Hayat hiçbir zaman adil değildi. Şuan kollarında sarıldığı erkeğin ondan alınması gibi.
Berat yavaşça Gülşah'tan ayrıldı. 'Hadi gel bayılacak kadar üzüldüğün kuzenini görmeye durumunu sormaya gidelim' sesinde biraz alay biraz azar vardı. Gülşah'ta bunu fark etmiş olacak ki yaramaz çocukların suç üstünde yakalandıkları gibi utançla sırıttı.
...
Sarp bey'in durumu iyiydi. Sadece sol bileğini incitmişti o kadar. Hastahanede ki bütün kargaşa büyütülen olay buydu.
Bir gün daha olaylı bir şekilde son bulurken yarın yeni şeylere gebeydi.
'Denizin en sessiz olduğu an fırtınaya en yakın zamanıdır' demiş mi bir yazar (o ben oluyorum sanırım )
Taylan çalan telefonuyla kalabalıktan uzaklaştı.
'Alo?'
'Merhaba avukat bey size çok güzel haberlerim var sanırım Hilmi bey hiçte bize anlatılanlar gibi ölmemiş'
****
Taylan'ın ona kiraladığı evde yatağına uzanmış geçen gün Berat'ın yanına gelip 'prensesim' dediği zamanı düşünüyordu.
Kalbi nasılda atmaya başlamıştı bir serçe gibi hızlı hızlı...
'Şovalyem' diye mırıldandı. 'Özledim seni!'.
Hayır onu almaya çalışmayacaktı. Berat'a bu kötülüğü yapmayacaktı. O kendisini hak etmeyecek kadar iyi ve bir o kadar masumdu.
Gözlerinden düşen damlaların farkında olmadan elini havaya kaldırıp inceledi. 'Parmak uçlarına kadar pisliğe batmış bir kadındı o' gözlerini usulce kapatıp içinde kalan son yaşı da akıttı.
'Ben bir şeytanım' fısıltısını kendi bile duymuyordu belli ki aniden açtığı gözleriyle bağırdı.
'Küçük şeytan! lanet iblis!' Azat haklıydı. Berat'ın cenneti onu kabul edemeyecek kadar temiz ve saftı.
'Ben siyahlar içinde o beyazlara giremem' diye düşündü.
Bir yere not olmalıydı. Bu işler bittiğinde boş vaktinde bir ara kendini de öldür temizle dünyayı pisliğinden.
derin bir nefes alıp koyu verdi. Zihni çok kalabalıktı. Çalan telefon imdadına yetişti.
'Alo?'
'Merhaba güzelim'
Karşıdan gelen şen sesi hemen hatırlamıştı. 'Ediz?'
'Beni unuttuğunu düşünmeye başlamıştım adımı hatırlaman ne güzel!' Sitem dolu sesi büyük bir öfke barındırıyordu. Fakat Gülşah ne seste ki sitemi ne de içinde ki öfkeyi umursuyordu.
'Ne istiyorsun Ediz?' bıkkınca sordu sorusunu.
'Evinin adresini'
Cevabını bildiği soruları sormaktan sıkılmıştı. Ediz'in yüzüne telefonu kapatıp mesajla adresi attı. Hemen akabinde yataktan doğrulup yeni aldığı kırmızı iç çamaşırlarını giydi. Parfümünden havaya sıkıp altına geçtikten sonra evin anahtarını kapının üstünde ki kirişe koydu, tekrar yatağına döndü. Elbette Ediz onun tenini özlemişti. Oda biraz kafa dağıtsa fena olmazdı hani.
Tabi ki biraz da bilgi!
Beklerken uyuya kalmış boynuna konan ıslak öpücüklerle uyandı ama gözlerini açmadı. kendini öpen adamın kokusunu içine çekerken aniden irkilip iki eliyle onu itti.
'Se-senin... burada ne işin var?'
Gür kahkahanın hemen ardından 'Kimi bekliyordun?' Adam Gülşah'ın üzerine doğru eğilip tamamiyle yatağa çıktı. Dudakları karşılık vermeyen Gülşah'ın dudaklarında bir süre oyalandıktan sonra boynuna oradan göğüslerine indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞeyTan Diyor Ki...
RomanceGülşah! Tek bir ismin nelere kadir olacağını göreceksiniz bu romanda. Klasik bir Aşk üçlemesiyle çıkıyorum karşınıza; ama bu sefer büyük bir farkla. Bu hikayenin kahramanı KÖTÜ KADIN... İyileri çok saf bulan insanlarla oynamayı seven...