geciktiğim için özür dilerim
Kızlarda yanıma geldiklerinde justin'in bizi göremediğinden emin oldum. Bir süre etrafa bakındıktan sonra önüne dönerek ilerlemeye başladığında saklandığım yerden çıkıp onu takip etmeye koyuldum. Umarım arabasına gidiyordur.
Biri kolumdan tutup çekerken aynı anda konuşmaya başladı. ''neler olduğunu anlatacak mısın?'' bunun ilke olduğunu anlamıştım fakat anlatacak vakit yoktu. ''anlatacağım ama şimdi değil. Önce şunu takip edelim.''dedim hızlı adımlarımın arasında. ''justin'e 'şunu' diye hitap etme!'' ilkenin uyarısına cevap vermeden yürümeye –artık koşmak her neyse- devam ettim.
Önüme baktığımda onu göremeyince ''nereye gitti?'' diye sordum endişeli sesimle. Kızlar etrafı gözleriyle tararken simay tek bir yere odaklanmıştı. Neye baktığını merak edip döndüğümde yine o bal-köpüğü gözlerle birleşti bakışlarım. Yüzünde Türklerin *piç smile* diye adlandırdığı sırıtışı vardı. Normal de görsem kalp krizinden ölebilirdim ama şuan sinirlerimi bozuyordu. Bir takip etmeyi bile başaramamıştım.
Yavaş adımlarla bize yaklaşmaya devam ederken simay kulağıma eğilip ''anladım ben seni'' deyip göz kırptığında şok olmuştum. O kadar mı belli ediyorum? ''ben mi arıyordunuz?''ikinci şokumu yaşarken yüzüme yansımış olacak ki gülümsemesi daha da yayılmıştı. Sandığımdan daha akıllı bu çocuk! ''niye seni arayalım ki?''bilmişçe konuştuğumda sırıtmaya devam ediyordu. Sinir şey. ''seni yemeği çok isterdim jusjus ama maalesef eniştemsin.'' Kızlarla aynı anda dönüp simaya şaşkın gözlerle bakarken o umursamazca omuz silkip jusjus 'a bakmaya devam etti. Enişte? Ah keşke ama imkansıza verdim ben kalbimi.
Justin yanındaki adama sessizce bir şerler söyleyince adam da bizim duyabileceğimiz bir şekilde simay'ın söylediklerini İngilizceye çevirdi. Lanet olsun! Yanaklarım yanıyor. Simay İngilizce bilmediği için sırıtmaya devam ederken justin sesli bir kahkaha patlattı. Kızlarda gülerken onlara tehditkar bakışlar atıyordum fakat yüzümü görünce gülümsemeleri daha da yayıldı. ''belki simay başka birinden bahsetti. Neden bana bakıyorsunuz?'' tercüman söylediklerimi İngilizceye çevirirken kızlara gözlerimle ateşli oklar yolluyordum. Tabi yanaklarımdan geriye kaldıysa. ''belki o şanslı kişi sen olursun?'' gözlerimi justin ile buluşturduğumda gayet ciddi görünüyordu. ''o kadar kişi dururken neden ben olayım ki?'' sorumu hiç beklemeden cevapladı. ''sen dururken neden o kadar kişi olsun ki?'' Büşra ve ilke ''ooo'' diye sesler çıkartırken simay da onlara katılmıştı. Halbuki anlamadı ama neyse. ''ne dedi lan o?'' simayın sorusuna cevap vermeden bal-köpüğü gözlere bakarken bir anda ''yeter artık! Kes benimle dalga geçmeyi!''diye bağırıp koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Tek bildiğim kaçmak istediğimdi. Fakat onu da neden yaptığımı bilmiyordum. ''bekle!'' yavaşlayarak koşmaya devam ettim. Gözyaşlarımın akmasına mani olamıyordum. Bir süre sonra üçü de yanıma geldiklerinde gerçekten onları sevdiğimi hissettim. En büyük destekçilerim onlar idi. Hiçbir zaman beni yalnız bırakmamışlardı. Yorulduğumdadurup belimi öne doğru eğildim. Ellerimde refleks olarak dizlerime giderken Gözyaşlarımazda olsa dinmişti. Derin-derin nefesler alırken beklediğim soru Büşra'dan geldi.''artık neler olduğunu anlatacak mısın?'' başımı aşağı-yukarı sallayarak onuonayladım ve kendimi toparlayarak konuşmaya başladım. ''konserden önce birisi beni izliyordu. Konserden sonra da aynı arabadan izleniyordum ama camı biraz açıktı ve şapkasıyla gözlüğü justin'in kilerle aynıydı.'' Açıklamamamı yaptığımda kızlar boş-boş bana bakıyordu. 3,2,1 ''ne!'' diye 2'si birden bağırdığında simay sanki normal bir şeymiş gibi tepki vermişti. Sadece hafif gülüyordu. Kesin baş başa kaldığımızda bir şey söyleyecekti. Bilirim ben ruh malımı. ''yalnız sonda müthiş laf etti ha!'' ''müthiş mi? Bildiğiniz gömdü beni be!'' diye çıkıştım ilkeye. ''tamam işte müthiş laf soktu.'' Of ilke of bir bilsen içimde neler kopuyor. ''bu çocuk sana aşık oldu.'' Büşra'ya inanamaz gözlerle bakarken ''ciddi misin? Dalga geçtiğini anlayamıyor musunuz?'' ''o justin! Belieberlarıyla asla dalga geçmez!'' ilkeye cevabım gecikmemişti. ''hayır sadece belieber olduğumuz için yanlış şeyleri idolümüze yakıştıramıyoruz'' herkes beni onaylayan sesler çıkartırken ilke duruşunu bozmadan bana bakıyordu. ''gitmek istiyorum'' sesim yorgunluğumu ele verdiğinde Büşra yanıma gelip sarılarak destek olmaya çalıştı. ''beni takip edin ana yola çıkıp taksiye binelim.'' Hepimiz simayı takip etmeye başladık.
biliyorum yine geciktim lanet olsun ya bıktım şu internet problemimden!! sizden bir sınır istemeye hakkım yok o yüzden gönlünüzden ne koparsa ama 1 haftayı geciktirmeden yayınlıycam bu sefer. lütfen affedin beni. affettiniz mi? sizce bir sonraki bölümde ne olacak? sizi yeni sürprizler bekliyoooğğrrrr.. eğer gelen oyları beğenirsem bir kaç gün içinde yayınlıycam bu sefer söz veriyorum. ha bu arada lise 1'e gidiyorum ve aysu'ya selamlar. seni seviyorum aşkısı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir belieber'ın hayali ( justin bieber fan fiction)
Fanfictionbütün belieberların bir hayali vardır. belki de hepimiz aynı şeyleri farklı kişiler tarafından düşlüyoruz.''milyonlarca insan tek bir umut'' demezmiyiz her seferinde? bir fotoğrafına bakınca dünyalar bizim olmaz mı? onun bir gülüşüyle küllerimizden...