İlk olarak Selami dedemin evine gidip İremin eşyalarını almıştık. Her ne kadar Selami dedem henüz işten dönmediğinden onu göremesem de Muratla olan kavgasının izlerini yüzünde taşıyan ve de belki de bu yüzden evde istirahatta olan Yankıyla karşılaşmıştım.
"Bununla ne işin var senin?" Gözlerini kısarak yüzüme baktığında bugün projeyle alakalı şirkete gittiğimi ve orada İremle tanıştığımı söylemiştim. Şimdi de Savaşın beni 'evime' bırakacağını ve de daha önce İremin eşyalarını almaya geldiğimizi. Savaşla komşu olduğumu bildiğini pek sanmıyordum Yankının. Ardından beni kolunun altına almış ve Savaşa pis pis bakışlar atmaya başlamıştı. Sanırsınız kardeşi Savaş değil de bendim.
Savaş Yankının bakışlarına karşılık vermeden İremin bakıcısıyla beraber yukarıya çıkarken ben yerimden memnun bir şekilde Yankıya biraz daha sokulmuştum. Yüzüyle alakalı sorular sorarken tabi ki tekrar tekrar teşekkür etmeyi ve özür dilemeyi de unutmamıştım.
Nihayet eve döndüğümüzdeyse uykusu açılan İremle birşeyler izlemiş, yeniden uykusu gelince Savaş onu uyutmaya giderken ben de evime geçiş yapmıştım. Saat daha ona gelmesine rağmen günlerdir aklımdaki soru işaretlerinden dolayı doğru düzgün uyuyamadığımdan uykum gelinde kendimi yatağa atmıştım.
***
Ayak sesleri. Başımı önüme eğdiğimde otları görüyorum. Koşuyorum. Neredeyse belime gelen otların arasında. Başımı önüme çevirdiğimdeyse benim boylarımdaki çocuğu görüyorum, başını yavaşça bana çevirdiğinde yüzünü. Gülümsüyor. Birden etraf kararıyor. Daha sonra yeniden koştuğumu hissediyorum. Bu sefer başını çevirip arkasına bakan ben oluyorum. Hızla uzaklaşıyorum ondan, o ise arkamdan bakmakla yetiniyor.
***
Gözlerimi araladığımda odamdaydım. Son yaptığım şeyleri düşündüm önce. Eve geldim, üzerimi çıkardım ve yatağa girdim. Derin bir nefes aldım. Rüyaydı.
Yerimde doğrulup sırtımı yatağın başlığına dayadım ve düşünmeye başladım. Bu çocuk... uzun zamandır rüyalarımda gördüğüm çocuk. Ata binerken bana seslenen, beraber ahıra girdiğimiz, resim çizdiğimiz çocuk. Derin bir nefes aldım.
Doktorum bu rüyaların sıklaşmasının sebebinin bir eşya, bir yer yada bir insan olabileceğini söylemişti değil mi? Başımı yavaşça sol tarafıma çevirdim ve boş duvara bakmaya başladım, daha doğrusu... o duvarın arkası görmeye çalıştım.
Ayaklarım benden habersiz harekete geçerken ayağa kalktım ve duvarın tam önünde durup karşıya bakmaya devam ettim. Bu duvarın arkasında... Savaş ve kızı vardı. Acaba uyumuş muydu?
Bir süre sonra odamdan çıkıp dış kapıma ilerledim. Tam dış kapıyı açıp dışarı çıkacaktım ki İremin çoktan uyumuş olduğu gerçeğiyle sanki ateşe değmiş gibi elimi kapı kolundan çektim. Anahtarımı cebime sokuştururken salonuma oradan da balkonuma yürüdüm. Yan balkona baktığımda uçuşan perdelere gülümseyerek baktım.
İki balkon arasında zaten çok kısa bir mesafe vardı. Önce tek bacağımı iki balkon arasından Savaşın balkonuna dayadım ardından kendimi diğer balkona bıraktım. Derin bir nefes alıp uçuşan perdeyi araladım. Perdeyi toplayıp kapının önündeki koltuğun arkasına sıkıştırdım ve salonda daha fazla oyalanmadan Savaşın odasının bulunduğu koridora girdim.
Kapıyı aralayıp içeri baktığımda yatakta kızıyla uyuyan Savaşı buldu hemen gözlerim. İçeri girip ses çıkarmamaya özen göstererek kapıyı kapattım ve yatağın başına yürüdüm. Savaşın başında durup kızına dönük bir şekilde uyumuş komşumun yüzünü görmeye çalıştım. Olabilir miydi? Savaş gerçekten rüyalarımdaki çocuk olabilir miydim?
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTİSNA
General Fiction"Toprak!" At bir anda telaşlandığında tutunduğum yer ellerim arasından kaydı. *** "Hayır!" Nefes nefese başımı ellerim arasına aldım ve biraz olsun sakinleşmeye çalıştım. Yine aynı rüya! Ne zaman şirkette işler yolunda gitmese bu rüyayı görüyordum...