Sabah uyandığım da kendimi tuhaf hissediyordum. Dün Baekhyun'un anlattığı şehir efsanesi beni fazlasıyla ürkütmüştü. Nasıl bir efsaneyi gerçekmiş gibi hissedebilirdim ki? Tanrım bu kesinlikle mantık dışıydı.
Yavaşça yatakta doğruldum ve oturur pozisyona geldim. O anda odamın kapısı açıldı ve bütün enerjisi ile Puppy Baek'im yanıma fırladı.
"Günaydın Lu-ge~" Aegyosunu sevdiğim.
"Günaydın Baekkie~" Bende yapmaz isem olmazdı.
"Hadi kalk da hazırlan vaktimiz az kaldı okula geç kalmak istemiyorum." Yavaşça kalkıp kapıya yönelirken demişti bunları.
"Tamam.." arkasından fısıldamıştım.
Hemen yataktan çıktım ve banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkama aşaması bitince hemen okul formamı giyip saçlarımı düzelttim. Bende tuhaf huy ise hiç tarama gereği duymamamdı.
Hazır olduğum da odadan çıktım. Baek'de hazır bir şekilde beni bekliyordu kapının önünde ki tahta koltukta.
"Ohh sonunda hazırlanmışsın Lu. Geç kalmadan gidelim okulda atıştırırız." hızlıca konuşmuştu.
"Tamam Baekkie." hemen hareket ederek hızlı adımlarla okula doğru yürümeye başlamıştık.
*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*-*
Kısa bir sürede okula gelmiştik. Ama bahçede karşılaştığımız görüntü pek hoş değildi.
Yakışıklı Buz Prensim Oh Sehun tanımadığım bir çocuğu evire çevire dövüyordu. Çocuk karşılık vermek istese de pek başarılı olamıyordu. Sehun'un gözü dönmüştü adeta.
"İşte sana bahsettiğim psikopat Sehun tam bu şahıs oluyor. Hani 'Neresi psikopat Baek hiç öyle durmuyorlar ki' dediğin çocuk." tam da aklımdan geçenlere yorum yapmıştı Baekhyun. Cidden önceden dediklerim için şimdi utanıyordum.
Olay neydi bilmiyorum ama herkes çember oluşturacak şekilde okul bahçesine doluşmuştu. Biran çocuğa acımıştım.
Fark etmeden önümdeki insanları geçmiş şuan direk Sehun'un karşısındaydım ama o olaya kendini o kadar kaptırmıştı ki beni görmemişti. Sonra ne olduysa bir anda Sehun çocuğun omuzlarından tutup havaya kaldırdı ve büyük bir hızlı çocuğu fırlattı.
Şaşırsam mı yoksa düştüğüm duruma mı üzülsem bilemedim.
Çünkü Sehun nasıl böyle bir kuvvetle o çocuğu fırlatmıştı anlamlandıramamıştım ve çocuk büyük bir hızla en önde duran benim üzerime düşmüştü.
Canım çok fazla yanarak yere yığılmıştım. Sanırım ayağımı burk muştum. O anda acı bir çığlık attım.
"AAAGGHHAAA!!" üzerime düşen çocuk ağlayarak tekrar tekrar aynı şeyi söylüyordu.
"Özür dilerim özür dilerim özür dilerim." ama onun bir suçu yoktu ki. Ve Baek'in bağrışlarını duydum.
"LUHAN!! Canın yanıyor mu? Neyin var huh? LU!!" Ah bir de kulağımın dibinde bağırmasa.
"Sus Baek! Ayağım ağrıyor sanırım burktum!" canım çok yanıyordu ve bir anda yerden havalandım. Birisi beni kucağına almıştı. Ama bu tanıdık olduğum Baek'in kokusu değildi.
Başımı hafifçe kaldırdığımda dehşete düşmüştüm çünkü beni kucağına alan kişi Sehun'du.
"N-ne yapıyorsun?" şaşkınlıktan sesim kekeleyerek çıkmıştı.
"Seni revire götürüyorum." sesi çok soğuk ve duygu yoksunu çıkmıştı.
"Neden ama?" açıkçası beni kucağında revire taşıması heyecanlandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magical Night
VampirosYeni yerleştiğim kasabada hiç birşey normal değildi. Efsaneler kol geziyordu ortalıkta. Peki bunun doğru olması yüzde kaçtı? Ya 'O'nun bu muhteşemliği neydi? Ve bu gizemli çocuğun bir vampir olma olasılığı yüzde kaçtı? Sen nesin OH SEHUN? | maiimia ®