Bölüm 11

320 29 2
                                    

"Acele et."
Kyungsoo Kai'nin nefes nefese söylediği cümleyle sabır çekercesine bir nefes aldı.Kolunu Kyungsoo'nun omzuna atmış yürümeye çalışıyordu.
"Yürümekte ısrar eden sendin.Yavaş olan da sensin."
"Yorgunsun."
"En azından ayakta durabiliyorum Prens'im." Tek kaşını kaldırarak Kai'ye baktı.
"Ben de...Tamam."
Kyungsoo gözlerini ondan çekip gülümsedi.Kai'yi böyle bitiren şeyin kendisi olmadığını biliyordu.Gözüne ulaşan karanlığın ardındakini görmüştü çünkü.Bunu anlatması için ileride boğazına bıçak dayamak zorunda kalbilirdi çünkü Kai'nin pek konuşkan olmadığı anlaşılıyordu.

"Yixing... Değil mi?"
Kyungsoo yorgunca yola bakarken mırıldanmıştı.Kai hafifçe başını sallarken titreyen bilinciyle başa çıkmaya çalışıyordu.Görüşü rüzgarın bir mum aleviyle yaptığı raksa benziyordu.Zihnini güçlükle yerinde tutuyordu.Asaletin sarmaşığının kendisine pek de adil davrandığı söylenemezdi.Kyungsoo'nun ölmemesi için verdiği zaman Yixing'den uzaklaştığı her an demekti.Onda bir sorun olduğunu anlamak zor değildi.

Zaten bu yüzden Kai onu Kris'e emanet etmişti.

Yixing ona bakan gözlere gülümseyerek Kris'in yanına yaklaştı.Beyaz ahşaptan masanın üzerindeki silaha uzanırken Kris dikkatle onu izliyordu.

"Bakmam sorun olur mu?" Sessizce sordu.Artık her şeyi öğrendiğine göre Yixing gibi davranması hiç zor olmuyordu.Kris'in başını sallamasıyla silahı eline alarak sandalyeye oturdu.Shekii'nin elindeki en önemli koz şuan karşısında oturuyordu.Bunun en büyük tehlikeyeye dönüşmemesi için çok dikkatli davranmalıydı.

Eline aldığı silah en güçlü kara büyüyle yapılmıştı.Bir asilin gücüyle.Bunu parmaklarının altında dolanan karanlıktan anlayabiliyordu.Neva ve kara büyü... En kötü ikili.Shekii'nin hoşuna gitmeyen tek yön buydu işte.En sevdiği tür Kara Büyücülerdi.Bu bedende olduğu sürece onlardan uzak dursa iyi olacaktı.Gözlerini kırpıp elindeki silaha odaklandı.Onun hakkında bir zerre merak bile duymuyordu oysaki.

Başını yana eğip masanın üzerinden Kris'e yaklaştı.
"Burası ne?"
Merakla gözlerini Kris'e çevirince ondan bir gülümseme kazanmıştı.Bu agresif kişiliğinin Yixing'e uzun süre dayanamayacağının farkındaydı Shekii.Sebebi ise içinden alayla gülümsemesini sağlıyordu.

Kris'in ona doğru eğilip sorduğu soruyu cevaplamasını büyük bir keyifle izliyordu.Güçlü Kora'nın son anları.Kara büyüyle yapılan bir silahla öldürüleni kendisi gibi bir Neva bile iyileştiremezdi.

Ölümüne sebep olmaktan zevk duyacaktı.

"Kris."

Seslenilen başını kaldırıp güzel gözlerini ona gösterirken Yixing hissizce gülümsüyordu.

Tetiğin sesi evde şiddetle yankılanırken gözlerini kıstı.Mutluluk damarlarında hızla aksederken gözlerini açtı.O kanlı bedeni izlemek istiyordu.

"Buradayım."

Kulağının arkasından duyduğu sesle gözbebekleri korkuyla titredi.Yutkunurken Kris'in gülümsediğini hissetti.Elleriyle kollarını tutmuştu.

"N-nasıl..."

Kris kısa olanın bileklerini arkasında birleştirirken Yixing direnmek için çaba bile göstermiyordu.

"Ben bir Kora'yım."

"Ama! Ama bu kadar hızlı değilsin!" Shekii yavaşça başını sallayordu."Değilsin biliyorum!"
"Her kimsen, şunu anla parazit" Kris diğerinin omzunun üstünden kulağına eğilip fısıldadı."Gücünün raddelerini saklamazsan böcek gibi ezilirsin."

Shekii Kris'in onu bağladığı iple çekmesini izlerken titriyordu.

"Bunu bekliyordun." Sesi yumuşak tonlara bürünmüştü.

Kris bunu bekliyordu.Onu yakalamamasının tek sebebi gücünü göstermek istemesiydi.

"Onun gibi davranıyordum."
"Davranabilirsin" dedi Kris ayakkabıları yerdeki cam kırıklarını parçalarken "ama olamazsın."

Shekii sinirle biraz önce yaşadığı şeyi düşündü.Aralarındaki gibi bir mesafeden atılan bir kurşunun ona çarpmaması...

Onları küçümsemişti.

Ve bu hayatında yaptığı en aptalca şeydi.

72 yıl önce Nivaemo'da

"Soldaki!" Küçük çocuk ve abisi heyecanla soytarının onlara oynadığı oyundan habersizce verdikleri cevabın doğruluğunu merak ediyordu.Soytarı ters çevirdiği dört kupanın üzeride ellerini gizemle hareket ettirerek gerilimi yükseltiyordu.Sonunda kaldırdığı kupanın altından çıkan yeşil elması neşeyle kapan çocuğu şekilsiz gülümsemesiyle izledi.Küçük çocuk doğru bilmişti.Hızlı refleksleri olduğu kesindi ama... Saçları yaşlılıkla seyrelip sararmış olan soytarı yeteneklerini konuşturarak çocuğun elinden kaptığı elması arkasına sakladı.

"Hangi elimle aldım?"

İki çocuğun şaşkın bakışları Kral tarafından inceleniyordu.Oğullarının soytarıyla oynadıkları oyunu başından beri izleyen Kral'ın yüreğinde istemsizce küçük oğlunun doğru cevabı vermesi dileği çınladı.Kısa, kahverengi dağınık saçlı küçük çocuğun gerilmiş kaşları sakince inerken parmağı soytarının sağ elini gösteriyordu.Yaşlı adam bu sefer hile yapmadan sağ elindeki elması çocuğa verirken merhametle onun başını okşadı.Kral'ın onu seçeceğini biliyordu.Bunu herkes biliyordu.Ona hem acıyor, hem merhamet duyuyorlardı.Asaletin Sarmaşığı için Kral küçük oğlunu seçecekti.Bunun bir lütuf mu, ceza mı olduğunu bilmiyordu kimse.

Verdiği doğru cevapla Kral, gelecekte Kai'nin babası olacak olan o küçük çocuğu varisi olarak seçeceğinden emindi artık.

Tüm gözler zeka parıltılarıyla ışıyan gözlerle öyle büyülenmişti ki, onun yanındaki biraz daha uzun olan çocuğun gözlerindekileri fark etmiyorlardı.

Neden doğru cevabı vermişti ki?

Lanet olası küçük çocuk...

HELL [Kaisoo] -ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin