Bazen öyle kararlar verirsiniz ki, hayatınızın alt üst olmasına neden olur. Bazen de her şey rayına girer.
Ben de bir karar vermiştim. Ama sonuç neydi bilmiyordum. Daha iyi değildim, o kesindi. İçimde kocaman bir eksiklik vardı.
Ama geleceğim için yeterince iyiydi her şey. Eve bir hoca giriyordu, diğeri çıkıyordu. Hayatımda çalışmadığım kadar şu son 1 ayda çalışmıştım. Daha önce inek diye dalga geçtiğim kişilerin arasında yer almıştım. Sınavımın güzel geçeceğine inanıyordum, ailem bu halimi gördükçe mutlu oluyordu ve dışardan bakılınca güzeldi her şey.
Ama ben mutlu değildim. Önemli olan da buydu zaten, önemli olması gereken. Ama her zaman kendi mutluluğumu önceliğim yapan ben, son 1 ayda kendimi hep 2. plana atmış kafamı test kitaplarına gömmüştüm. Amelya'yla en fazla 5 kere buluşmuştuk ve bana göre her şey iğrençti. Herkes şaşırmıştı tabiki, bir insan nasıl bir anda bu kadar değişebilir diye. Ben de şaşırmıştım kendime ama hep "Her şey üniversite sınavım için!" havalarında gezmiştim.
Mutsuz olmama rağmen. İçimdeki yerini bir türlü dolduramadığım eksikliğe rağmen. Özlememe rağmen.
En son 1 ay önce gördüğüm maviler gözümün önüne gelince yerden çantamı aldım ve aşağı indim. O günden sonra bir daha ne onu görmüştüm, ne de konuşmuştuk. Ama eve gelince annemin arayıp "Kaya'yla görüştün mü? Bize gelip seni sorunca, 'Morali biraz bozuktu babasına gitti' dedim o da koşarak uzaklaştı. Önemli bir şey söyleyecekti galiba." demesiyle tekrar gözyaşlarımı salmıştım. Merdivene doğru ilerlediğimde tekrar aynı maviler geldi gözümün önüne. Hafif başım dönünce korkuluklardan tutundum. Kesinlikle iyi değildim. Bunu adı her neyse, gerçekten zordu ve tedavisi yoktu.
"Arya?"
Babamın sesiyle merdivenlerin başında dikilmeyi kesip aşağı indim. Hiçbir şey çaktırma, mutlusun. Sadece gülümse. Gülümse.
"Günaydın."
"Günaydın canım, otursana"
Öznur ablaya gülümseyip "Yok ben çıkacağım." dedim.
"İlk günden geç kalmak istemiyorum."
Öznur abla kaşlarını çatıp tatlı bir sinirle "Olmaz öyle, aç karna hiç bir yere gidemezsin." diye sitem edince ister istemez suratımda bir tebessüm belirdi.
"Ben okulda yerim merak etme sen Öznur abla."
İtiraz edecekken onu susturdum ve "Hadi ben çıktım, görüşürüz!" deyip kapıya koştum. Ayağıma spor ayakkabılarımı geçirip otobüs durağına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Yağmur hafif hafif serpiştiriyordu ve düşünerek yavaş adımlarla gidecek durumda değildim. Zaten geç kalmıştım ve karnım açtı. Yağmur hızlanınca kapşonumu kapatıp adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Otobüs durağında görmüş olduğum otobüs mutlu olmama yeterken durağa doğru koşmaya başladım ama küçük bir su birikintisi beyaz çorabın iğrenç bir renge dönüşmesine sebep olmuştu ve otobüs gitmişti.
Evet, güne çok güzel başlamıştım.
Söylenerek durağa yavaş adımlarla yürüdüm ve durağa konulan banka oturdum. Neyseki orası boştu.
Ellerimi cebime sokup iyice büzüştüm. Telefonumu çıkarıp saate bakmamla bir küfür savurdum. Dersin başlamasına 15 dakika kalmıştı ve ben ilk gün geç kalamazdım.
Oflayarak etrafı izlerken durağın önünde duran siyah porsche kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu ama film kaplı cam inip sürücü koltuğundaki kişi görününce ayağa kalkıp arabaya yürüdüm ve Baran'ın yanına bindim.
"Sen teklif etmeden bineyim dedim."
Bana gülerek bakınca "Ne bakıyorsun?!" diye cırladım.
"Üşüyorum ve geç kalmak üzereyim. Çabuk gitsek iyi olur."
Gülüp arabayı çalıştırınca ben de kendimi ne kadar zorlasam da güldüm.
"1 aydır piyasada yoktun."
Ani bir şekilde konuya dalınca seslice yutkundum.
"Öyle oldu ya. Biliyorsun bu sene sınava gireceğim. Ders çalıştım."
Anlıyorum der gibi kafasını sallayınca camdan dışarıyı izlemeye başladım. Bir süre sonra camın üzerini yağmur damlaları kaplamıştı. Camdan aşağı doğru kayarak inişlerini izlerken araba durunca dikkatimi damlalardan alıp dışarıya verdim. Okula gelmiştik.
"Çok teşekkür ederim, gerçekten sevap point kastın bu yaptığınla! Yoksa şuan tipim kaymış sırılsıklam bir şekilde otobüste can çekişiyor olacaktım."
Gülüp"Önemli değil." dedi.
Ben de gülümseyip arabadan indim ve son kez el salladıktan sonra ıslanmamak için okula koşmaya başladım. Sert bir bedene çarpana kadar. Hışımla geri çekilip "Önüne baksana be!" diye bağırdım ama ağzım açık kalmıştı. Tam bir aydır görmediğim maviler bana boş boş bakıyordu."Önüne baksana be!"
Ben cevap vereyim diyılsın. Sen bir yakışıklı öküzsün. Ama öküz öküzdür öyle değil mi?
"Asıl sen önüne bak hayvan! O telefon kaç lira senin haberin var mı? Lan ben o telefonu aldırmak için 3 gün 2 gece ağladım! "
Gereğinden hızlı atan kalbimi durdurmaya çalışırken o çoktan hiçbir duygu barındırmayan mavilerini alıp yanımdan uzaklaşmıştı.
Hiç mi bir şey hissetmemişti bana çarpınca? O kadar mı nefret ediyordu artık benden? Onun gözünde o kadar mı değersizdim?
Burnum sızlayınca ve gözlerimin dolmaya başladığını anlayınca gözlerimi havaya diktim. Ağlamamalıydım. Yazımı nasıl mahvettiysem ilk günümü de öyle mahvetmemeliydim.
"Arya!"
Bana seslenilince gözlerimi gökyüzünden çekip etrafımda gezdirdim. Beren bana doğru koşuyordu. Ve arkasında istemeyerek bana doğru yürüyen Eslem vardı.
Ben de Beren'e doğru hızlı adımlarla yürüdüm ve ona sarılacakken üzerime atladı.
"Yavaş!"
Dengemi zar zor sağlayınca ben de ona sarıldım.
"Çok özlemişim seni ya!"
Geri çekilip gülümsedim ve "Ben de." diye mırıldandım.
Kaşlarını çatıp "Hadi ama! Okulun ilk günü olduğu için mutsuz olabilirsin ama bu kadarı fazla! Azıcık gül kızım." diye sitem edince zorla dişlerimi göstererek sırıttım. Gözlerim yanımıza ulaşan Eslem'e takılınca sırıtmamı bozmamak için esktra çaba sarfediyordum. Bakınca fazla güzel kızdı aslında, hatta iyiydi. Ama ne biz iyi bir başlangıç yapmıştık ne de onu sevmem mümkündü. Bakışlarımı hızla Beren'e geri çevirip "Ben sınıfa gideyim artık. Görüşürüz sonra." dedim ve sınıfa doğru koşmaya başladım. Yeterince ıslanmıştım zaten. Okul binasından içeri girdiğimde tuttuğum nefesimi verdim ve kapşonumu indirip sınıfa girdim.
İçeri girip önceki seneler oturduğum sıraya ilerlerken Amelya'yı ve sırasındakileri görünce ister istemez tebessüm ettim.
"Hadisene kızım, tostun soğudu!"
Gülerek sıraya çantamı attım ve tostumdan koca bir ısırık alıp aystilerimi kendime çektim. Sabahki aksiliklerin hepsini nötrlemişti sanki...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)
Hài hướcO sabah yeryüzündeki en güzel mavilere sahip olan adam bana çarptığında, kalbim avuçlarının içine düşmüştü. ಡ Sen bir öküzsün, yakışıklı öküz. Ama öküz öküzdür öyle değil mi? ಡ Macera içinde #1 (09.06.2019)