İstisna-38

7.5K 361 1
                                    

İremle beraber şirin bir köftecide yemeğimizi yedikten sonra İremin isteğiyle soluğu hayvanat bahçesinde almıştık. Küçük kızın her hayvana ayrı bir çoşkuyla yaklaşması başlarda tuhaf gelse de Savaşın İrem ve hayvan sevgisi hakkında anlattıklarından sonra bunu pek de sorun etmemeye başlamıştım. Bu yaşına gelmiş ben neredeyse tüm hayvanlardan korkarken dört yaşındaki küçük bir kızın hiçbir hayvandan kormaması, hele ki atlara aşk beslemesi çok da tuhaf olmamalıydı, yani sanırım. Tuhaf olan bendim bence.

Hayvanat bahçesinden çıktığımızda babasının kucağında uyuyakalmak üzere olan Irem bir anda canlanıverdi ve babasının kollarından benim kollarıma atladı.

"Beya abya?" Düşürmemek için sıkıca ona tutundum.

"Efendim canım?"

"Ben biy şey şorcam. Sen babamın neyde yaşadıyın biliyo muşun?" Evet biliyordum, bizzat yan dairemde yaşıyordu ama bunu şu ısırmalık küçük kıza söylemeli miydim pek de emin değildim. Neyse ki Savaş benden önce davrandı.

"Kızım, biz daha önce ne konuşmuştuk. Sen ne söz vermiştin bana, hatırlıyorsun değil mi?" İrem yanaklarını şişirip dudaklarını büzdüğünde dayanamayıp o tombiş yanağına bir öpücük kondurdum. Bu davranışımdan sonra başını boynuma bırakan İrem kucağıma daha da yerleşti.

"Ama baba ben şeni çok özlüyoyum. Şenle uyumayınça kötü kötü yüyalay göyüyoyum hep. Ben de şeninle yaşaşam olmaş mı?" Kaşlarımı kaldırarak Savaşa baktığımda onun da kararsız olduğunu farkettim.

"Ne düşünüyorsun?" Derin bir nefes aldı.

"Kararsız kaldım. Bakıcısı yanımızda olmadan ona bakabilir miyim emin değilim."

"Şirkette bakabildiğine göre? Hem her zaman değil ki, arada sırada seninle kalsa sorun olmaz."

"Bilmiyorum. Aslında her akşam onu görmeye gidiyorum ama bazen uslu durmadığında dedemle beraber şirkete geliyor. Aslında hafta sonu da sadece ikimizdik, sorun yaşamadım ama-"

"Eee? Gayet de başa çıkabiliyorsun işte. Biliyorsun sana ihtiyacı var, hı?" Savaş başını sallayıp elini öne uzattı ve anahtarda bir tuşa basarak yanıbaşına geldiğimiz arabanın kilidini açtı. Ardından yaklaşıp başını önüne eğdi ve İremi görebileceği şekilde önümde durdu.

"Pekala küçük hanım, bu sefer sizin dediğiniz gibi olsun." Ardından elini uzatıp İremin fındık burnunu iki parmağıyla yakaladı. "Ama her zaman değil, anlaştık?" İrem kıkırdarken Savaş başını kaldırdığında gözgöze geldik. Aramızda sadece İrem kadarcık bir mesafe olnasına rağmen Savaş geri çekilmek yerine ikimizin arasından elini kaldırdı ve İreme yaptığı gibi benim de burnumu yakaladı.

"Ama tabiki ki bu tek başıma yapamam. Bana yardım edeceksin, anlaştık?" Gülümseyerek başımı salladığımda sırıttı ve İremi kucağımdan alarak geri çekildi.

İremi arka koltuğa yerleştirirken onu izlemekle yetindim. Daha sonra ön koltuğun kapısını açıp eliyle içeriyi gösterdi.

"Hadi evimize gidelim."

Devam edecek...

İSTİSNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin