Nihayet otele gelebildiğimizde kapıdan içeri girip merdivenleri 2'şer 3'er çıkmaya başladım. Fakat nafile. Sonradan anahtarların bende olmadığını hatırlayınca büyük bir of çekerek yere oturup sırtımı duvara yasladım ve kızları beklemeye başladım. Merdivenlerden sesler duyarken kısa süre sonra sahiplerini anlamıştım. Onlarda geldiğinde Büşra kapıyı açıp geçmemizi işaret etti. Sırayla ilke, simay ben ve en sonda her şeyim olan kız girdiğinde arkasından ahşap görünümlü kapıyı kapattı. Vakit kaybetmeden kendimi yatağa atıp göz kapaklarımı yumdum. ''kalk da konuşalım kızım'' Büşra'nın sert sesini duyduğumda daha çok bastırdım gözlerimi. Tek kelime etmek istemiyordum. Sokakta onu görmeden önce kendimi boşlukta hissederken, gördükten sonra cehennemde gibiydim. Bu güne kadar girdiğim bütün ortamlardan dışlanırken artık dalga geçilmeyi kaldıramazdım. Her ne kadar umursamak istemesem de o benim idolümdü. Dayanağımdı. Beni dışlayan, benimle dalga geçen insanları umursamamamın temel nedeni oydu. Çünkü o hayranlarına ''başını eğme prensesim tacını düşüremezsin''dedi. Bu yüzden başımı hep dik tuttum ben. Ama şimdi değişmişti.
''ya aşkım bu son gecemiz ve uyuyarak mı geçireceksin?'' bir bakıma haklıydı aslındı Büşra. ''bak canım senin kötü durum olarak düşündüğün fakat hayat biletin olan yaşadığın şeyleri unut ve bu geceyi bize ada.'' Gözlerimi açıp ilkeye baktıktan sonra vereceğim cevapta fazla düşünmeyerek konuştum. ''bunu söylerken bile iğneliyorsun ilke.'' Simay konuşmaya başladı. ''kızlar haklı hadi kalk malım.'' ''hadi naz yapma!'' ilkeye bakarak ''naz yapmıyorum yorgunum ama sizden önemli değil'' yatakta doğrulmaya çalışırken her yerimin ağrıdığını fark ettim. Gerçi belim ve başım sürekli ağrırdı onlara alışmıştım ama şimdi bütün kemiklerime işkence uygulanmış gibiydi. Yüzümü buruşturarak ağrıları yok saydım ve sırtımı yatak başlığına yaslayarak rahat etmeye çalıştım. ''çok mutluyum'' uzun sessizliği ilke bozmuştu. Diğerleri ona katılırken ben devam etmesini bekliyordum. ''yani... Bilmiyorum. Çevrem tarafından sevilen birisiyim bir sürü arkadaşım var ama siz farklısınız işte.'' Simaya bakarak konuşmaya devam etti. ''senin adını daha önceden çok duydum. Kevser sürekli bahsederdi. Ve seni gördüğünde çok mutlu oldu. Anla işte... Kıskandım.'' Başını mahcup olmuşçasına önüne eğdiğinde simay konuştu. ''beni kıskanıp kötü davranmanı anladım da ruh malıma da sürekli ters cevap verdin, iğneledin falan onlar ne peki?'' simay tek kaşını kaldırarak sorduğunda ilke kırık çıkan sesiyle cevapladı. ''Büşra'yı da ondan kıskandım'' ''dur bir dakika beynim eror verdi.'' Simay aklı karışmışa benzerken sessizliğimi bozdum. ''senden de bu beklenirdi zaten. Cidden nasıl her dönem 'takdir' almayı başarıyorsun?'' simay tam ağzını açmışken izin vermeden konuşmaya devam ettim. ''her neyse. Beni senden kıskanmış. Büşra'yı da benden.''Malım boş-boş bakışlar atarken ''anladın mı?'' diye sordum. Biraz bekledikten sonra başını aşağı-yukarı salladı. Üstelemeden kızlara döndüğümde Büşra konuşmaya başladı. ''Pekala. Bu sorunun çözüldüğünü umarak yeni konu açıyorum.'' Hepimiz sessiz kalınca konuşmaya devam etti. ''ilke sen 8'e geçtin seneye lisedesin.'' Yüzünde oluşan küçük tebessümle cevapladı. ''evet. ve lise için İstanbul'a geleceğim.'' ''ben İstanbul'dan kaçmaya çalışıyorum sen buraya mı gelmek istiyorsun?'' simay şaşkınca ilkeye bakarken Büşra cevapladı. ''sen burada yaşadığın için bıkmış veya bir şeylerden sıkılmış olabilirsin ama burada yaşamak veya buraları bir kez olsun görebilmek için can atan insanlar var.'' Dedi. ''haklısın'' simay ona katıldığını dile getirdiğinde Büşra kendi kendine kıkırdayıp tekrar konuştu. ''o değil de geçen gün eve gelen misafir çocuğu Ömer'e 'bilgesayar çalışıyor mu abi?' diye sormuştu ve Ömer 'yok bizimki ev hanımı' dediğinden beri çocuk kayıp'' duyduklarıma gülmeye başladığımda kızlar çoktan bir sonraki levele atlamış kişnemeye başlamışlardı. Kendimizi azda olsa toparlayabildiğimizde malım konuştu. ''bana bir ergen ismi söyleyin'' simayın sorusuna verecek cevap ararken yine kendi cevaplamıştı. ''Gülben Ergen. Ehehehe'' ''bu soğuktu''dedim. İlke;''buz buz buz''deyip elleriyle kendine sarıldığında simay bozuntuya vermeden ''her zamanki gibi çok cool'um. Ehehehe'' kendini büyültmüştü. Bu haline gülerken zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamamıştım. Sürekli komik anlarımızı anlatmış, espriler yapmış, soğukta olsa, buzdan donacak hale de gelsek saatlerce gülmüştük. Büşra ile ilke simaya karşı olan ön yargılarını ve kıskançlıklarını yenmiş iyi anlaşmıştılar. Aslında simay da bir zamanlar ikisine karşı böyleydi ama sanırım o da atlattı bu aşamayı. ''çok yoruldum.'' İlke yorgunluğunu dile getirdiğinde simay ve ben ona katılırken Büşra ''hadi yatalım artık. Uzun bir gündü.'' Dedi. Hepimiz yataktan kalkıp bavullarımıza ilerledik. Mor üzerinde inek resimleri olan pijama takımımı alarak üzerime geçirdim. Yatağa doğru ilerlerken arkamdan bir 'ooo' lama sesi duydum. Anlayamayarak arkama döndüğümde kızları sırıtırken buldum. ''hayırdır? Açıkta bir şey mi gördünüz?'' kıkırdadıklarında Büşra, ''çok seksisin bebeğim'' diyerek göz kırptı. Neye oo'ladıklarını anladığımda tersleyerek ''ya bir gidin Allahın görmemişleri.'' Diyerek yatağa girdim. Kızlarda gelip yatağa girdiklerinde simay ellerini beline yerleştirerek bize bakmaya başladı. ''ne oldu?'' soruma cevap verdi. '' iki kişilik yatakta beş kişi mi yatacağız?'' dediğini düzelttim. ''beş değil dört kişiyiz.'' Anlayamaz gözlerle ona bakarken ''seni iki kişi olarak sayıyoruz aptal.'' Sözünü bitirdiğinde elimi bakmayarak yana attım. Yüzüne fırlatacak bir şeyler arıyordum. Köşeli bir şeyi tuttuğumda tam fırlatacakken ilkenin ''telefonum'' diyerek çığlık attığını duydum. Hemen değerlisini kurtarıp elime yastık tutuşturdu ve ''atacaksan bunu at'' dedi. Tam fırlatıyordum ki simay yanımda bitip ''hey ahbap o elindekini yavaşça yere indir'' diyerek taklit yaptı. Büşra elimde ki yastığı aldığında gülerek ''bırakın zırvalığı da uyuyalım artık.'' Simay of'laya pof'laya ışığı kapatıp yanıma kıvrıldı. Aslında üstüme yayıldı desek daha doğru olur ama neyse. Bu sefer ortada Büşra ve ben yatıyorduk. Sol tarafta ilke, benim sağımda da simay yatıyordu. Ruh malım uyuduğunda biraz onu seyrettim. En küçüğümüz ve en kafa dengimizdi. Sonra Büşra'ya baktım. En büyüğümüz olmasına rağmen bizimle yaşıt gibiydi. Aslında bizden daha olgundu fakat bu güne kadar aramızda en ufak bir tartışma bile yaşanmamıştı. İlke'ye baktım. Çok güzel ve alımlı bir kızdı. Sosyetik gibi görünebilir ama istediği zaman anlayışlı birisi olabiliyordu.
İleride yaşayacağımız şeylerin toz- pembe hayallerini kurarken gözlerimin ağırlaştığını hissetmeye başladım. Yorucu bir gündü ve iyi sabretmiştim. Daha fazla karşı koyamayarak kendimi tatlı ve karanlık dünyanın içine bıraktım.
bir önceki bölüme 4 oy geldi. aslında az ama olsun ben 1 oyla bile mutluluktan uçabiliyorum. okuyan herkese teşekkür ederim. ''böyle'' yazılan yazılara dikkat edin ileriki bölümler için ip uçları veriyor. gönlünüzden ne koparsa onu yapın. iyi akşamlar.
not: yılbaşı kutlamaktan nefret ettiğim için kutlamıycam. kötü bir yazar değilim lütfen affedin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir belieber'ın hayali ( justin bieber fan fiction)
Fanfictionbütün belieberların bir hayali vardır. belki de hepimiz aynı şeyleri farklı kişiler tarafından düşlüyoruz.''milyonlarca insan tek bir umut'' demezmiyiz her seferinde? bir fotoğrafına bakınca dünyalar bizim olmaz mı? onun bir gülüşüyle küllerimizden...