Bölüm 15

289 29 2
                                    


Ay ters dönmüş, ışığını fısıltıyla uykusuz şehirde gezdiriyordu.Siv'in barı, asla sarhoş olmayan birkaç yaratık ve sürekli çakırkeyf olan türlerle her zamanki gibi susmuyordu.Dahası bugün, konuşacak önemli şeyleri var sayılırdı.Şeytan, kadimlerin kehanetindeki Köler'in peşindeydi.O bir yana bunun için Kral'ın ödül veriyor olması güçlü-güçsüz ayırt etmeden herkesin zihnini kurcalamaya başlamıştı.Sadece bir Kör'ü yakalayana ölümsüzlük yüzüğü... Yalnızca çok güçlü Neva'lardan kendi istekleriyle yaptıkları bir büyüyle alınan saf yüzük.Her an ölüm tehlikesi yaşayan, üstüne üstlük hayatta kalacak güçleri bile olmayan varlıklar için imkansızdan öte bir şeydi.

Gecenin ilerleyen saatlerinde, bugün Siv'den duydukları ve hatırlayabildikleri kadarıyla doğru olan ya da olmayan onlarca bilgi pekçok farklı türün artık saklayamayacağı söylentilere dönüşmüştü.

''Biz Şeytan diye duyduk!''

Tiz sesli kadın çatallaşmış sesiyle gürültülü barda yabancıya bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

''Peki kim bu Körler?''

Yabancının ortaya attığı soru bir anlığına oturduğu grubu suskunlaştırdı.İşte şimdi içkiyle kafası allak bullak olan yaratıklardan kimisinin aklında yeni bir soru çınlıyordu.

Ya ben, o yüzüğü alırsam?

''Biz ne bilelim be!''

Şişman ve biraz da çelimsiz olan bir Diablo yeni içki için elini kaldırırken yanındaki gence bağırdı.Diğerleri de onu onaylarken yabancı, masasını diğerlerinden biraz uzaklaştırmış sıska -büyük ihtimalle bir Kora olan- bir adamın düşünceyle yere baktığını gördü.

''Belki birkaç kişi birlikte biz öldürsek...'' diyecek oldu karşı masadan bir adam.Chanyeol olayların bu kadar hızlı ilerlemesini beklemediği için gülümsedi.Diğerlerine içki yüzünden kendini kaybettiğini düşündürmüştü bu hareketi yalnızca ve onu kendilerine daha yakın hissetmelerini sağlamıştı.

''Cidden yapabilir miyiz?'' 

Masadaki yabancı şüpheyle diğerlerine bakınca ortam birden ciddileşmeye başlamıştı.

''Yerlerini bulursak, evet.''

Sonunda sıska adam da konuşunca gözlerin belli belirsiz ona çevrildiğini hissetti Chanyeol.Kai ve Kyungoo'nun sabahki ziyaretleri demek gerçekten işe yaramıştı.

''Daha nerede olduklarını bilmiyoruz... Boşversene.''

Chanyeol arkasına yaslanıp içkisini fondip yapınca kopyacı tayfa da onu başıyla onaylayıp aynısını yapmıştı.

''Peki ya...''Sessizce söylendi sıska adam.Öyle ki ona bakmasa asla duyamazdı bunu.İşte beklediği hareket.

''Elf'lerim beni bekler.'' Chanyeol yanındaki kadına çapkın bir bakış atıp argoda Elf'lerin yerine geçen fahişelerin yanına gideceğini ima ederek masadan kalktı.Züppelerden birine benziyordu zaten.Arkasından hastalıklı kahkahalar atılıp bir iki ıslık çalındıktan sonra masa tekrar eski haline dönmüştü.

Dışarı çıkıp attığı yemlerin hedeflerine ulaşması için sarhoşlara biraz zaman verdi.

''Gitmemişsin.''

Kadın Chanyeol'a cilveli bir edayla seslenirken peşinden gelen sıska adamla tek kaşını kaldırdı Chanyeol.Bu alemde her şeyin anahtarı içki olmalıydı.Yoksa bu korkak ve üşengeç adamı hiçbir şey yerinden kaldıramazdı.

''Aklım burada kaldı.''

Uzanıp dudaklarına derin bir öpücük verdi.

''Demek yerlerini biliyorsun?'' Elini kadının belinden çekmeyip adama şüpheli bir soru yöneltti.

''Bilmiyorum.Ama...''

''O zaman ne diye buradasın?''

''Bilen birilerini tanıyorum.''

''Ne istiyorsun?'' 

''Ölümsüzlük yüzüğü benim olacak.''

''Diğerlerini de biz alırız.'' Kadın kendini biraz daha ona yaslayarak Chanyeol'a gülümsedi.

''Yarın.'' dedi uzun olan. ''Yarın barın arkasında.Bulabildiğiniz her şeyi bulun.''

Sıska adam başını sallayıp hızla yanlarından ayrılırken Chanyeol buna gülmeden edemedi.Böylelerinin başka birine güvenmesi hiçbir zaman mümkün olmamasına rağmen Kai'nin söylediği gibi, güç arzusu gözü kör ediyordu.

''Bardan bir şeyler öğrenebilirim.'' Kadın Chanyeol'un gömleğiyle uğraşırken bir türlü açamadığı düğmeyle sinirlerinin bozulduğunu belli etmemeye çalışarak söylendi.

''Beni bırakıp gidecek misin?''

''Üzgünüm hayatım.''

Kadın yanından ayrılırken onu bir kere daha öpmeyi ihmal etmemişti.Chanyeol iç çekerek kaybolan gece ışıklarının yerinde oluşan karanlığa baktı.Yarın gerçekten bir şeyler bulabilirlerse şehrin içine girmek zorunda kalacaklardı.Sıkıntı.

''Uyumak istiyorum...''

Ellerini ceplerine sokup yavaşça eve doğru yürümeye başladı.Zaman gerçekten tükeniyordu.

Yixing arkasına yaslanmış, gülümsemeye devam ediyordu.Başta onlara Körler'den bahsettiği için berbat hissetmesine rağmen şimdi çok daha iyiydi.Prens ya da değil, şimdiye kadar kim onlardan birini öldürebilmişti ki? Şimdi de gözlerindeki endişeye gülerken sinirlerinin daha da bozulmasını sağlıyordu.

''Tamam, üzülmeyin bu kadar.Çok kalmam içeride.''

''Kris.''

Kyungsoo Kris'e gözleriyle onun ağzını kapatmasını söyleyip dışarı çıkan Kai'nin peşinden gitti.

''Sakinleş.''

Duvara yaslanmış olan Kai'ye ters bir bakış atarak karşısındaki masaya kollarını dayadı.

''Bu cidden...'' Kai başını sallayarak güldü.''Tamamen gereksiz değil mi?''

Bir anda Kyungsoo'nun yakalarından tutup onu kendine çekti.Siyah sarmaşık anında çenesinden yüzüne çıkıp irisini dahi o uğursuz karanlıkla kaplamıştı.

''Görüyor musun? Ben göremiyorum!'' Kanındaki öfke şiddetle akarken sinirle bağırdı.

''Pens mi?'' Kaşlarını çaresizlikle çattı.'' Bu sadece lanet.'' Kyungsoo sessizce onu izlerken boynundaki ellerle güçlükle nefes alıyordu.

''Bak.'' Güldü Kai.''Seni öldürmek istiyorum.''Başını eğip diğerinin yüzüne daha da yaklaştı.''O gün duyduğun arzuyu hatırla.'' Soğuk ellerini diğerinin boynunda daha da sıkılaştırırken sessizce mırıldandı.''O bunun yanında hiçbir şey.''

Kyungsoo nefes almayı keserken gözlerini Kai'nin gözlerini izledi.Koyu değildi.Karanlıktı.Saf bir yalnızlıkla çığlık çığlığaydı.

''Bunun hiçbir iyi yanı yokken ona nasıl yardım edeceğim?''

Kyungsoo elleriyle onun bileklerinden tutup yavaşça çekerek gevşetti.

''Biliyorsun.Ölmesem de acısını çekiyorum.''

Kai bir an dudaklarını aralayıp bir şey söylemeden ellerini onun boynundan çekti.Kyungsoo onun geri gelen kahverengi irislerine bakıp yavaşça gülümsedi.

''Birazdan Chanyeol burada olur.''

Kai yorgunca başını salladı.Kyungsoo'nun biraz önceki hastalıklı arzuyu hissettiğine emindi.Bunu içeridekilerin de hissettiğini biliyordu.Sarmaşığın bitmek bilmeyen açlığını yakınlarda yaşayan tüm canlıların duyup dehşete kapıldığını da...

Diğerininin yanından ayrılışını izledi.Kapıyı açıp içeri girişini.Yavaşça kapattığı kapının sesini.

Birazdan Chanyeol burada olur. Demişti

''Yanımdasınız demek.'' 

Kaşlarını çatıp bu düşünceye kendini kaybetmemeye çalıştı.Yine de diğerinin biraz önceki korkusuz bakışlarını kolayca unutabileceğini sanmıyordu.

Güvenmesi gereken son kişi olmasına ve Kai'nin de bunu iyi bilmesine rağmen...


HELL [Kaisoo] -ASKIDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin