19. Bölüm - Fight Şov

196 13 12
                                    

Multimedia: Duru

Şu an sabahın köründe okul yolunda harap olan bir genç kızın dramatik hikayesini okuyorsunuz.

Uyarı! Bol miktarda uyku içerir.

Evet, şaka bir yana her zamanki gibi okula gidiyorum. Tabi yanımda da Özge. Şu malı her Allah'ın günü çekmek zorunda mıyım ben ya?!

"Kanka kusura bakma ama o eyelinerı Everest'in tepesine çıkarmanın sebebi ne? Sabah sabah o şeyi sürecek enerjiyi nereden buluyorsun?"

Bu malı Berk nasıl seviyor acaba çok merak ediyorum. Yani tamam dostumdur falan ama çekilecek gibi değil. Gerçi Berk de çok farklı değil. Aslında baştan çok aklı başında mantıklı bir çocuk gibiydi. Ne oldu anlamadım. Onu da delirttiler.

"A aa! Şuna bak be! Sen benim eyelinerıma kurban ol kurban! Asıl şu tipine bak sen. Amazon ormanlarından çıkmış yavru orangutan gibisin. İnsan bir iki bakım yapar kendine. Hadi onu geçtim bi saçını tarayaydın be gülüsü."

"Heey. Saçımı taradım bi kere ben!"

"Taranmış hali buysa dağınık halini düşünemiyorum. Bak gel sen ablanın tavsiyelerini dinle. Git bir saçını başını düzelt, yüzüne bir iki bir şey sür renk gelsin. Bak benden söylemesi kendini bu şekilde Egemen'e beğendiremezsin. Hoş, o çoktan beğeneceğini beğenmiş gerçi ama."

Son söylediği cümleyi ağız ucuyla kendi kendine konuşur gibi söylemişti.

"Ne beğendirmesi ayol?! Ben niye kendimi beğendiriyim? Ben sürtük müyüm? Sen ne demeye çalışıyorsun sen? Bana bir açıklar mısın?"

"İlk olarak hiç uğraşma yediremezsin, ben senin içini bilirim. Ne zaman yalan söylesen 'ayol' dersin. İkinci olarak da ben öyle bir şey ima etmedim. Senin böyle bir çaban olmayabilir ama durum bunu gösteriyor. Sen istemesen de bu bir şey değiştirmez. Aşk geliyorum demez. Kapiş?" dedi sonunda göz kırparak.

"İşte ben de bundan korkuyorum" diye mırıldandım kendi kendime.

Bir süre sonra okula vardık ve sınıfa girdik. Egemen sıraya kapanmış galiba uyukluyordu. E yazık tabi sabah sabah. Yavaş yavaş gidip yanına oturdum. Hemen öyle şeyapmayın. Neden oturdum? Çünkü neden oturmayayım, benim sıram. Ne saçmalıyorum ben ya?! Neyse bir süre uyurken onu inceledim. Acaba Özge haklı olabilir miydi? Gerçekten Egemen'ı seviyor muydum? Hayatımda ilk kez birini sevebilmiş miydim? Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. O yüzden bu aşk mı değil mi bilemiyordum. Ama emin olduğum tek bir şey vardı; O farklıydı. Diğerlerinden, herkesten ayrıydı... Aşk böyle bir şey miydi?

***

Öğle arasına çıktık. Hep beraber yine klasik yerimizdeydik. He, bu arada! Burak da tekrar okula yazılmıştı. Gitmeden önce zaten bu okuldaydı. Onu da bizim sınıfa verdiler. Egemen, ben, Burak... Çok güzel(!) Hadi bakalım, kazamız mübarek olsun.

Egemen yanımda oturuyordu. Yavaşça kulağıma doğru "Bir sorun mu var?" diye fısıldadı.

"Niye ki?" diye sordum tereddütle.

"Oturduğumuzdan beri sürekli bacaklarını sallıyorsun, rahat durmuyorsun. Gergin gibisin."

Aslında bir sorun vardı evet. Ama bunları yaptığımın farkında bile değildim. Sorun şuydu ki galiba istemsizce korkularımı yeniyordum ve bu beni endişelendiriyordu.

"Yoo, farkında bile değildim." Evet, biraz gergindim. Mesela bana dibimde bu şekilde fısıldaması beni geriyordu.

"Ben bir lavaboya gitsem iyi olacak." deyip kalktım masadan. Okula girmek için koşmaya başladım. Birden sert bir şekilde birine çarpıp tökezledim. Arkama dönüp baktığımda sarışın bir kız omzunu ovuşturuyordu.

Olmazsan OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin