13. bölüm/sıradan bir araba

150 19 3
                                    

kısa oldu kusura bakmayın 9 oldum artık ama bunun kitabımı etkilemesine izin vermeyeceğim. derste bile deftere devamını yazıyorum. iyi okumalar <3

Bir anda bütün ışıklar yerini karanlığa bıraktığında çığlıklar kesilmiş pür dikkat sahneye bakılıyordu. Ekranda bir ışık parlayıp saniyesinde söndüğünde kalbim ağzımdan sanki dışarı çıkmak istercesine atmaya başlamıştı. Birkaç saniye sonra dev ekranda zenci bir adam konuşmaya başladı fakat heyecandan ne dediğini anlayamamıştım. Yine etraf zibili karanlık olduğunda bu sefer çığlıklar bir öncekinin 2 katında atılmaya başladığında ne olduğuna bakmak için arkama döndüğümde yerin altından bir şeyin fırlayıp aynı anda ateşlerin çıkmasıyla yüzümü anında önüme çevirip çığlık atmaya ve yerimde zıplamaya başladım.

Kidrauhl yavaşça sahnenin ortasına doğru yürüyüp durduğunda elini kafasına dayayıp BELIEBERS bakarken bir ara göz teması kurduk gibime geldi fakat hemen kafasını çevirip başkalarına bakmaya başladı. Büşra'nın kulağına eğilip ''acaba tanıdı mı bizi?'' diye sordum umutlu sesimle. ''bizden sonra başka hayranları görmediyse hatırlıyor olabilir'' diye bağırdı gürültüden duyabilmem için. Dansçılar justin'in arkasına geçtiğinde vakit kaybetmeden 'that should be me' söyleyip dans etmeye başladılar.

Kendimi müziğin ritmine bırakarak dans ederken bir şarkının daha sonuna geldik. Farklı bir şarkıyı söylemek yerine konuşmaya başladığında bende çığlık atmayı kesip dikkatimi ona verdim. ''yanımda olup bana inandığınız için teşekkür ederim belieberlarım. Umarım bir daha görüşürüz. Hepinizi çok seviyorum. Kendinize iyi bakın.'' Bu sözlerle birlikte hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Bitti mi yani? Ne kadar da çabuk geçmişti zaman? Keşke gitmese. Keşke hep burada kalsa. Keşke hep yanımda olabilse. Keşke. Keşke. Keşke. Keşkelerle dolu bir hayat.  Evet. satılığa çıkartıyorum. Kim almak ister? tabi ki Kimse. Ama siz şimdi diyorsunuz ki mal mı bu kız? Justin ile tanıştı. Konserine gitti. Ama işte insan daha fazlasını istiyor. Soyumuz nankör bizim. Yetinmesini bilmiyoruz. Ama aşık olanlar? Bırakamıyor sevdiğini. Tek ben değilim ki onu seven. Bazen diyorum ki onu hiç kimse sevmese, tanımasa. Sadece ben sevip tanısam. O zaman belki o da beni severdi. Ama milyonlar aşık ona. hep demezmiyiz milyonlarca insan tek bir hayal diye. Biz birbirimize kardeşim deyip aynı kişinin aşkıyla yanıp tutuşuruz. Birbirimize ihanet etmeyiz. İşte böyledir bizim hikayemiz.

''hadi gidelim'' simayın sesini duyduğumda burnumu çekip iki elimi de yumruk yapıp göz-yaşlarımı sildim. Bu sırada derin derin nefesler alıp veriyordum. Kızlarla birlikte çıkışa doğru ilerlemeye başladık. Aramızda ağlamayan tek insan simaydı sanırım. Dur bir bakiyim. Evet. evet kesinlikle oydu. Bari ağlamıyorsun az destek çık hayvanat. En önde olduğumuz için en son biz çıkacaktık dışarı. Bu yüzden sıra beklemeye başladık. Hava kararmıştı. Zaten konser gerçekleşirken de tek odak noktası sahne olduğu için bütün stadyum siyahlar içerisindeydi.

