İlk zaferini kazanmanın gururuyla toplantı odasından çıkarken. Bileğinden sertçe tutup çekilmesiyle sarsıldı. Kendisini boş bir deponun içinde buldu. Ne ara bu depoya çekilmişti gözle kaş arasında. Karşısında ona sinirli bakan bir çift gri gözle bütün sinirini gülerek attı.
'Bakıyorum da benden ayrılamıyorsunuz beyfendi'
Azan sinirle yumruğunu Gülşah'ın hemen başının sol tarafında ki duvara geçirerek yakınlaştı.
'Ne yapmaya çalışıyorsun seni küçük şeytan?' Sorudan çok tıslayarak hakaret edermişçesine söylediği cümle Gülşah'ın içinde ki kıyametleri koparsa da suratında ki gülümsemeyi bozmamayı başarmıştı.
'Benim tarafımı tutmayarak anlaşmayı bozdun benden talep bekleme!'
duygudan yoksun bir sesle konuşarak kapıya yönelmişti ki Azat'ın onu omuzundan tutup itiklemesiyle sırtıyla duvara tosladı.
'Neee!' diye bağırdı kendini tutamayarak bu adam sinir kat sayılarını çıkarıp kontrol yoksunu davranmasına neden oluyordu. Allah şahitti ki Gülşah bu durumdan hiç hoşnut değildi.
Azat homurdanıp Gülşah'a nefesleri birbirinin yüzüne değecek kadar yaklaştı.
'Beni iyi dinle küçük şeytan!Aklındakilerden bana bahsetmeden adım atarsan senin yanında yer almam.'
Gülşah cümleleri kafasında tartarmış gibi yaptıktan hemen sonra sinir bozukluğuyla gülerek cevap verdi.
'Anlaşmamızda böyle bir madde olduğunu hatırlamıyorum.'
Her kelimesini vurgulayarak söylemiş ardından omuz silkerek umursamaz bir havaya büründü.
'Sana hediyem olsun o gece anlaşma bitti!'
Gülme sırası Azat'taydı. Ukalaca bir gülümsemeyle Gülşah'a daha çok yaklaştı konuşsa dudakları birbirine değecek konuma geldiğinde hafifce alt dudağını öpüp kendini çekti.
Bu ipek dokunuşu gibi hafif olan öpücükle. Gülşah'ın vücudun da bir titreme geçti. Ona karşı bu kadar zayıf olmaktan nefret nefret nefret ediyordu.
***
Aklı 2 yıl bir ay önceye gitti. Dedesi ölüp onun kaybolmasından hemen bir ay öncesine.
Gecenin şık yıldızları altında genç kız bütün masumluğuyla terasın düz zemininde oturmuş yıldızlara bakıyordu.
Yanında ki yakışıklı erkeğe sırıtarak baktı. 'Aslında senle ben pekte farklı değiliz' dedi.
Adam anlamadığından dolayı kaşlarını çatmış halde Gülşah'ın sözlerine devam etmesini bekliyordu.
'Ben bütün sevdiğim insanların benden bir çıkar sağladığını bilerek onlarla yaşamayı tercih ettim. Gerektiğinde de gözümü kırpmadan canlarını yakabildim'
Elinde ki Likörden bir yudum daha alıp işaret parmağıyla adamın sert göğüslerine dokundurup çekti.
'Sen de' dedi tekrar yıldızlara bakarak 'En az benim kadar acımasızsın!'
Sonra şen kahkahalardan bir tane daha attı.
'Ama senin bunu açıklayacak bir sebebin yokken benim var'
Gözlerinden art arda yaş aktı.
'Onu sevmiştim canımdan çok! Belki bencilce ama... Hangi aşk'ta bencillik olmaz ki'
Ardından şişeyi tuttuğu elinin tersiyle gözlerini kurulayıp o gece yanında kalan adama baktı.
'Dedem benden iğreniyor... Neden?' Gözlerine dolan yaşları geri iterek liköründen bir yudum daha aldı. 'Sevdim diye! Gülşah Emirel'in bir kalbinin olduğu ortaya çıktı diye!'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞeyTan Diyor Ki...
RomanceGülşah! Tek bir ismin nelere kadir olacağını göreceksiniz bu romanda. Klasik bir Aşk üçlemesiyle çıkıyorum karşınıza; ama bu sefer büyük bir farkla. Bu hikayenin kahramanı KÖTÜ KADIN... İyileri çok saf bulan insanlarla oynamayı seven...