhaf davranışlarının altında yatan bilinmeyenler vardı yada onları anlayabilmek için bilinmesi gerekenler de denilebilir. Faye'i bu hale getiren önce babasını sonra en değerlilerini toprağa emanet etmekti. Nenet'i ise bulmasının ardından kaybettiği ilk aşkı... Salem kasabasına geldikten kısa bir süre sonra annesinden, Lord Walter'ın evlendiği haberini almış ve yıkılmıştı.


Ve anne, Daralis... Kasabalılar cahilliklerine rağmen olan bazı şeyleri fark edebilecek insanlardı. Aileyle ilgili olan anormallikler onları rahatsız etmiş, dolayısıyla bir süre sonra tepkilerini göstermişlerdi. Daralis kızlarını evlendirip, içlerine karışmaya çalışmış olsa da bu pek fayda etmemişti.
Bathory pek yaygın bir aile ismi değildi. Duyulduğu zaman insanın içini ürpertebilecek bir geçmişi vardı. Kasabada yaşananları, bu aile geçmişine bağlayan Daralis, 5. Yılın sonuna doğru akıl sağlığını git gide kaybetti.

-----------------------------------------------------


Faye eski şatolarına küçük ama emin adımlarla yürüyordu. Kapıya geldiğinde derin bir nefes aldı ve kapıyı araladı. İçeriden dışarıya doğru anında atılan rüzgar, burnuna ceset kokusunu bırakıp iki yanından bahçeye doğru kaçtı. Öğürtüsünü duyduramayan Faye, nefesini tutmaya gayret gösterip ilk adımını içeri doğru attı. Nedenini bilmediği bir şekilde adımları onu şatonun en üst katına çıkartıyordu. En üst kata çıktığında nefes nefese kaçmış ve soluklanırken evdeki kokuyu ciğerlerinde hissediyordu.

Kapının üzerindeki Bathory yazısının üzerinde parmaklarını gezdirdikten sonra kapıyı açtı. İçeriyi görebilecek açıyı yakaladığı anda odanın ortasında ki Gölgeler Kitabı'nı gördü. ''Bunu buradan almamış mıydım?'' diye düşünürken kitabı yerden aldı. Doğrulduğu anda odanın kapısısın aniden kapandığını duyup arkasına hızla döndü. Kitabı elinden bırakmadan kapıya doğru koşup açmaya çalıştı fakat kapı kilitlenmişti. Camdan başını çıkartıp yardım istemek aklına geldiğinde cama doğru döndü fakat camın önünde, üzerinde kanla kaplı kıyafetler bir kadın belirdi. Karşısındaki kadın o kadar dinçti ki, Faye kadının yaralı olmadığını ve kanların da başkasına ait olduğunu kısa sürede fark edebilmişti.

Bu durumda Faye'i korkuta, karşısında aniden beliren bir kadın olması değildi. Bu kadını eski fotoğraflardan tanıyor olmasıydı. Karşısında kadın onunla aynı kandan olan Elizabeth Bathory'di.

Bunu fark ettiğinde adımlarını geriye doğru atıp başını taştan duvara çarptı. Saçlarının arasından sızan ince ve akışkan kan duvara bulaşmışken, Elizabeth gülümsedi. ''Aslına bakarsan şuan duvarda bıraktığın o küçük lekenin ne kadar büyük bir hazine olduğundan haberin bile yok." Derken Faye elini arkasına uzatıp kapıyı çekmeye çalıştı fakat kapı hala kilitliydi.

Korkuyla gözlerini kapatıp "Sen gerçek değilsin. Gözlerimi açtığımda yok olacaksın. Gerçek olman mümkün değil. Sen burada değilsin. Öldün. Sen gerçek değilsin." Diye fısıldayıp kendini ikna etmeye çalışıyorken, bu sefer odanın içinde tanıdık bir ses duydu.

"Gerçekler aklının alabildiği kadardır Faye."

Gözlerini açtığında karşısında kendisiyle konuşan Lars'ı gördü. Sarılmak için öne atıldığında, Elizabeth elini havaya kaldırır kaldırmaz Faye duvara doğru savruldu. Abisi aynı ciddiyetle karşısında dururken, Faye yerde ağlayamaya başladı. Yaşları yere damlarken ayağa kalktığı sırada, Elizabeth sakince konuştu, "İstediğin her şeyin anahtarı elindeki bir kitabın içerisinde saklıyken, bir hayalete sarılmaya çalışmak mı? Zavallısın Faye. Sen bir Bathory'sin ama gücünün farkında olmayan bir zavallısın."

Faye "Okudum. Gerçekten on kere hatta bekli yirmi kere okudum ama yok. Lars'ın bulduğu çözümü arasından seçemiyorum. Hiç biri benim istediğim kapıları açmıyor! Hiç biri abilerimi geri getiremiyor!" diye bağırarak isyan ederken, Lars konuşmaya başladı "Yapmaya çalıştıklarımızı hatırla. Babamız için yapmak istediklerimizi hatırla. Kitapta her şeyin cevabını açıkça bulamazsın, onları değiştir ve yorumla Faye... Sahip olduğun şeyi nasıl kullanacağını bilmiyorsan ona sahip değilsindir. Öğren, Güçlen ve Kurtar..."

Lars'ın söylediği son üç kelime Faye'in kafasının içinde tekrarlanmaya başladı. Tekrarlanan her kelimede ses daha fazla artıyor, artıyor ve artıyordu. Kendi düşüncelerini bile duyamayacak noktadayken başına dayanılmaz bir ağrı girdi. Bacaklarındaki gücü kaybettiğinde kitabı yere düşürdü.

Kitap yerde görünürlüğünü yitirirken Faye daha fazla dayanamayıp, acı dolu bir çığlıkla kendini yer çekimine bırakıp, sert zemine düştü. Başından sızan kan damla damla elinin üzerine damlarken Faye'in gözleri karardı.

Gözlerini açtığında Salem'deki küçük evde, yatağında yatıyordu. Derin bir nefes alırken hala titriyordu. Rüyasında yaptığı gibi "Gerçek değildi." Diyerek kendini sakinleştirmeye çalıştı. Hava alması gerektiğini düşünüp yavaşça yataktan kalkarken başında keskin bir acı belirdi.

Elini başına götürdüğünde ılık bir sıvı hissedince kalbini sıkan bir el varmışçasına kalbi teklemeye ve nefes alması güçleşmeye başladı. Nefesi kesilirken duvarlar gittikçe üzerine geliyordu sanki. Elini çektiğinde elindeki kırmızı sıvıyla şok olmuş durumdaydı. Yastığına döndüğünde krem renkli yastığın artık krem renginde görünmediğini fark etti. Bunlar olduktan hemen sonra demin söylediği cümlenin bu sefer tam tersini haykırdı. "Her şey gerçekti!"


Selam!!! Hikaye kaldığı yerden devam ediyor. Aslında Faye'in ağzından devam edicekti ama bu hikayayi basitleştiriyomuş gibi geldi bana .O yüzden hikayeyi olduğu gibi devam ettirip, Faye'in anlatımını aralara yaymayı düşünüyorum. Umarım Beğenirsiniz, yorumlarınızı bekliyorum. Sizi seviyoruum..

arni  

WiccaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin