17. Bölüm

719 66 12
                                    


"Kerem kazanırken kaybedicek Zeynep! Onun için dövüşmeye hazır ol!"

İçimden tekrar tekrar okuyup, anlamlandırmaya çalıştırtığım mesajı mırıltıyla okumaya devam ettiğim sırada omzumda hissettiğim el ile birlikte olduğum yerde sıçradım.

"Zeynep, iyi misin? Korkuttum mu seni?" diyerek benim için endişelen Kerem'i baştan aşağıya süzüp, iyi olup olmadığını kontrol ettikten sonra "nerdeydin sen, çok merak ettim." diyerek boynuna atladım.

"Ne oldu sana?"

"Hiçbir şey. Merak ettim sadece." diyerek geri çekildiğimde gözümün önüne düşen saçımla uğraşırken "benim için meraklanınca çok tatlı oluyorsun." diyerek fısıldadı.

"Hiçte bile! Kendi egonu tatmin etmek için sıradan sebepleri büyütüyorsun Kerem Sayer!"

"Yalnız sen benimle inatlaşıncada çok güzel oluyorsun" diyerek elini yüzümde gezdirmeye başlayınca "Kereeem.." diyerek onu uyarmak istesemde "Gel benimle" diyerek kavradığı bileğimle beni peşinde sürüklemeye başladı.

Uzun, karanlık koridordaki adımlarımıza yerdeki taşlar eşlik ederken, Kerem'in tek hamlede açtığı kapıyı beni tek hamlede kapının arkasına dayamasıylada kapatışına şaşkınlıkla, nefes nefese kalarak şahit olmuştum.

"15 dakikamız var." diyerek kolundaki saati işaret ederken maçtan bahsettiğini anlasamda ne demek istediğini anlamamıştım. Nefesimin düzene girmesi için sakin kalmaya çalışırken, o ise aramızdaki mesafeyi kapatmaya başlamıştı.

"Senden 15 dakikalık bir şans öpücüğü istiyorum Zeynep."

"Ne! Delirdin mi?"

"Evet, delirttin."

"Saçmaladın iyice se-"

"Zeynep bak 12 dakikamız kaldı, hem başımda birazcık ağrıyor. Şifa niyetine." diyerek göz kırptığında gülmeden edemedim.

"Kerem ben ağrı kesici miyim?"

"Sen değilsin ama öpücüğün öyle. Bu bilimsel bir gerçek." diyerek beni ikna etme çabası fazlaca sevimli olsada ciddiyetimi koruyarak Kerem'in kolundaki saate baktım.

"12 dakikamız kalmış." dediğimde yüzündeki endişeli ifade gülümsemeye dönüşürken, eliyle yüzümü kavrayarak dudaklarımızı birleşti. Zamanın durduğunu hissettiğim o an, tam aksine su gibi akıp giderken, Kerem'in her öpüşü içime hatta en derinime işliyordu sanki. Aklım ve mantığım devredışı kalırken, kalbim Kerem diyerek ritim tutuyor, ellerim vücudunun her noktasında gezintiye çıkmak, burnum kokusunda boğulmak, gözlerim gözlerine hapsolmak istiyordu. Bu çok çok fazlaydı. Başemeyeceğim bir arzuydu bu. Her geçen gün artan, beni ben olmaktan öteye sürükleyecek bir tutkuydu..

Dudaklarımız birbirinden ayrılırken alınlarımızı birbini dayayarak gözlerimi açmadan bekledim. Kerem'in eli yüzümde gezinirken "3 dakika alacağım var güzelim." demesiyle gözlerimi açıp dudağına küçük bir buse kondurduktan sonra "Borçlu kalmayı sevmem, bilirsin" dedim.

"O zaman en kısa zamanda Zeynep Koral!"

"En kısa zamanda Kerem Sayer!"

Odadan aceleyle çıkıp maçın başlamasına sayılı dakikalar kala tribündeki yerimi alırken, bir yandan da mesajı düşünmeye başlamıştım. Sanki tek görüşte mesajı kimin attığını anlayacakmışım gibi etrafa bakınırken içimdeki sıkıntı daha da büyümüştü.

"Kötü bir şey olacak.."

"Bir şey mi dedin Zeynep?"

"Ha yok.. Şey maç ne zaman başlayacak diyordum Yiğit."

Düş Kapanı [ASKIYA ALINDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin