Berat bey babası tarafından odasına ilk kez çağrılıyordu. Biraz şaşkınlık birazda tedirginlik vardı üzerinde. Önemli toplantılarda görürdü sadece babasını ondada kendisi anlatır babası onay verir çıkardı bütün baba oğul ilişkileri bundan ibaretti. Annesini kaybettiği günden beri babasını da yaşayan ölü gibi kabullenmişti Berat artık. Şimdi durduk yere çıkan bu gelişme onu meraklandır mıyor da değildi. Çocukluk günllerinde ki o muhteşem adamı hatırladıkça içi burkuldu. Düğününe gelmiş tebrik etmiş ve gitmişti sadece beş dakika durmuştu babası.
Kendini suçluyordu berat iyi bir evlat olamamıştı ona karşı.
Babasının odasına giderken derince bir nefes alıp verdi. Cesaretinin kaybolmasından korkarcasına çaldı kapıyı ‘Gel’ lafını duymadan daldı içeriye. Hasan bey koltuğuna oturmuş önünde ki dosyaları inceliyordu.
‘Gel dediğimi hatırlamıyorum’ sesi tok ve durgundu.
Berat hatasından dolayı utanarak başını eğdi. ‘’Kusura bakmayın efendim’ Hasan beyden tek bir kelime çıkmadı onun yerine homurdanarak bir şeyler karaladı önündeki dosyaya. Dakikalar birbirinin ardına akarken Berat’ın sinirleri de geriliyordu.
‘Seni buraya neden çağırdım berat biliyor musun?’
Berat başta kafasını sallasa da sonradan cevap verdi.
‘Hayır’
Hasan bey halinden hoşnut kendisine gözünü dikmiş can kulağıyla dinleyen oğluna baktı. ‘Bengü ile evliliğinizi hiç istemedim’ Berat itiraz edecek gibi olunca Hasan bey elini kaldırdı susmasını işaret ettikten sonra konuşmaya devam etti.
‘Sebebi Bengü değil sensin. Bugüne kadar sana sevgimi gösterememiş olabilirim Berat ama bundan seni sevmediğimi çıkarma Gülşah’a deli gibi aşık olduğunu biliyorum ta çocukluğundan beri. Ben isterdim ki oğlum aşk evliliği yapsın babası gibi mantık evliliği değil. Hayır anneni sevmedim değil sevdim tabi ki Nergiz bir başka kadındı benim için.’
Biraz duraksadıktan sonra masadaki kahvesinden bir yudum aldı. ‘Geç olduğunu biliyorum bu konuşmayı evliliğinizden önce yapmalıydım fakat seçimleri senin yapmanı istedim her zaman doğru seçimi yapan oğlumun bu sefer yanlış seçim yapabileceğini düşünemedim. Diyeceğim o ki hiçbir zaman geç değildir. Unutma Oğlum bir tek ölümün telafisi yoktur’
Sözlerini söyledikten sonra Berat’ı kafa karışıklığıyla odasına yolladı.Berat dağılmış haldeydi. Demek babası hep doğru seçim yapacağına inanıyordu Berat’ın o yüzden hiç karışmamıştı kararlarına. Düğününe beş dakika uğraması da bir nevi sessiz protestoydu. Ama nereden bilebilirdi ki berat bunu.
Masasına çökerken Bengü de doğacak kızı da yoktu aklında. Babası ve Güşah vardı. İlk kez desteğini almıştı babasının demek aşk olmadan mutsuz bir evlilik olacağını düşünüyordu babası. Hiç bir şey için çok geç değildi demek. İyide neden şimdi böyle bir konuşma yapmıştı. Neden daha önce değilde. ‘Herhalde’ dedi kendi kendine ‘O da fark etti mutsuzluğumu kafa karışıklığımı ondan yardımcı olmak istedi dayanamadı daha fazla’
Nereden bile bilirdi ki İyi niyetli Berat’ımız Gülşah’ın ardından dağıldığı günler babasının hiçte umurunda olmadığını. O günleri Bengü'nün yardımıyla atlattığını. Neden o günler yoktun diyemedi düşünmek bile istemedi. O hep iyiye odaklanmak istedi. Babası onunla gurur duyuyordu ilk defa
***
Azat hışımla kapıyı çarptı. Demek o orospu Sarpla yiyişmişti. ‘Adi kaltak’ diye kükredi Gülşah’ın evini bastığında.
Koltuğunda kurulmuş televizyon izleyen Gülşah isrifini bozmadan ‘Gene ne var?’ dedi umursamaz bir edayla.
‘Harbiden bu kadar basit bir kadın mısın?’ dedi Azat Gülşah’a büyük bir hızla yaklaşıp kolundan yakalarken.
‘Senle yatıyorum işte bundan daha basiti olabilir mi?’ diye bağırdı Gülşah. Kumandayı tuttuğu diğer serbest koluyla kanalları değiştirdi. Bir çizgi filmde durdu.
Azat bu umursamazlığa çıldıracak gibi olmuştu. Tuttuğu kolu sıkarken bir yandan da kadını sarsıyordu. ‘Bana bir açıklama yap!’
Gülşah şen kahkahalarından attı. ‘Canımı yakmaya çalışma zira bedenimde duygularımda ölü’
Bu kadın nasıl bu hale gelmişti anlam veremiyordu.
‘Orospu namussuz karı!’
Küfrettikçe Gülşah kahkaha atıyordu. ‘Namusumu da çalan sensin beni orospu yapanda söyler misin Azat beni ne için suçluyorsun?’
Azat Gülşah’ın dudaklarından dökülen gerçeklerle sarsıldı. Kalbinin ilk kez varlığını hissediyordu belkide. Bir şeyler acıyordu içinden. Aşağılıyordu uzun zaman önce susmuş vicdanı.
‘Ben seni kadınım yaptım’ dedi fısıltıyla çökmüştü.
Gülşah’ta bunu pekala biliyordu. Azat’ın gözlerinde ki acı bariz belliydi. Boşta kalan elinde ki kumandayı bırakıp Azat’ı yanına oturttu. ‘Senin kadının olduğum geceyi internete düşürecek kadar mı?’ Acı bir gülüşle tamamladı . Azat’ın sıktığı kolunu kurtararak onu kendine çekti. Azat’ın başı göğüsüne yaslanmış Gülşah’ta tek eliyle saçlarını okşayarak şevkat gösteriyordu.
‘Lütfen Azat sus. Ben geçmişimin hatasını öderken sende bana kendi hatalarını ödetme. Dedemi hatırladığım her an kalbim sancıyla sızlıyor. Yapma bunu bana benim yüküm ağır zaten bir de sen bana kendilerininkini yükleme.’ Adamın başına minik öpücükler kondurdu. Saçlarını okşadı sevdi. Arzu yoktu seks yoktu olan sadece kendisininde hasret kaldığı şevkatti.
Azat’ın ilk defa gözyaşlarına şahit oldu. Damlalar aktıkça Gülşah’ta onu yattıştırıyordu. Azat ağladı Gülşah okşayıp sevdi. Sadece Şefkatini sundu bu koca adama. O da terk edilmiş bir çocuktu. Nasıl bulmuşlardı birbirlerini bilmiyordu ama öyleydi işte. Azat’ın hayatı da boktandı Gülşah’ında Berat’ında hatta Sarp’ın da.
Belki de birbirlerine olan aşkları bundan dolayıdı. Gülşah onları anlamıştı onlar Gülşah’ı.
Azat’ın annesi Evladını yetimhaneye terk etmişti. Şimdi ki ailesi onu alıp kendi öz evlatları gibi büyütmüştü. Nitekim Azat annesinin yüzünü hatırlamasa da sözlerini hatırlayacak yaştaydı. ‘yeter artık senden iğreniyorum’ istenmeyen bir çocuktu işte Azat.
Lisedeyken söylemişti Gülşah’a zayıf olduğu bir gün….
Sarp’sa ayrı bir mevzuydu. Ailesi araba kazasında ölmüştü bilinen buydu. Fakat gerçeği. Annesi aldattığını öğrenen babası onu tutmuş kolundan eve getirirken yolda tartışmışlar ve aniden önlerine çıkan kamyonla son nefeslerini vermişlerdi. Geride gözü yaşlı bir çocuk bırakarak.
Bu yüzden bağlanamıyordu Sarp hiçbir kadına. Gülşah hariç. O başkaydı. O terk edilmiş bir kızdı. İstenmeyen bir çocuk.
İşte bütün masalları böyle başlamıştı aslında bu dört yetişkinin. Bütün ızdırapları hayat boyu onları takip etmişti. Mutlu olacaklar mıydı kimse bilmiyordu bu hikayenin sonunu ama bildikleri bir şey varsa suçlu olanlar onlar değil aileleriydi. Bencil aileler….
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞeyTan Diyor Ki...
RomanceGülşah! Tek bir ismin nelere kadir olacağını göreceksiniz bu romanda. Klasik bir Aşk üçlemesiyle çıkıyorum karşınıza; ama bu sefer büyük bir farkla. Bu hikayenin kahramanı KÖTÜ KADIN... İyileri çok saf bulan insanlarla oynamayı seven...