Hey! Merhaba! Başıma gelen şeyleri anlattım.yanımda olan herkese teşekkür ederim. Herşeyimsiniz. Ama toparlanıp geri geldim. Yoluma daha doğrusu hayallerimi anlatmaya devam edicem. Lütfen destek Çıkın. Lütfen lütfen lütfen. Bu bölüm Nurşah için gelsin. Yayınlamıycaktım o zorladı aasdfgasghnm bu arada baş rol ismini değiştirmemi isteyenler lütfen yorumda kendini belli etsin lütfen. Fazla Konuşmak istemiyordum ama neyse. Hadi okuyun
Bismillah
Kızlarla birlikte kalabalık sokaklarda Yürürken hiçbir şey düşünemiyordum. Beynim Durmuş gibiydi sanki. Ayaklarım benden habersiz hareket ederken onlara engel olmadan beni yönlendirmelerine izin veriyordum. Şu an bunu umursayacak durumda değildim. Her şey boştu benim için. Hayallerimi gerçekleştirmemin mutluluğunu yaşamam gerekirken aksine hüzün içerisindeydim.
Neden bu kadar çabuk bitmişti? Yada neden kendimi Zaman'ın akışına bırakmıştım? Bu çok adaletsizceydi. Yıllardır hayalini kurduğum Adam'ı yalnızca 2 saat görebilmiştim. Milyonlarca insan onu bir saniye görebilmek için onlarca Şeyini feda ederken ben neden yetinemiyordum? Ona sarılmış, kokusunu içime çekebilmişken neden sonsuza dek onun yanında kalmak istiyordum? Beynimin içinde benden izinsiz dönen onlarca sorunun cevaplarına kalbim ve beynim AŞK diyordu. Ilk defa aynı şeyleri hissetmiştim o an. Ilk defa sorularımın cevaplarına beynim ve kalbim Tarafından aynı cevabı almıştım.
Bunun şokunun içerisindeyken güçlü çığlıklarla silkelenip kendine geldim. Kızlar aynı yöne doğru koşmaya başladığında Büşra da çığlıklarının Arasında kolumu tutup çekiştirmeye başladı. Henüz ne olduğunu anlayamamın verdiği sersemlikle kızlara baktığımda simay ağzını yarım karış açmış karşısındaki her kimse ona bakıyordu. Kesin niall horan gelmiştir diyerek önemsemeyip karşıda ki mağazanın vitrinindeki elbiseye yönlendirdim bakışlarımı. Kimseyle uğraşacak durumda değildim ve eminim ki içinde Bulunduğum bu psikoloji bir kaç ay beni hapsetmeye devam edecekti.
Yine o his içimi kaplamıştı. Izlendiğimi hissediyordum fakat yine de direnecektim.
İç sesimle Savaş'a girdiğimde tabiki kazanan içimdeki ben olmuştu. Daha fazla Dayanamayıp başımı izlendiğim tarafa çevirdiğimde o gözlerle karşılaştım. Uğruna canımı bile feda edebileceğim balköpüğü gözlerle.Hafif tebessüm ederek selam verdiğinde saatlerdir bu çocuk için kendimi boşlukta hissettiğimin tabiki farkındaydım ama şaşkınlığımı üzerimden atamıyordum.
Bu histen az da olsa kurtulmayı başardığımda üzerindekileri incelemeye koyuldum. Başında siyah şapka, Çizgili Gömlek, dar-bol ayırt edemediğim siyah pantolonu, elinde konser çıkışı arabasından beni izlediğini gördüğüm adamla aynı renk ve şekilde Güneş gözlüğü-Dur bir dakika! Ne?
Refleks olarak tek kaşım şaşkınlık ile kalkınca bunu fark etmiş Olmalı ki gülümsemesi yavaş-yavaş silinmişti.
Duyduğum ani çığlıkla yerimden sıçrarken simay beklenmedik bir anda justin'in üstüne zıplayıp boynuna sarıldığında, aklımın yeni başına geldiğini fark etmiştim. Kidrauhl dengesini kaybedip gerilediğinde toparlanması uzun zaman almamıştı.
Kolları ruh malımın belini sardığında kıskanmaktan daha önemli bir konu üzerine yoğunlaşmıştım.
Beni izleyen Justin miydi? Im sesim;
'Saçmalama! O kim sen kimsin' diyordu. Ufak bir küfürle onu def ettiğimde tekrar bal rengi gözlere odaklandım. Insanı tek bakışta kendine bağlayan bir tondaydı ve ben o hapishanenin içinde hapsolmuştum. Fakat klasik olanlardan değildi. Bir suçlu buzu aratmayan betonda otururken, ben onun her gözlerinin içine baktığımda ısınıyordum.Kızlar onunla tekrar fotoğraf çekilirken ben ise idolümü izliyordum. Arada bir göz göze geliyor, fakat hemen başka yerlere bakıyordu. Anlamıştı bir tuhaflık olduğunu. Vardı da.
"Sen miydin?" Diye sordum beklenmedik bir anda. Kızlar boş gözlerle bakarken Justin, "kim?" Diye Saçma bir soru yöneltmişti. Derin bir nefes alarak "beni izleyen sen miydin?" Daha açık konuştuğumda bir saniye Gözlerini kaçırıp tekrar birleştirdiğinde konuşma Sırası ondaydı. "Seni neden takip edeyim ki?" Alayla konuşması sinirlerimi bozsada bir Başıma haklıydı aslında. Neden beni takip etsin ki?
"Ruh malım neler oluyor?" Simaya kaçamak bir bakış atıp tekrar önüme döndüğümde yüzünde bir sırıtış oluştuğunu fark ettim.
"Gidelim mi artık?" Kızlar Şaşkınca bakarken Justin Türkçe konuştuğumdan dolayı anlamadığı için gülümsemesi silinmişti. O an aklıma Simayın hain gülüşü geldi. Ehehehe. "Saçmalama kızım! Ne gitmesi?" İlke çıkıldığında büşra olaya el atarak Tartışma büyümeden kapanmış oldu. "Gidelim diyorsa vardır bir bildiği. Hadi yürüyün." Sinay durduğu yerde sallanırken "ah" diye inleyip, "ya Şunun gerdanından öpeydim bir kere!" Devam ettirdi.Onları beklemeden arkamı dönüp giderken kızların sızlanmalarını duymak zor değildi. Ama dönmeyecektim geri. Kim olduğunu öğrenmeliydim.
Aklıma gelen fikirle aniden durduğumda "beni takip edin!" Diyerek cevap beklemeden diğerlerine oranla daha Issız bir sokağa girerek çöp konteynırının arkasına saklandım.
Telefondan yayınlıyorum Yazım Yanlışı varsa affedin. Bir sonraki bölüm daha uzun olucak. Özür dilerim. Bölüm nasıldı? Olan olaylar ile ilgili düşüncelerinizi yorum yapın lütfen.
4 gün içerisinde yeni bölüm gelicek. 5 oyu geçerse 2 güne indirebilirim. Ehehehehe
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir belieber'ın hayali ( justin bieber fan fiction)
Fanficbütün belieberların bir hayali vardır. belki de hepimiz aynı şeyleri farklı kişiler tarafından düşlüyoruz.''milyonlarca insan tek bir umut'' demezmiyiz her seferinde? bir fotoğrafına bakınca dünyalar bizim olmaz mı? onun bir gülüşüyle küllerimizden...