Çıkış kapısına yaklaşık 10 metre kala duyduğum kalın bir erkek sesiyle bakışımı o yöne doğrultup sesin sahibinin kenny olduğunu anladım. ''ah kenny konser bitti biz gidiyoruz vedalaşalım sonuçta bir daha görüşemeyeceğiz.'' Dedim ona doğru küçük adımlarla ilerleyerek. Yüzünü somurttu. ''çok negatif düşüncelisin'' dedi önümde durduktan sonra. ''ne yapabilirim ki bitti gidiyorum işte.'' ''belki bir gün tekrar görüşürüz.'' Dedi gülümseyerek. Aksanından dolayı biraz zor anlıyordum. ''bütün hayranlarla böyle konuşur musunuz?'' dedim bıkkın sesimle. ''hayır. Sana özel'' dedi dudakları daha da gerilirken. Kaşlarımı çatarak bir müddet yüzünü inceledikten sonra aklımda ki soruyu sordum. ''ne farkım var ki?'' biraz düşündükten sonra gülümsemesi silindi. Daha da yaklaşarak dudaklarını kulağıma götürdü ve konuşmaya başladı. ''telefon numaranı alabilir miyim?'' kalbim ritmini bozarken sesimin titrememesine özen göstererek ''neden?'' diye sordum. '' hep bu kadar konuşur musun? Yoksa çekeceğimiz var senden.'' Ben mi çok konuşurum? Kim çekecek benden? Biri ne olduğunu söyleyebilir mi arkadaşlar? ''veriri-'' daha cümlemi bitiremeden telefonunu uzattı. Gülümseyerek numaramı yazdıktan sonra kenny'ye uzattım. Eline alıp bir şeyler yazdı ve cebine koydu. Sanırım numaramı kaydetmişti. ''adımı ne yazdın?'' diye sordum. Hafif tebessüm eşliğinde ''turkish girl yeni ve uzun süreli lakabın bu olacak sanırım bizim ki öyle söylüyor'' bizim ki? ''beynim eror verdi'' dedim. Gülümseyerek ''yakında öğrenirsin'' dedi. Kolumda hissettiğim cimcik ile ufak bir çığlık atıp elin sahibinin omuzuna geçirdim. İlkeymiş. Ben kızların burada olduğunu bile unutmuştum. ''hadisene kızım'' diye çemkirdi simay. ''çok rahatsın malım'' kenny'nin sesiyle tekrar ona döndüm. ''bu şehirde mi yaşıyorsun?'' hayır ama biri bana Sakarya'nın İngilizcesini söyleyebilir mi? Ah bir dakika şehirlerin olmuyordu. Dimi? Beynimin eror verdiğini söylemiştim. ''hayır. Sakaryalıyım.'' Dedim tebessüm ederek ama onun yüzü soldu. ''peki. Ne zaman gideceksin?'' aklımdan geçenlerin ağzımdan dökülmesine mani olamadım bir an. ''aramızda yaş farkı olmasa bana asıldığını düşüneceğim.'' Söylediğim saniye pişman olup mahçup bir şekilde başımı eğdim. Kıkırdama sesi duyduğumda bunun kenny olduğunu anladım fakat neden güldüğünü bilmiyordum. ''sorumun cevabının bu olduğunu zannetmiyorum ha?'' başımı kaldırıp birkaç saniye yüzünü incelediğimde tam cevap verecekken Büşra benim yerime konuştu. ''2 gün daha buradayız. Bilirsin biz kızlar gezmeye düşkünüz'' yaw he-he şuna justin'in peşinden koşacağız desene. Hem gezmek yerine yatmayı tercih ediyorum ben. Tabi küçük istisnalar dışında. '' madem 2 gün buradasınız ben gideyim.'' Dedi. Yüzüne gülümsemesi geri gelmişti. ''olum ne konuşuyorlar lan birisi Türkçeye çevirsin.'' Dedi simay. İlke; ''gidiyormuş kenny. Vedalaşıyor.'' Benim ruh malım bunu duyar duymaz Türkçe konuşarak ''dur kenecim ay kennycim bir fotoğraf çekilelim öyle git.'' Zenci koruma boş boş simaya bakarken olayı devraldım ve ''fotoğraf çekilmek istiyor'' dedim İngilizce. ''bunu bende söyleyebilirdim.'' Simay çemkirdiğinde gözlerimi devirerek cevap vermedim. Büşra ikisinin fotoğrafını çektikten sonra ilkenin ve benimkini de çekti. Son olarak bende Büşra'nınkini çektiğimde gitme vakti gelmişti. Kuruyan göz-yaşlarım birikmeye başladığında ilke eliyle başımı omuzuna yatırıp kolumu sıvazlarken aynı anda sakin olmama dair şeyler fısıldıyordu kulağıma. Bu kızı seviyorum.

Kenny ile vedalaştıktan sonra çıkışa doğru ilerlemeye başladık. Stadyum koltuklarında oturanların birçoğu çıkmıştı fakat hala tek tük insanlar vardı.

