16. Bölüm - Sırılsıklam

308 26 2
                                    

"Some people feel the rain. Others just get wet."

"Bazı insanlar yağmuru hisseder. Diğerleri ise sadece ıslanır."

-----------

Berk ve Barış tahtanın önünde saçma salak hareketler yapıyorlar. Teneffüsteyiz şuan. Daha doğrusu zil çaldı aslında. Ama hoca daha gelmedi yani.

"Vurucaz kırıcaz patlıycaz... Vurucaz kırıcaz patlıycaz... Vurucaz kırıcaz bu maçı da alıcaz... Zıpdıçıkdıı..."

Laann! Bunu söyleyen Berk değil di mi? Ben mi yanlış görüyorum?

"Adana Adana Adana merkez patlıyor herkeess..."

Barış? Lan bunlar neyin kafasını yaşıyor?!

Berk'le Barış tahtanın önünde Adana merkez söyleyip saçma sapan hareketler yapıyorlardı ki... Hoca geldi. Erhancığım. Canım hocam.

Barış'ın hocaya arkası dönüktü ve hala söylemeye devam ediyordu.

"Adana merkez patlıyor herkes.."

"Ben seni bir patlatıcam... Zevzek herifler. Geçin yerinize."

"H-hocam... S-siz burada mıydınız?"

"Yook ADANA'daydım. Yeni geldim."

"Peki hocam. Geçiriyoruz yerimize."

"Geçin."

"Peki"

"Lan geçsene. Ne bekliyorsun? Otobüs mü?"

"Evet hocam. Adana otobüsü bekliyorum. Buradan geçiyor mu?"

"Başlatma lan geçişinee! Gelmişine geç-..."

"Wowowow haramm...Hocam siz din hocasısınız. Hiç oluyor mu böyle?"

Hoca Barış'a doğru adım attığında Barış koşarak yerine oturdu. Harbi salak bu çocuk.

Evet Erhancığım din hocası. Ama bir görseniz. Çok hoştur kendisi. Yani şuan böyle olduğuna bakmayın. Normalde gayet komik eğlenceli bir insandır.

***

"Evet arakadaşlar çıkabilirsiniz. Bir dahaki dersimize lütfen zevzekliklerinizi evde unutarak gelin." diyerek imayla Barış'a baktı Erhancığım.

"Hocam ama-..."

Hoca Barış'ı dinlemeye bile tenezzül etmeden sınıftan çıktı. Biz de çantalarımızı toplayıp okuldan çıktık. Egemen'in arabasına doğru ilerledik. Artık bu rutin bir şey haline geldi benim için. Sürekli o bırakıyor beni. Beraber arabaya bindik. Egemen anahtarı çevirdi. Ama araba çalışmadı. Bir daha denedi. Yine olmadı. İç çekerek bana döndü.

"Sanırım bunun bi servisi ziyaret etmesi gerekecek."

Ne güzeel... Bir arabamız bozulmamıştı.

"Eee napıcaz?"

"Tabana kuvvet." deyip sırıttı.

Mecburen arabadan indik. Sırtımızda ağır çantalarla yürümeye başladık. Yürüdük... Yürüdük... Ve yürüdük...

"Hayır araban da bozulacak zamanı buldu. Sırtım koptu yaa..."

"Mızmızlanma pikaçu. Yürü."

"Şu pikaçu olayını bi halletsek diyorum. Artık pikaçu demeyi bıraksan falan mesela? He illa diyicem diyorsan... Ben de sana bir isim bulurum."

"Daha önce de söylemiştim. Bunu söylemeyi bırakmaya hiç niyetim yok."

"Peki. Ben ne desem acaba?"

Olmazsan OlmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin