Gözlerimi kısarak odaya giren Yankıya ve elini tutan Sibele baktım. Hadiii! Bu iş olmak zorunda. Eğer bir aksilik çıkarsa Murat falan dinlemem dalar o odaya ve Sibelin saçını başını yolmadan çıkmam!
İki gün önce barda konuşurken Savaşın attığı mesajla gelen Yankı tabi ki de suçsuz bir yavrucaktı. Kardeşinin oyununa gelmiş ve de benim için bu işte kurban olmayı kabul etmişti. Ben 'yok boşver Yankı' desem de dinlememişti. Aslında bana karşı olan bu tutumu fazla güzeldi.
Peki şuan ne mi yapıyoruz? Yarım saat önce Zeynep e mesaj attım ve Muratla şuan güvenlik odasından Yankının odasını izlediğimiz bara gelmesini söyledim. Zeynep ve Murat kısa zaman sonra benim oda numaralarını şaşırarak (!) söylediğim odaya girecekler ve Yankı ile Sibeli biraz uygunsuz bir durumda basacaklar. Tabi ki bu sırada ben Zeynep i arayıp, 'Ay canım 6 değil 9 numaralı odaymış. Ben yanlış şey etmişim.' diyeceğim. Yani dahiyane fikrimiz işte bu kadar.
"Aksilik çıkarsa kimi sorumlu tutacağım?" Mete gözlerini ekrandan ayırmadan konuştu.
"Savaşı tabi ki. Oyuna kafasına göre dahil olan o." Evet, kafasına göre Yankıyı bu işe alet eden de o.
"Saçmalamayın. Hiçbir aksilik çıkmayacak." Kendinden emin durusuna bakarken ağzım bir karış açıktı. Bu çocuk nasıl bu kadar sinir bozucu olmayı başarıyordu??
Yankı oyuna bir şartla dahil olmayı kabul etmişti. O da olayın bu barda dönmesiydi. Bu bar bir arkadaşına aitti ve açıkcası Mete ile Sibeli ilk gördüğümüz bardaki localardan çok daha güvenlikliydi. Eğlenmeye gelen herkese ayrı bir oda veriliyordu, aynen şuan Sibelin seçtiği şarkıyı söyleyerek sahnesinde dansettiği oda gibi.
Sibel ve Yankı daha dün tanışmışlardı ve işe bakın Sibelin yaptığı dans hareketleri şimdiden yanaklarımı kızartmaya yetmişti.
Biz geldik. Telefonum titrediğinde hemen Savaşı dürttüm. Savaş odadaki tuhaf ışığı yakan düğmeye bastığında işareti almış olan Yankı ayağa kalktı ve sahnedeki Sibele doğru yürüdü. Elini guttuğu gibi kendine çekti ve birden dudaklarına yapıştı. Ben tabi şok.
Geri geri yürüyerek oturma grubuna geldiğinde yavaşça oturdu ve Sibeli de kucağına çekti. Ardından zaten Sibelin kıçını zor örten eteğini sıyırdı. Yuhhh!
Yavaş yavaş koltukta kayarken Sibelde onun gömleğiyle uğraşıyordu. Yankının gömleği üzerinden çıktığında başını koltuğa bıraktı. Sibel Yankının üzerine eğilmeden bluzunu çıkarıp iç çamaşırıyla kaldı ve ardından Yankının boynuna gömüldü.
Sadece birkaç dakika içinde gelişen bu durumu şaşkınlık içerisinde izlerken Savaş kolumu dürttüğünde tuhaf bir hisle ona döndüm.
"Ne?" Tuhaf tepkime ve de komik yüz ifademe bakakalan Savaşa mı yanayım yoksa diğer yanımda kıs kıs gülen Meteye mi bilmiyorum ama biraz daha mal mal bakmaya devam edersem Murat ve Zeynep tüm bu olanların benim numaram olduğunu anlayacaklardı. Telaşla Savaşın elinden bana uzattığı telefonumu çektim ve de Zeynep in numarasına tuşladım.
Koridordaki kameralardan Muratın eli kapı kolundayken Zeynep telefonunu çıkardı.
"Efendim?"
"Canım geldiniz mi?"
"Geldik hayatım, tam kapının önündeyiz." Tam bu sırada Murat kapı kolunu çevirdi ve kapıyı araladı.
"Aman Zeynep, ben numaraları şaşırmışım. Dokuz numaradayım be-"
"Oha!" Zeynepin tiz sesi kulağıma ulaşırken yüzümü buruşturarak telefonu kulağımdan çektim ve gözlerimi ekrana çevirdiğimde Yankıyı yumruklayan Muratı gördüm.
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİSNA
General Fiction"Toprak!" At bir anda telaşlandığında tutunduğum yer ellerim arasından kaydı. *** "Hayır!" Nefes nefese başımı ellerim arasına aldım ve biraz olsun sakinleşmeye çalıştım. Yine aynı rüya! Ne zaman şirkette işler yolunda gitmese bu rüyayı görüyordum...