Nihayet çıkmayı başardığımızda taksiye binmek için ilerlemeye başladık. Farkında olmadan yanımızdan geçen kızların konuşmalarına şahit olmuştum.

''m&g ye girdiğimde justin'in korumaları bir kızdan bahsediyordu.''

'' ne kızı?'' diye sordu arkadaşı.

''adını bilmiyorum. Sadece kidrauhl bir kızın bulunmasını söylemiş ve korumalarından birini göndermiş''

''neyse yakında çıkar ortaya. M&g nasıldı?''

Kız bir anda bağırarak ''justin bana sarıldı'' deyip zıplamaya başladı. Tam o sırada başka bir kız, bağırarak yerinde zıplayan kızın önüne geçip beklenmedik bir anda kollarını boynuna doladı. Justin kıza sarıldığı için o da dolaylı yoldan kidrauhla sarılmış oldu. Kesinlikle belieber kardeşliği mükemmel bir şey. Fotoğraf makinesiyle bu kareyi ölümsüzleştirerek küçük bir tebessümle yoluma devam ettim.

1 saat sonra

''of yeter ama'' diye isyan etti simay. Hiçbir taksi durmuyordu. Lanet olsun. Ayaklarımı hissetmiyorum. ''otobüsle mi gitsek?'' diye fikrimi sundum. ''hangi otobüs gidiyor ki sizin otele?'' simay sorusunu sorduktan hemen sonra aklına bir şey gelmiş olacak ki tekrar konuşmaya başladı. ''kızlar siz mal mısınız?'' biz birbirimize boş boş bakarken cevap vermemize fırsat vermeden ellerini beline yerleştirdi ve karşımıza dikilerek '' tabi ki öylesiniz. İdolünüz şehrinize gelmiş siz otele gitmeyi planlıyorsunuz. Yemin ederim One Direction gelse bütün sokakları alt üst eder yine de bulurdum kocalarımı.'' Haklıydı aslında. '' biz zaten justin ile tanıştık.'' Dedi ilke omuzlarını silkip sanki normal bir şeymiş gibi davranarak. Simay; '' olsun ben yine de bul- ne? Bir saniye ne dedin sen?'' üçümüz de gülmeye başladığımızda simay bize son model araba görmüş köylü gibi bakıyordu. Şimdi bu bakışı tarif etsene falan demeyin. Edemem. Büşra açıklama yapmaya başladı. ''dün karnımızı doyurmak için dönerciye girdiğimizde o da bizden sonra geldi. Orda karşılaştık. Kenny falanda yanındaydı.'' Büşra cümlesini bitirdiğinde başımı tekrar simaya çevirdiğimde onun bedeniyle birlikte siyah bir araba da görüş alanıma girdi. Bu sabah stadyuma geldiğimizde gördüğüm arabaydı. Bir hayranındır diyerek geçiştirdim aklımdaki düşünceleri. Normalde böyle basit şeyler çok dikkatimi çeker fakat şu an ki ilgi odağım sıradan bir araba (!) değildi. ''kivi nasıl söylemezsin bunu bana? Siktir Git'' dediğinde ''jb'' deyip 'eheheheh'  gülüşümü sergilediğimde koluma yumruk atıp '' hey o benim esprimdi rica ederim.'' Bu sefer gerçek bir kahkaha patlattığımda izlendiğim hissine kapılarak etrafıma bakındım. Tam o sırada siyah arabanın bizim tarafımızda olan camının birazının açık olduğunu ve içindeki gözlüklü kişi her kimse onunla göz göze geldiğimizi fark ettim. O da bunu anlamış olacak ki camı kapattıktan kısa bir süre sonra araba harekete geçip uzaklaştı. Kuşkulanmalı mıyım? Sanırım evet. Peki kim olabilir? Bilmiyorum. ''nereye bakıyorsun?'' ''hiç'' diye yanıtladım ilkeyi. Kaşlarını kaldırarak inanamaz gözlerle bakıp ''hiç'' taklidimi yaptı. ''dalmışım'' diye geçiştirdim. ''hadi caddeye gidelim o zaman.'' Büşra'nın dediğini yaparak caddeye doğru hareketlendik.

***************

sınır koymazsam kaç oy gelir diye merak ettim. sınır yok ama 3'ü geçerse yarın yeni bölüm gelir. geçmezse en kısa sürede yine yayınlarım

bir belieber'ın hayali ( justin bieber fan fiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin