14. Bölüm - BerGe

356 22 21
                                    

Başlamadan önce, HERKESE İYİ BAYRAMLAR... Gerçi bayram bitiyor ama olsun. Hepinizin bayramını kutluyorum♡♥♡

İyi okumalar...

"Kızım hadi yaa... Hafta sonu zaten, bir evden çık. Biz Berk'le kafeye gidip biraz bir şeyler içeceğiz. Sen de gel. Barış, Ezgi falan da geliyor."

"Özge kaç defa söyledim. GELMEK İSTEMİYORUM."

"Bak beni sinirlendirme! İyice menepoza girmiş karılara döndün. Bir trip yapıyorsun, bir eve kapanıp depresyon moduna giriyorsun... Aaa! Yeter yaa. Bunaldım. Geliyorsun. O KADAR!"

"Peki apla. Vurma tamam. Geliyorum. Şey... Egemen geliyor mu?"

"Yok o gelmiyor da... Benim anlamadığım sen bu çocuktan niye kaçıyorsun?"

"Ya kaçmıyorum. Neyse tamam hadi geliyorum."

"Tamam. Her zamanki gittiğimiz kafeye gel.

"Tamam hadi naaş..."

"Sana da naş canım"

Genelde hep o kafeye giderdik. Böyle küçük şirin bir yerdi. Özge'yle çok severdik o kafeyi. Tabi artık iki kişi değil hep beraber gidiyoruz.

Dolabımı açıp yırtık kot şortumu, gri tişörtümü ve kırmızı kareli gömleğimi çıkardım. Gömleği belime bağlayıp converselerimi de ayağıma geçirdim. (Multimedia) Bu benim genel olarak sürekli giydiğim kombinimdi. Şort veya pantolon, tişört ve kareli gömlek... Kareli gömlek benim olmazsa olmazımdı. Dolabımda onlarca kareli gömlek vardır. Yani kısaca kareli gömlek demek ben demek... Ama kesinlikle hiç elbise, etek giymeyen kızlardan değilim. Aslında yeri geldiğinde gayet de süslü bir kızımdır. Ama günlük olarak genelde böyle giyinmeyi seviyorum.

Neyse saçlarımı da salık bıraktıktan sonra hafif bir makyaj yaptım. Rimel ve göz kalemi sürdükten sonra telefonumu ve paramı alıp çıktım.

Bir taksi durdurup bindim ve kafeyi tarif ettim. Kafeye geldiğimizde parayı ödeyip taksiden indim. Kafeye girdiğimde Özge'yi gördüm ve yanlarına gittim. Herkes buradaydı. Egemen hariç... Ben en son gelendim. Sanırım geç kaldım.

"Ooo assolistimiz de gelmiş... Aramıza teşrif ederek bize ne büyük şeref verdiniz efendim." dedi Barış her zamanki alaycıl tavrıyla.

"O şeref bana ait efendim. Şımartıyorsunuz beni." dedim Yeşilçam filmlerindeki kibar, 'konuşiciğim.' diyen kadınlar gibi.

Hepsi bana göz devirdiler. Onları takmadan bir sandalye çekip yanlarına oturdum.

"Ee nasılsınız gençler?" diye bir soru attım ortaya kimse konuşmayınca.

"Barış'tan hallice." Evet. İşte Barış buydu. Ona 'Barış' dışında başka bir benzetme yapamıyorduk. Çünkü yeryüzünde ona benzer başka bir yaratık yoktu. O... Barış'tı. 'Ne kadar da Barış bir çocuk' falan...

"Depresyondan hallice." Bunu söyleyen Ezgi'ydi. Her zamanki bezgin haliyle söylemişti bunu. Hayata Nurella bakışı yolluyordu bu kız.

"Sıkıntıdan hallice." Özge de Ezgi gibi bakıyordu. Sıkıldığı çok belliydi. Bir de bana diyor hanımefendi. Şunun haline bak.

"İç güveysinden hallice." dedi son olarak Berk. Ona 'ne diyon gülüm?' der gibi baktım.

"Lan evim ilaçlanıyor diye kaç gündür Özge'lerde kalıyorum, kendimi iç güveysi gibi hissediyorum. Psikolojim bozuldu abi ya bu nedir!"

Hepimiz bu dediğinin üzerine güldük.

"Hee... Bi de o konu vardı değil mi? Anlatın bakalım aşk böcükleri, nasıl oldu bu olay?"

Olmazsan OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin