Jelibon

37.8K 1.9K 54
                                    

"Bir dakka şimdi benim kafam karıştı. Film izlediğinin sahibi otel ve Kaya'yla kardeşler. O çocuğun adı da neydi.. Heh, Baran o da Eslem'le öpüştü. Ayh yok öyle değildi demi."
Amelya bana bakıp dudağını ısırınca kafamı geriye attım.
Fazla atmış olacağım ki ufak bir uçuşdan sonra sandalyeyle beraber yerde buldum kendimi.
"İyi misin?"
Amelya'ya tehdit içerikli bakışlar yolladıktan sonra ayağa kalkıp sandalyeyi de kaldırdım ve dikkatlice oturdum. Kafedeki çoğu kişinin bakışları üzerimdeydi ve normalde rahatsız olmam gerekirken normal bir şeymiş gibi sandalyeyi kaldırıp oturmuştum. Ah, kesinlikle normal değildim.
Derin bir nefes alıp Amelya'ya döndüm.
"Bak, son kez anlatıyorum tamam mı?"
Tamam anlamında başını sallayınca ona baygınca baktım. Aynı anda 15 diziyi takip eden kızın beyni anlattığım şeyler karşısında error vermişti.
"Öncelikle otel Baran'ın sahibi değil, Baran otelin sahibi. Ve Baran'la Kaya çocukluk arkadaşı. Buraya kadar okey mi?"
"Hı-hı devam et sen."
İçimden sabır dileye dileye 3 haftanın özetini 6. kez Amelya'ya aktardım.
Yaklaşık bi 10 saniye bana mal mal baktıktan sonra bir "Oha!" nidası çıkardı. Kafedeki herkes bize dönünce "Yavaş kızım!" diye uyardım.
"E şimdi bakınca, bu Baran seni seviyor kız. Verdim gitti valla he, hem arabası var, hem oteli var, hem de kendine ait evi. E babası da para sıçıyor görüldüğü üzere. Ay iyisin he gene, buldun zengin kocayı."
Bir an önce kızına zengin koca bulup evlendirmek isteyen mahalle karıları gibi konuşunca ona baygın baygın baktım.
"Saçmalama kızım, Baran bu tipi niye sevsin."
"Ya orayı ben de çözemedim doğrusu senin nerene bakmış bilmiyorum ama aşk gözünü kör etmiş belli ki."
Beni süzerek vardığı kanıya dil çıkartarak tepki verdim.
"Arya?"
"He?"
"Aybars, ne zaman dönecekmiş? O kısmı anlatmayı unuttun belli ki."
Sonuna kadar açılan gözlerini görünce hafifçe sırıttım.
"Birileri abayı fena yakmış belli ki."
Anında kaşları çatılıp alttan bacağıma tekmeyi geçirince sırıtmam genişledi.
"Saçmalama! Aybars senin gözünde neyse benim gözümde de o!"
Yüzüm asılırken "Tamam ya." diye mızmızlandım.
"Bir şey demedik."
Kollarımı kavuşturup geriye yaslandım.
"Arya?"
"Ne?"
"Ne zaman döneceğini söylemedin."
Tekrar yüzüme sırıtmam yayılırken "Geri dönmeyecekmiş." dedim.
"Nasıl ya? Hani sınava burada hazırlanacaktı?"
Omuz silktim.
"Bilmem."
Amelya ağlamaya hazırlanan çocuklar gibi bir kaç kez iç çekti ve daha sonra dirseğini masaya yaslayıp çenesini avcunun içine aldı. Ciddi anlamda abayı yakmıştı. Düşününce çok tatlı olabilirlerdi ama dış görünüş olarak yakıştıramamıştım doğrusu. Ve de Aybars'ı öz abim gibi benimsediğim için ikisinin bir ilişkisinin olması beni çok olumlu etkilemezdi. Amelya'nın hislerinin geçici olmasını diledim bir an. Evet, fazla bencil davranıyor olabilirdim bu konuda ama.. Aması yoktu. Bencildim.
Bu işin vicdanıma doğru gittiğini anlayınca herhangi bir konu açmak için Amelya'ya döndüm. Zaten büyük olan gözlerini biraz daha büyültmüş bir noktaya odaklanmıştı.
"Pişt!"
Önünde el şıklatınca gözlerini oradan ayırmadan hayran bir şekilde nefes verdi.
"Kızım şu taşlara bak. Bi bize rast gelmez zaten böylesi."
Gözlerimi devirip gülerek Amelya'nın baktığı tarafa döndüm.
Amelya'nın taş olarak nitelendirdiği çocukları görünce gözlerimi büyülttüm.
"Baran!"
Anında beklediğim bir çift gözden fazlası bana dönünce dudağımı ısırdım. Fazla bağırmış olmalıydım.
Baran'ın yüzüne sıcak bir gülümseme yayılırken yanıma hızlı adımlarla geldi. Selam vermek için ayağa kalkıp sandalyeyi hafifçe geriye ittirdim ama o beklemediğim bir şey yapıp kollarını bedenime doladı. Tereddüt etmeden sarılışına karşılık verdim. Ayrılınca yanındaki arkadaşını yeni farketmiştim. Bu çocuğun tüm arkadaşları meteor olmak zorunda mıydı ki?
"Utku, Arya."
Adının Utku olduğunu yeni öğrendiğim çocuk elini uzatınca gülümseyip sıktım.
"Amelya, Baran. Otelde tanışmıştık."
Amelya'nın biliyorum diyeceğini anladığımda hızla kaşlarımı kaldırıp indirdiğimde mesajı almış olacak ki bana bakıp sırıttıktan sonra elini sıktı.
"Memnun oldum."

*
"Sonra oturup servis arabasındaki her şeyi silip süpürdük."
Yediklerim aklıma tekrar gelince dilimi ağzımın etrafında gezdirdim. Herkes gülünce ben de bir kahkaha patlattım. Baran'la yaşadığımız şeyleri aklımıza geldikçe anlatıyorduk. Bu kadar ayrıntıyı Amelya'ya anlatmamıştım. Düşününce Kaya'nın içinde olmadığı sadece Baran'la yaşadıklarımızı anlatmadığımı farkettim. Amelya belki bana daha sonra kızacaktı anlatmadığım için. Haklıydı da. Ama içimden gelmemişti. Tabi onunla yaşadıklarımın Kaya'yla yaşadıklarımdan daha eğlenceli ve güzel olduğu kaçınılmaz bir gerçekti.
"Kalksak mı artık?"
Utku Amelya'yı onaylayınca ben de başımı olur anlamında salladım. Baran'da onaylayıcı birkaç kelime mırıldanınca kalktık ve hesabı ödedikten sonra kafeden çıktık.
"Ne yapsak şimdi?"
"Bowling?"
"Buz pateni bence."
"Uyuyalım."
Tüm gözler bana dönünce "Ne?" dedim ellerimi yana açarak.
"Uyumayı seviyor olamaz mıyım?"
Herkes gözlerini devirince ben de onların bu hareketine göz devirdim. Uyuma fikrini reddeten birinin insan olduğundan şüpheliydim doğrusu. Yaklaşık bir 10 dakika sonra sinemada karar kılınmıştı. Hiç düşünmeden kabul etmiştim ben de. Yataktan sonra uyunabilecek en iyi ortam tartışmasız sinema salonuydu. Baran'ın arabası kadar iddialı olmasa da kendimi satsam alamayacağım bir arabayla alışveriş merkezine gelmiştik. Sanırsam Utku'nun arabasıydı. Arabadan inip uyuşuk adımlarla AVM'ye girdim. Tüm yolculuk boyunca yanağımı cama yaslayıp çarpık bir suratla dışarıyı izlemiştim. Amelya da Utku'yla sohbet etmişti. Ve hala onunla sohbet ediyordu. Pekala, satışlardaydım.
"Arabada sıkılmış gibiydin."
Baran yanıma gelip kolunu omzuma atınca "Sıkılmış gibi değildim, sıkılmıştım. Ve hala da sıkılmaya devam ediyorum." diye huysuzlandım.
Kaşlarını kaldırıp "Anlıyorum." diye mırıldandı.
"İstersen sinema yerine başka bir şeyler yapalım."
"Süper olur kış uykusuna yatabiliriz mesela."
Gülünce ona hayran hayran baktım. Benim gibi gülerken maymuna benzemiyordu. Aksine çok tatlı oluyordu. Kafamı iki yana sallayıp kolundan çekiştirmeye başladım.
"Dur, nereye?"
"Canım jelibon çekti."
Çekiştirmeme gerek kalmadan benimle yürümeye başlayınca sırıttım. AVM'nin içinde bulunan büyük markete girip jelibonların bulunduğu kısmı aramaya başladım. Baran da arkamdan yavaş yavaş ilerliyordu.

"Arya!"
"Efendi- Ay!"
Yüzüme bir şey sürünce elimi yüzüme götürdüm. Eline baktığımda ateş kırmızısı bir ruj vardı. Kaşlarımı çatıp etrafıma bakındığımda makyaj malzemelerinin bulunduğu reyonda olduğumuzu anlamam uzun sürmemişti. Hemen yandan ben de kırmızı bir ruj alıp Baran'ın yüzüne uzun bir çizgi çektim. O da kenarda süngere benzeyen yuvarlak şeylerden alıp tester pudraya sürttü ve suratıma adeta yapıştırdı. Öksürüklerim arasında tester farlardan pembe olanına parmağımı sürtüp Baran'ın yüzüne bulaştırdım. Aynı zamanda karşı taraftan yüzüme ruj darbeleri alıyordum.
"Hey, siz!"
Görevlinin sesiyle hızla elimdeki ruju fırlattım. Aniden elimi bir el kavradı ve Baran "Koş!" dedi. Hemen dediğine ayak uydurup çıkışa doğru koşmaya başladım. Kendimi film setinde hissetmem mi daha anormaldi yoksa "Lanet olsun yakalandık!" deyip küfür savurmam mı? Buna bir cevap bulamamıştım ama komik olduğu kesindi. Baran hayran olduğum gülüşlerinden yollayıp jelibonların olduğu tarafta geçti ve kenardan bir paket alıp bana doğru uzattı. Elindeki paketi kapınca aynı serilikle cebinden 50 lira çıkardı ve  arkaya doğru fırlattı.  Aynı hızla yürüyen merdivenlere koşmaya başladığımızda arkamızdan seslenen görevlinin sesi kesilmişti. Parayı görmüş olmalıydı. Yürüyen merdivenlerden insanları itekleyerek çıkınca kenara geçip soluklandım. O da benimle kenara geçince aniden gülmeye başladım. Yüzü çok komik görünüyordu. O da bana bakıp gülmeye başlayınca artık kahkaha atar hale gelmişti. Bu kadar ekşın fazlaydı bana. O gülmeye devam ederken benim gülüşüm Baran'ın biraz ilerisinde gördüğüm çiftle hafif hafif silinmişti. Hala Baran'ın ellerinin arasında olan elim ister istemez gerilince yüzümü buruşturdum. Onlarca alışveriş merkezinin arasından burayı seçmeleri de mi tesadüftü?

YAKIŞIKLI ÖKÜZ (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin