CHAPTER 10 - 8 VE 9. BÖLÜM HARRY'NİN ANLATIMINDAN

45 9 0
                                    

Harry'nin Anlatımından

İyice dudaklarına yaklaştım ve tam öpecekken aklıma gelen fikirle dudaklarına nefesimi verip "Sanırım kronometreyi açmam gerekiyor." dedim gülümseyerek. O da bana gülümseyip "Sanırım!" diyince telefonumu çıkarıp 2 dakika süre ayarladıktan sonra gözlerinin içine baktım.

İnanılmaz güzel renkleri vardı gözlerinin. "Sen başlat dediğinde başlatacağım." dedim ve yavaş yavaş ona yaklaşmaya başladım. Dudaklarım tam dudaklarının önünde iken bu sefer de o nefesini dudaklarımın üzerine bıraktı ve "Başlat lütfen!" dedi boğuk çıkan sesiyle.

Tahrik olmuştu ve bu hoşuma gitmişti. Süremizi başlatıp narin ama tutkulu bir biçimde dudaklarını hissettim. Aldığım çilek tadı hoşuma giderken öpüşüme karşılık vermeye başladı.

Gülümsedim...

Onu kendime yaklaştırdım. Ellerim sırtındayken o da ellerini önce göğsüme oradan omuzlarıma ve en sonunda da boynuma çıkardı. Saçlarımı parmaklarına dolayarak hafifçe çekiştirdi. Öpücüğümüz çok olmasa da giderek derinleşiyordu. Dillerimizi buluşturarak onu daha çok hissettim.

En sonunda ellerimi yavaşça kalçalarına indirdim ve oradan bacaklarına geçtim. Sonra da onu kucağıma aldım. Bana yardım ederek bacaklarını sırtımda bağladı. Ona gülümsediğimde o da bana gülümsedi. Ben onun alt dudağına yoğunlaşmış hızla emerken o da bana eşlik ediyordu. Dudaklarıma doğru -daha doğrusu ağzımın içine doğru - inleyince 'Zafer Benim!' der gibi gülümsedim ona. Benim gülmemden faydalanarak üst dudağımı sertçe emmeye başladı. Bu sırada bacakları ve kalçaları arasında ellerim gel-git yapıyordu.

Saçlarımı çekince ağzına boğukça ben inleyen ben, gülen ise oydu bu sefer. Nazikçe dudaklarını kapattım ve zamanımızın daraldığı aklıma geldi. O saçlarımla oynuyor, gamzelerime dokunuyordu bense ellerimi saçlarında dolandırıyor, çilek kokusunu içime çekiyor ve dudaklarını hissediyordum.

Telefon ötmeye başlayınca duyamayacağı kadar sessizce türlü küfürler savurdum ve içimden telefonu duvara fırlatmak gelse de yapmadım. Hâlâ kucağımdayken telefonu alıp susturdum ve tekrar yerine koyup Barbara'ya döndüm. Bacaklarından tutup yavaşça yere bıraktım. Eli direk kalçalarına çıkmış olan eteğe gitti ve aşağıya çekiştirdi.

Sırıtıp "İçeri girelim mi?" diye sordum. "Olur." dedi gülümseyerek. İçeri girdiğimizde bizimkiler hâlâ şişe çeviriyorlardı. Kızlar Barbara'yı gördükleri gibi oyunu falan unutup yanına gittiler. Muhtemelen ne yaptınız vb. sorular soracaktı. Gülümseyerek.bizim oğlanların yanına gittim.

Hepsi gözlerine bir kızı kestirmişti bu belliydi ama niyetlerini çözemiyordum. Sadece şundan emindim ki Luke Melanie'ye yiyecekmiş gibi bakıyordu. Yanlarına ulaştığımda Luke'un tam karşısına oturup konuştum.

"Gözlerinle yeseydin kızı Luke." dedim sırıtarak. "Ha!" dedi anlamsızca yüzüme bakarken. Onunla aynı sesi çıkarıp taklidini yapınca bütün çocuklar gülmekten nefes alamaz hâle gelmişti.

Bu sırada kızlara göz attım. İçiyorlardı. Luke'a bakarak konuştum. "Kıza Niall'ın yemeklere attığı bakışları atıyorsun oğlum."

Herkes onayladığını belirten homurtular çıkardı. Bu sırada kızlara baktığımda mutfakta onları göremedim. Gözlerimle evi tarayınca dans pistinde olduklarını gördüm. Barbara kalçalarını öyle bir sallıyordu ki içimden bir ses 'AL EVE GÖTÜR O ELBİSEYİ ÇIKAR!' diyordu ama kendime hakim olmam gerekiyordu. Ben bunları düşünürken Barbara'nın arkasına piçin teki yaklaştı ve bir şeyler söyledi kulağına. Sinirimden yerime çakılmıştım. Çocuklar Melanie'nin yardım çağrıları ile olayı gördüler.

Bir hışımla fırlayıp Zayn'e dönüp ve "Adamları ara ben şimdi döveceğim onlar gelip alsın depoya götürsünler. Orada geberteceğim iti!" dedim dişlerimi sıka sıka. Benim olacak kıza sarkmıştı cezasını da çekecekti. Bu şekilde konuşarak diplerine gelmiştim. Adama arkasından bir tekme geçirdim. Tam Barbara'nın üzerine düşecekken Liam tutup kenara çekti güzelliğimi. Adam yüzüstü yere kapaklanınca üzerine çıkıp bedenini kendime çevirdim. Ağzının ortasına yumruğumu geçirdim ve küfrettim. "Orospu çocuğu... Senin ağzını yüzünü bütün kemiklerini kırarım lan! Piç benim olana nasıl yavşarsın sen." dedim ona.
Evet benimdi. Olacaktı!

Neyse!! Altımdakinin yüzünün her yeri kan olmuştu. Bu sırada Barbara'nın sesini duydum. "Tamam Harry... Bırak yoksa kan kaybından ölecek!" dedi beni engellemek için. "Zaten ölecek!" dedim sessizce. Sonra kalktım ve Barbara'nın bileğinden tutarak çekiştirmeye başladım.

Bir şeyler sorup duruyordu ben de cevaplıyordum. En sonunda "Harry başım dönüyor ve midem çok kötü oldu." dedi bana. Hemen ona döndüm ve başını ellerim arasına aldım. Alnını alnıma yaslayıp "Derin nefes al!" dedim ona. Dediğimi yaptı ve gözlerini kapattı. "İyi misin?" dedim gülümseyerek. "Az öncekinden daha iyiyim." dedi sırıtarak. Yüzüne yaklaşıp burnunu öpünce irkildi. Daha fazla başı dönmesin diye onu kucağıma alıp arabaya doğru ilerledim. Gelince arabayı açıp ve onu ön koltuğa bıraktıktan sonra sürücü koltuğuna geçtim. Uyuya kalmış olduğunu anlayınca uyanmaması için sessiz olmaya çalıştım.

Yes!!! Hahaha! Evet geri döndüm millet! Çok yorucu birkaç günün ardından eve dönmek çok güzel!! Yeni bölümü normalde dün gece gibi yayınlayacaktım ama Samsun'dan yeni gelmiştim yorgunluktan uyuya kalmışım. Saçlarım da ıslak kalmış ateşim çıktı kuzucuklar!! Olsun yine de geldi. Yazmayı özlemişim.

Nasipse yeni bölüm gece geç saatlerde ya da sabah gelecek!! Hepinizi çooooooooooook seviyorum. Mediada Barbara'yı dans ederken sırıtan Harry var!! Öptüm..

All The Love Xx...!!!

THE ENCOUNTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin