Normal

33.7K 1.9K 124
                                        

"Yani hayır anlamıyorum siz kavga ederek çıkmamış mıydınız?"
Yanımdaki kağıt havludan kopartıp sümkürdüm ve onu masamın kenarındaki çöp kutusuna doğru attım. Çöpün kenarına düşünce kazma olduğum gerçeği yüzüme çarptı. Kısa, kazma ve çirkin.
"Ha tavan? Kavga etmişlerdi hani onlar? Peki ya koltuk sen ne diyorsun bu işe?"
Kağıt havludan bir tane daha koparttım.
"Çok seviyorlar değil mi birbirlerini! Yoksa öpüşmezlerdi!"
Burnumu sildikten sonra onu da çöpe fırlattım.
"Filmlerdeki gibi Eslem bağırırken birden mi yapışmıştır dudağına?"
O sahneyi beyaz tavanda canlandırınca bağırarak yataktan kalktım. Perdeyi çekmek için pencereye gittiğimde Kaya'nın pencere kenarındaki pufunda telefonla uğraştığını gördüm.
"Allah senin belanı versin pislik! Nefret ediyorum senden! Onu öpeceğim derken yanlışlıkla Bülent Ersoy'u öpersin de-"
"Arya sen iyi misin?"
Annem odaya girip kapıyı kapattı ve yanıma yaklaştı.
Perdeyi hızla çekip "Neden iyi olmayayım ki ben! Onların öpüşmesi umrumda değil!" diye bağırdım.
"Arya ne diyorsun sen? Kimin öpüşmesi?"
"Sanane!"
Yatağa yüzüstü yatıp kafamı yastığa gömdüm ve çığlık attım.
"Yine o saçma sapan dizileri izledin demi?"
Kapının kapanma sesi gelince kafamı yastıktan kaldırdım ve yatakta tepinmeye başladım.
"İkinizden de nefret ediyorum! Çifte pislikler! İkiniz de sarı birer pisliksiniz!"
Pikeye dürüm olup kendimi yere attım ve biraz da yerde tepelendim.
"Eğer biraz daha böyle devam edersen doktor çağırmam gerekecek Arya! Artık bilgisayardan yabancı dizi izlediğini görmeyeceğim!"
Pikenin içinden zar zor kurtulduktan sonra elektriklenmiş saçlarımı geriye ittim ve anneme uzun bir süre baktıktan sonra tekrar bağırmaya başladım.
"Senin yüzünden dizilerimden de oldum sarı öküz! Senin yüzünden hayatım karardı! Senden nefret ediyorum."
Kollarımı arkaya doğru açtım ve "İşte senden bu kadar nefret ediyorum! Dünyalar kadar!"
Annem beni endişeli gözlerle süzdükten sonra kafasını olumsuz anlamda salladı ve odadan çıktı.
"Senden nefret ediyorum sarı öküz! Nefret!"

*

"Okulların başlamasına 2 ay kaldı ve yarından itibaren eve özel hoca gelecek. Sınava şimdiden hazırlanmaya başlayacaksın. Son bir ay ise babana gideceksin. Arya, sana diyorum. Beni dinliyor musun sen?"
Annem çatalla tabağıma vurunca kafamı tabaktan kaldırdım.
"Ha?"
"İyi misin sen?"
"Hı-hı."
"Peki beni dinledin mi?"
"Hı-hı."
"İyi o zaman yarın ingilizce çalışacaksınız."
"Ha? Kimle? Ne çalışması?"
Annem bana baygın bakışlarından gönderince dudağımı ısırdım.
"Yarın ingilizce hocası gelecek Arya. Saat bir gibi."
Yorum yapmadan tekrar tabağıma döndüm. İtiraz edecek durumda değildim. Yemek yedikten sonra odama çıktım ve kapıyı kapatıp pencerenin önündeki pufa oturdum. Perdeyi hala açmamıştım. Kitaplığa uzanıp bir kitap aldım ve ayracın bulunduğu sayfayı açıp arkama yaslandım.

Genç çocuk şiddetli yağmur altında sırılsıklam ilerlerken bir de başına iş çıkartmıştı güzel kız. Bileği burkunca ağzından çıkan iniltiye ma-

Geçen gün ki kitap olduğunu fark ettiğimde hemen kitabı kapattım. Tüm evren bana karşıydı sanki. Oflayıp puftan kalktım ve perdeyi hafifçe araladım. Kaya'nın da bizim pencereye baktığını görünce kapatıp kafamı pencereye vurmaya başladım.
"Arya? Sen gerçekten iyi değilsin. Bi psikoloğa gitme-"
"Hayır! Hayatta gitmem! Ayrıca ben.. Ben spor yapıyordum."
Annem kaşlarını kaldırıp "Spor?" diye sordu.
"Evet. Ben bu şekilde boynumu çalıştırıyorum."
Annem 'Anlıyorum' der gibi gibi başını salladı ve odadan çıktı. Tekrar perdeyi açtığımda Kaya'nın hala pencereye baktığını gördüm.
Beni görünce dişlerini göstererek güldü.
Sinir kat sayım biraz daha yükselirken ağzımı sinirle 'Ne?' şeklinde oynattım.
Omuz silkince sinirle tekrar "Ne?" dedim.
Eline telefonu aldıktan kısa bir süre sonra telefonum titreşti.
Kimden; Yakışıklı Öküz
Hiç.

Yüzüne bakınca güldüğünü görmem daha da sinirlenmeme neden olmuştu.

Kime; Yakışıklı Öküz
Ne bakıyorsun ya!

Kimden; Yakışıklı Öküz
Hiç.

Sinirle kafamı telefondan kaldırdım ama hala güldüğünü görünce tekrar telefona döndüm.

Kime; Yakışıklı Öküz
Sen benimle oyun mu oynuyorsun ya!

Kimden; Yakışıklı Öküz
Sinirlenince çok tatlı oluyorsun ;)

Mesajın sonuna doğru sinirli yüz ifadem gevşedi ama tekrar eski haline döndürdüm ve kafamı telefondan kaldırdım.
Pencereden gülerek beni izliyordu. Ona orta parmağımı gösterdikten sonra perdeyi çektim ve laptopu alıp yatağa oturarak kucağıma koydum. Güzel bir film izlemek iyi gelebilirdi.

*
Laptopun kapağını hışımla kapattım ve sertçe masaya koydum.
"Dünyadaki tüm çiftler öpüşmek zorunda mı! Neden sapları düşünenler yok! Neden vıcık vıcık aşkları filmlere konu ediyorsunuz! Neden! Neden düşünmüyorsunuz sapları!"
"Neden düşünsünler?"
"Çünkü- Kaya? Senin ne işin var burada?! Defol git odamdan! Çık dedim sana! Defol! Defol git!"
"Öncelikle göğsüme vurmanın hiç bir faydası yok. Sadece senin bileğin ağrır, bil istedim."
Göğsüne vurduğum ellerimi bileklerimden tutarak yanlarıma indirdi. Bunun üzerine sinirlenip bedenimle onu ittirmeye çalıştım.
"Defol git!"
"Beni itmekten vazgeç çünkü farkındaysan yerimden bi milim bile oynamadım."
Bedenimi sinirle geri çektim.
Umursamaz bir şekilde tekerli sandalyeye oturdu ve dönmeye başladı.
"Ya çıksana odamdan! Niye geldin buraya?!"
"Annen suan biz de ve senin iyi olmadığını söyledi. Bu yüzden geldim."
"Gördüğün gibi gayet iyiyim şimdi defol!"
Dönmeyi bırakıp mavilerini bana dikti.
"Ben sana ne yaptım da bana bu kadar sinirlisin sen?"
Hışımla ağzımı açtım.
"Çünkü sen.. Çünkü sen şey yaptın. Şey.."
"Ne yaptım?"
"Yaptın işte bir şey ya! Çık odamdan!"
Aniden ayağa kalkıp beni sandalyeye oturttu ve üzerime eğildi.
"Eslem'le beni gördün değil mi?"
"Ne..ne zaman?"
"Bugün, Baran'lardan çıktıktan sonra."
"Hah, ne alaka canım. Hem görmem gerek bir şey mi vardı?"
Mavilerinde kaybolmamak için direnirken aynı zamanda da yalan söylemek zor oluyordu doğrusu. Fazla yakındı sanki bana. İki arkadaşın olmaması gerektiği kadar yakın.
Kendini geriye doğru çekti ve omuz silkti.
Tuttuğum nefesi geri verecekken söylediği şeyle hiç almamayı diledim o nefesi.
"Yoo, sadece bir çiftin yapabileceği en normal şeyi yaptık, öpüştük."
Bu gerçek Kaya'dan duyunca daha sert çarptı yüzüme. Daha önce öpüştüklerini bilmek belki çok yakmıyordu canımı ama gördüğüm sahne aynı netlikte gözlerimin önüne serilince aldığım nesefte boğulmamak için direniyordum resmen.
Yutkundum ve ayağa kalktım.
"Şimdi çıkar mısın?"
"Bozuldun mu sen?"
"Ne bozulması be! Sadece Eslem şırfıntısıyla muhattap olmak istemiyorum. Çık şimdi."
Odadan bir şey demeden çıkınca az önce kalktığım sandalyeye bıraktım kendimi.

"Yoo, sadece bir çiftin yapabileceği en normal şeyi yaptık, öpüştük."

Ayaklarımı yatağa uzattım ve başımı geriye doğru attım.
Evet bir çiftin yapabileceği en normal şeyi yapmış, öpüşmüşlerdi.

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin