"3 farklı kaynaktan tüm sorular çözülecek."
Yaz tatilimi kabusa çeviren matematik hocasının sözleri beynimde yankılanınca "Ebeninki!" diye bağırıp elimdeki sünger boblu kalemi duvara fırlattım.
Kalem duvara çarpıp yere düşünce oflayarak kalemlikten başka bir kalem aldım ve tekrar önümdeki kitaba baktım. Daha bir kaynağı bile tamamlayamamıştım ve suan ciddi anlamda oturup tepine tepine ağlamak istiyordum. Çaresizce önümde bana piç smile yapan soruyu okumaya başladım.
"Bir fonksiyon sıfırdan farklı her gerçek sayıyı, karesi ile çarpımsal tersinin toplamına götürüyor biçimindedir. Bu fonksiyona göre- Bir dakika şimdi bir fonksiyon sıfırdan farklı, orası tamam karesi ile- Of!"
Kafamı kitaba hızlıca bırakınca burnumun sızlamasını önemsemeden söylenmeye başladım.
"Yemişim fonksiyonunu, ne işime yarayacak ki benim. Banane sıfırdan gerçek sayıdan."
Sesim boğuk boğuk çıktığı için kafamı kitapdan kaldırdım.
"Çözmüyorum lan! Hadi bakalım. Çözmüyorum!"
Kitabı hışımla kapattım ama kapımın açılmasıyla kitabı da geri açmam aynı anda oldu.
"Arya?"
Annem şaşkınca bana bakınca ne anlamında başımı salladım.
"Kızım sen ben çığırmadan soru çözmeye başlamışsın. İyi misin kızım sen?"
Anne kızın test kitaplarının arasında boğularak ölüyor.
"Abartma anne lütfen. Ben gireceğim sınavın ciddiyetinin farkına vardım. Artık çalışmam gerektiğini de biliyorum."
Yalandan kim ölmüş, hey gidi hey!
"Ay sen ciddisin. Ben çıkayım hemen, dersini bölmeyeyim. Çalış sen çalış."
Annem odadan çıkınca kendimi pencerenin kenarındaki pufa attım.
Sonuçta test çözmem için moralimi yüksek tutmam, moralimi yüksek tutmam için de birazcık taş kesmem lazımdı değil mi? Eheheheh.
Yaramazlık yapan çocukların takındığı surat ifadesinden takınıp karşı evin penceresini dikizlemeye başladım. Aradığımı bulamayınca burnumu ve dudaklarımı cama yapıştırmış ofluyordum. O nasıl oluyor diye sormayın, ben de bilmiyorum.
Kendimi tekrar hüsranla pufa bıraktığımda neden Kaya'nın odasına olmadığını düşünüyordum.
Peki, bunun üzerinde düşünmeye gerek yoktu.
Elbette dışarı çıkmıştı. Evde odası dışında sadece mutfakta vakit geçiriyordu. Bu saatte de yemek yemezdi herhalde.
Dudaklarımı büzüp gözlerimi tavana diktim.
Bir insan neden dışarı çıkar?
Biriyle buluşmak için.
Peki o biri genelde kim olur?
Tabiki sevgilisi varsa, o biri sevgilisidir.
Başka?
Zorlama Arya.*
"İks eşittir üçseeğğ, sen de beş olursun heralde. Demi yani. Bakiyim. Valla beş. O zaman C mi oluyorsun?"
Etrafı kolaçan edip sinsi gülüşümü yüzüme takınıdım ve son sayfaları karıştırmaya başladım.
"Test beş, altıncı soruuğğ, heh buldum. A mı?! Hayvan gibi şi yapiyi-"
"Doğru mu çıkmasını bekliyordun?"
Arkamdan gelen sesle yerimden sıçrarken aynı zamanda kitabın ilk sayfalarını açmaya çalışıyordum.
Yok canım ne kopya çekmesi.
"Ne o, yakalandım diye mi korktun?"
Kaya'nın gülüşü kulağıma dolunca sinirle arkamı döndüm.
"Ne o öyle sinsice yaklaşmalar falan! Ödümü koparttın! Hem, ben yakalanılacak bir davranış yapmıyordum ki, soru çözüyordum."
Kaya'ya açıklama yaparken aynı zamanda da etrafıma bakınıyordum. En son odada canım sıkılınca belki beynime oksijen gider diye bahçedeki koltuklara yayılmıştım. Sanırım Kaya da geçerken görmüştü.
Yüzüne alaycı bir ifade yerleştirirken "Eminim öyledir." bakışları yolluyordu.
Karşımdaki koltuğa oturunca ona 'ne yapıyorsun' der gibi baktım.
"Uzat kitabı."
"Ha?"
"Uzat kitabı ve yanıma otur."
Dediğine itaat edip önümdeki sehpaya kitabı koyup ittim ve Kaya'nın yanına geçtim. Elimdeki kalemi alıp "Şimdi beni iyi dinle tamam mı?" diye uyardı.
Başımı tamam anlamında salladım ve onun gibi kitaba yöneldim.
Yani, tam kitaba olmayabilir. Karşısınızda yunan tanrısından farksız biri durunca son derece iğrenç matematik sorularına odaklanamıyorsunuz.
Masmavi gözleri, ne kadar sinirli olursam olayım yumuşatmıştı beni.
Şuan da olduğu gibi.
Gülüşü imrenilecek kadar güzeldi mesela, o gülünce gülesim gelirdi her zaman.
Öyle biri daha var mıydı peki?
İster istemez yüzümde bir tebessüm belirdi. Onun gülüşünü düşünmek bile beni gülümsetiyordu. Ne vardı bu öküzde.
Yüzüme tokat gibi çarpan gerçek yüzümdeki tebessümün aniden silinmesine yetmişti.
Ama o öküz başkasına ait. Onun tek amacı sevdiği kızı güldürmek, masmavi gözleri sadece sevdiği kıza ait. Ve sen, asla ona sahip olamayacaksın.
"Şimdi bana anlatarak bir de sen çöz bakalım. Arya? Sen iyi misin?"
Başımı sallamakla yetindim.
İyi miydim gerçekten? Ne olmuştu bana?
"Yüzün bembeyaz olmuş."
"Sadece biraz başım ağrıyor. Yatıp dinlensem iyi olacak. Teşekkür ederim bu arada."
Bir şey demesine izin vermeden koşarak odama çıktım ve kendimi yatağa bıraktım.Okuduğum kitaplarda kız aşık olduğu adamın yanında heyecanlanır, 'Sanki midemde kelebekler uçuşuyor.' şeklinde tanımlardı bu heyecanı. Her seferinde de gülerdim. İnsanın kusası gelir öyle hissetse diye. Sanırım fazla hafife almışım ben bu olayı.
Tabi, midende öküzler tepiniyor gibi hissetmek de ona dahilse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)
HumorO sabah yeryüzündeki en güzel mavilere sahip olan adam bana çarptığında, kalbim avuçlarının içine düşmüştü. ಡ Sen bir öküzsün, yakışıklı öküz. Ama öküz öküzdür öyle değil mi? ಡ Macera içinde #1 (09.06.2019)