"Size güveniyorum!"
Barış bir eliyle benim omzuma diğer eliyle de Kaya'nın omzuna vurdu ve koşarak yanımızdan ayrıldı.
Kaya'yla birbirimize dönüp 'Biz ne yapacağız?' şimdi der gibi baktık.
Geçen gün Barış'ın bizimle konuşması gereken şey Kaya'nın onu dövmesi sonucu yalan olmuştu. Bugün bizi tekrar bir araya getirmişti ve Beren'e açılacağını bu yüzden de bizim yardımımıza ihtiyacı olduğunu söylemişti.
Plan basitti: Geçen hafta Kaya'nın anne ve babası il dışına çıktığı için ev boştu ve biz de Kaya'yla beraber romantik bir masa hazırlayacaktık. Daha sonra Beren'i buraya çağıracaktık. Geri kalanı da Barış'daydı.
"Hadi başlayalım."
Kaya başını olumlu anlamda sallayınca elimi uzattım ve "Kağıt, kalem." dedim.
Koltuktan kalkıp odasına çıktı ve kısa bir süre sonra elinde kağıt, kalemle geri döndü.
Elindekileri alıp alışveriş listesi yapmaya başladım.
"-Mum."
"Ne yapacağız mumu?"
Kaya homurdanınca "Hiç mi filmlerde görmedin, hani masada olur ya!" diye ben de homurdandım.
"Onlar filmlerde olur."
Ters ters baktıktan sonra "Neyse." diye mırıldandım ve işime devam ettim.
"-Balon."
Kaya bir kahkaha patlatınca "Ne gülüyorsun be!" diye sitem ettim.
"Ne balonu ya, parti mi veriyoruz?"
Ona baygın baygın bakıp "Sen ne anlarsın ki!" dedim.
Bence balonlar gayet hoş dururdu yani, renkli renkli.
"-Hoş bir masa örtüsü."
"Evde zaten masa örtüsü var."
"Ya sen bir karışmasana!"
Gözlerini devirince ona aldırmadan devam ettim.
"-Renkli ve süslü peçeteler"
"Oraya bir de -Arya'ya beyin yaz."
"Ha-ha-ha! Çok komik!"
Kaya omuz silkince dil çıkarttım.
"-Parti süsü."
"Arya sen küçükken kutlayamadığın doğum günlerinin acısını falan mı çıkarmaya çalışıyorsun acaba?"
Aldırmadan saate baktım ve "Gerisini yolda yazarız, hadi çıkalım." dedim.
"Nereden bulaştım bu işe!" diye homurdanarak peşimden çıktı.
Garajdan arabayı getirmeye gidince ben de elimdeki listeye göz atıyordum.
Araba gelince kendimi ön koltuğa attım ve "Önce bir kırtasiyeye gidelim. Süsleri almak için." dedim.
"Yemek olarak ne yapacağız?"
"Yaparız bir şeyler, şunları alalım da."
"Tabi canım, onlar olmazsa olmazımız."
"Dalga geçmeyi kes bunlar da önemli!"
"Ben bir şey demedim ki, bence de çok önemli!"
Kırtasiyenin önüne gelince arabadan çıktım ve kapıyı sertçe kapattım.
"Yavaş olsana ya!"
İçeri hızlı adımlarla girip "Biz balon alacaktık da." diye açıklamada bulundum.
Akşama kadar tüm hazırlıkların bitmesi gerekiyordu ve olabildiğince hızlı olmam lazımdı.
"O alacak ben değil."
Gözlerimi devirdikten sonra görevlinin gösterdiği yere gittim.
Balonları karıştırmaya başladığımda hepsinin sünnet balonu olduğunu görmem omuzlarımı düşürmeme neden olmuştu.
"Bunlardan başka balon yok mu?"
Görevli olumsuz anlamda başını sallayınca Kaya'ya döndüm.
"Bunların hepsi sünnet balonu, başka bir yerden alalım."
Omuz silkti.
"İki kıytırık balon için kırtasiye gezemem ben. Balon da olmayıversin."
"Ya Kaya!"
"Banane!"
Sinirle önüme dönüp 10-15 tane balon aldım ve kasaya yürüdüm.
"Saka yapıyorsun değil mi? Almayacaksın onları?"
Omuz silktim ve "Parti süsleri nerede?" diye sordum.
Görevli yerini gösterince süsleri de alıp balonlarla beraber paket yapmasını söyledim.
Elimizde poşetlerle çıktığımızda Kaya hala olayın şokunu atlatamamış gibi duruyordu.
Ben de hala o balonları aldığıma inanamıyordum tabi.-
"Buraları sen temizlersin bak! Elimi bile sürmem!"
Oflayarak "Dikkatimi dağıtıyorsun, git balonları şişir sen!" dedim.
Alışveriş yapmış, eve gelmiştik ve deminden beri yemek tariflerine bakıp yemek yapıyorduk. Sonucun içler acısı olduğunu söylemem gerekmiyordu herhalde.
Dağılmış mutfağa hüzünlü gözlerle baktım ve telefonu elime alıp yeni tariflere bakmaya başladım.
Tariflerin hepsi beni aşıyordu. Tam bir umutsuz vaka olduğumun farkındaydım.
Omuzlarımı düşürüp tek çarenin makarna olduğu kanısına vardım ve bir tencere çıkardım.
İçine su doldurup su kaynadıktan sonra makarnayı döktüm.
Makarna pişince süzgece boşalttım ve boş bir tencereye koyup gururla eserime baktım. Tek yaptığım yemek bu olabilirdi ama çok güzel yapıyordum beh!
"Arya bu süsleri nereye asıyo- Makarna mı o?"
Mutfağa giren Kaya'ya dönüp "Evet, nasıl olmuş?" diye sordum.
"Bir dakika, şimdi makarna mı yaptın sen? Şaka de lütfen!"
"Ne ya! Bence çok da güzel oldu!"
"Örnek gösterdiğin filmlerin hangisinde mum ışığında makarna yediler?"
"Onlar film Kaya!"
Mutfaktan sinirle çıktım ve yeni aldığımız masa örtüsünü çıkarıp masaya serdim.
Üzerine de mumları koyduktan sonra mutfağa gittim ve "Barış'ı çağır artık." dedim.
Kaya Barış'ı ararken ben de makarnaları tabağa koymuş, masaya götürmüştüm.
Ayıcıklı peçeteleri de yerleştirdikten sonra ketçap ve mayonezi de masaya koydum ve gururla ortaya çıkan şaheserime baktım.
Kapı çalınca süsleri son kez düzelttim ve koşarak kapıyı açtım.
Barış açtığım gibi heyecanla "Nasıl olmuşum?" diyince gülerek baş parmağımla onayladım.
"Mükemmel!"
İçeri girince yüzündeki heyecanın yerini şaşkınlık aldı ve bir süre odayı süzdü.
"Allah'ım sana geliyorum."
Dudağımı ısırıp onu izlerken yerden bir balon aldı ve üzerindeki yazıyı seslice okudu.
"Azıcık ucundan."
Kaya gülmemek için dudaklarını birbirine bastırınca kolunu cimcikledim.
"Lütfen bana, bunların hepsinin birer şaka olduğunu söyleyin."
Derin bir nefes alıp masaya doğru gidişini izledim.
"Ayıcıklı peçeteler. Çok düşündünüz bunlar için?"
Kaya 'Ben masumum' der gibi ellerini kaldırdı ve beni gösterdi.
Dirseğimle koluna bir tane geçirdim ve Barış'a döndüm.
"Ben çok tatlış olabileceğini düşünmüştüm."
Bana bir süre boş gözlerle baktı ama daha sonra yüzüne bir gülümseme yayıldı.
"Tamam tamam, uğraştığın belli."
Ben de gülümserken "Hadi makarnalar soğuyacak! Beren'i çağıralım artık!" dedim.
Kaya saate bakıp "Bu saatte gelebileceğini sanmıyorum." diye mırıldandı.
Ben de saate baktığımda 21.30'a geldiğini görmüştüm.
"Ben getiririm onu!"
Hızla mutfağa gidip telefonumu aldım ve Kaya'nın omzuna vurup mutfağı gösterdim.
"Hadi kardeşim anca temizlersin."
Kaya bana bir şey söylemek için ağzını açtığında koşarak mutfaktan çıktım.
Beren'in numarasını çevirip kulağıma götürdüm.
Barış da bana meraklı gözlerle bakıyordu.
"Alo?"
"Beren çok zamanım yok, hemen buraya gelmen lazım."
Fısıldayarak konuştuğum için Barış bana anlamaz gözlerle bakmıştı.
"Arya noldu?"
Sesimi ağlamaklı bir ton yaptım.
"Kaya'nın evindeyiz ve eve silahlı,takım elbiseli adamlar girdi. Hani böyle olur ya filmlerde!"
"Oha çok ekşınlı! Sonra noldu?"
Gözlerimi devirip telefonu kendimden uzaklaştırdım ve Barış'a "Bu kız harbi mal! Sen hala ona açılmak istediğine emin misin?" diye sordum sessizce.
"Arya orada mısın?"
Beren'in sesiyle telefonu tekrar kulağıma götürdüm.
"Evet, evet" dedim sessizce.
"Beren acil buraya gelmen lazım, ben odaya saklandım. Her an bizi bulup öldürebilirler."
"İyi de ben gelirsem beni de öldürürler."
Diyecek bir şey bulamayınca "Şakaağğ!" diye bağırdım.
"Ama buraya gelmen lazım, çok acil!"
"İyi de nede-"
Telefonu suratına kapatıp bir 'Oh' çektim.
Eğer Beren'i tanıyorsam merakına yenik düşüp buraya gelirdi.
"Birazdan burada olur! Sen mumları yak, ben de şu süsleri düzelteyim. Yamuk asmış Kaya!"
Duvardaki süsleri düzelttikten sonra koşarak Kaya'nın laptopunu getirdim ve müzik açtım.
Kaya mutfaktan çıkıp "Bu ne be?" dedi.
"Duygusal ve romantik bir ortam yaratmaya çalışıyoruz şurada! Sen ne anlarsın ki zaten."
Kaya gözlerini devirince ona dil çıkarttım.
"Biz çıkalım artık, Beren birazdan burada olur."
Barış'ın yanına gidip papyonunu düzelttim ve saçlarını karıştırdım.
"Başarılar Bay Her Şeyi Yiyen!"
"Hey,ben o saçları yapmak için ne kadar uğraştım haberin var mı senin?!"
Ellerimi yanaklarına koyup bastırdım ve dudaklarının balık gibi olmasını sağladım.
"Seni seven her halinle sevmeli."
"Oryo yonoklorom ocoyor!"
Ellerimi çektim ve omzuna vurdum.
"Gazan mübarek olsun! Hadi gidelim Kaya!"
Kaya da Barış'ın sırtına vurdu ve "İyi şanslar kardeşim!" dedikten sonra evden çıktık.
Kaya arabaya doğru gidince "Nereye ya?" diye sordum.
"Barışlar evden çıkana kadar Utku'da takılacağım. Sen de eve git artık."
Omuzlarımı düşürüp "İyi de ben onları merak ederim." diye sızlandım.
"Yarın nolduğunu öğreniriz zaten. Hadi eve git."
Karşıdan gözüme çarpan farı görünce "Eyvah Beren geldi!" diye haykırdım ve Kaya'yı kolundan tutup evin arkasına çektim. Aynı zamanda duvarın kenarından eğilmiş, arabadaki Beren mi diye bakıyordum.
Evin önünde taksi durdu ve içinden birisi çıkıp kapıya doğru yürüdü. Karanlık olduğu için yüzü gözükmüyordu ama Beren olduğunu farkedebiliyordum.
Kaya'ya dönüp "Benimle gel!" diye fısıldadım ve salona bakan pencerenin önüne gittim. Pencere atlayabileceğim yükseklikte olsa da içeriyi göremiyordum.
Kaya da yanıma gelince "Eğil." dedim.
"Niye?"
"E omzuna çıkacağım! İçeriyi göremiyorum!"
"Yok artık Arya! Yürü gidelim."
Ensesinden tutup "Banane!" dedim ve omuzlarından bastırdım.
"Merak ederim ben!"
"Of Arya of!"
Eğilince zafer gülümsememi yüzüme yerleştirdim ve omuzlarına çıktım. Bileklerimden tutup dengemi sağladıktan sonra pencerenin pervazından tutunarak içeriyi izlemeye koyuldum.
Kapının önündeki Beren'i görünce bir kahkaha patlattım.
"Sessiz ol!"
"Kaya bu salak pijamayla gelmiş!"
Beren tamamen içeri girip şaşkınlıkla masaya bakınca gülümsedim.
Pencerenin açık olmasına rağmen konuştuklarını duyamıyordum.
Barış uzun uzun bir şeyler söyledikten sonra başını yere eğdi ve elini ensesine götürdü.
Beren'e baktığımda elini ağzına götürdüğünü ve daha sonra yüzündeki kocaman gülümsemeyle Barış'ın boynuna atladığını gördüm.
Barış'ın ağzı abartısız bir karşı açılırken hızla kollarını o da Beren'e doladı.
Ellerimi pervazdan çekip çırptım ve "Kaya Beren kabul etti!" diye bağırdım.
Ellerimi kaldırıp bacaklarımı sevinçle ileri geri hareket ittirince Kaya dengesini kaybetti ve büyük bir gürültüyle yere düştük.
Daha sonra da Beren'in "Hırsız var!" diye bağırışını işittim.
Kaya hızla ayağa kalkıp elimden sıkıca kavradı ve beni de kaldırıp koşmaya başladı.
"Barış bizi öldürür koş, koş!"
Zifiri karanlıkta koşarken arkama baktım ve karanlıkta Barış'ın açık olan camdan atlayıp buraya doğru koştuğunu gördüm.
Elindeki kalın çubuk gibi şeyi görünce "Onun elindeki merdane mi?" diye sordum dehşetle.
Kaya bana aldırmadan "Arya!" diye bağırdı.
"Ne?"
"Sana bir şey söyleyeceğim ama sakın durma tamam mı?"
"Konuşma hakkını şehadet getirerek değerlendir bence."
Ellerindeki elim terlemeye başlarken ona döndüm ama karanlıktan yüz hatlarını tam olarak seçemiyordum.
"Arya ben sana aşığım!"
Sesi kulaklarımda yankılanırken ayaklarım zemine adeta çivilendi ve gözlerimi ona çevirdim.
"Arya koşsana!"
Ona aldırmadan kocaman sırıttım ve "Ben de sanaaağğ!" diye bağırdım.
Etrafımda dans ederken Kaya kolumdan tutup beni koşturmaya çalışıyordu.
Bense şuan ne yaptığımın farkında bile değildim. Sanırım anın şokuyla manyamıştım.
"Arya hadi!"
"İyi bari koşayım!"
Tam koşacakken kafama çarpan sert şeyle dengemi kaybettim ve gözlerim gidip gelirken "Üzülme yarim! Bu kız seni başkalarına yem etmez, bana bir şey olmaz!" diye bağırdım hüzünle.
Bedenim sert zemine çarparken duyduğum son sözler şunlardı.
"Beren korkma yakaladım hırsı- Anaağğ Arya ya lan bu!"
"Lan Barış! İşte bu sefer seni benim elimden kimse alamaz!"*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)
HumorO sabah yeryüzündeki en güzel mavilere sahip olan adam bana çarptığında, kalbim avuçlarının içine düşmüştü. ಡ Sen bir öküzsün, yakışıklı öküz. Ama öküz öküzdür öyle değil mi? ಡ Macera içinde #1 (09.06.2019)