Benim için sadece artık kitaplarım vardı.Her şeyi onlara anlatıp içimi onlara döküyordum.Evde onları okumaksa daha kolay olmaya başlamıştı.Annem ve babam iki odalı evimizin sobalı kısmına taşınmışlar bende soğuk oda da kalıyordum artı.Üşümekten hiç şikayetçi değildim.
Gece olup bütün işleri bitirdiğimde soğukta olsa kendi dünyama çekileceğim bir kabuğum vardı.Evde ki mumların hepsini toplayıp odama saklamıştım.Herkes yattığında mumları yakıp kitaplarımı okurdum.Kapıldığım hayal dünyasında öyle mutlu olurdum ki,hele o okuduğum romanlarda ki aşklar, hep acaba günün birinde bu romanlarda ki kadınlar gibi bende bir erkek tarafından sevilir miydim diye düşünürdüm.Bu düşünce bile yanaklarımın kızarmasına yeterdi.
Sabaha kadar hayaller kurar,romanlarda ki kadın karakterlerin yerine ben geçer ,kendimce oyun oynar ve bazen kendimi öyle kaptırırdım ki odanın ortasında hayali sevgilimle dans ederdim.Sonra utanır kendimi yatağa atıp yastığın altına saklardım başımı.
Uykusuzluğa dayanamayıp gözlerim uykuya yenik düştüğünde yine o hayallerle güzel rüyalara teslim ederdim bütün benliğimi.Sabah uyandığımda ise kabuslarım başlardı.Güneşin pırıl pırıl odamı aydınlatmasından nefret ederdim.Ben geceye aşıktım çünkü gece sarıp sarmalıyordu beni,geceleri unutuyordum sevgisizliğimi ve yalnızlığımı.Güneş ise kabusları getiriyordu bana.Her sabah aynı sesle uyanmakta gün içinde yaşanacak kabusların habercisi oluyordu.
"Kalk Allah'ın cezası bi işe yara!"
Her ne kadar uykusuzda olsam mecburdum kalkmaya.Yatağım da doğrulup saate baktığımda henüz sabahın altısıydı bu saatte evde ki kimse uyanmazdı, annem dışında.Odamdan çıkıp banyoya geçecektim ki yine o nedenini bile bilmediğim öfke dolu bakışlarla karşılaştım.
''Bir saate kadar kahvaltıyı hazırla,sonra da evi bir güzel temizle akşama misafirlerimiz var.Şu üstüne başına da bir çeki düzen ver.''
Annemin son söylediği cümleye takılmıştı aklım,bizim eve hiç misafir gelmezdi ki.En son babaannem öldüğünde bir kaç komşu gelmişti o kadar.Bu duruma olan şaşkınlığımı üzerimden atıp mutfağa girdim,çayı koydum ve uykusuzluğumu bir parça atabilmek için camı açtım.Sabahın bu saati dışarıdan gelen sesleri duyduğumda merakıma yenilip bahçeye çıkmak için usulca salondan geçtim.
Dışarı çıktığımda ise bizim evin önünde ki büyük kamyoneti gördüğümde şaşırmıştım ve yan taraftan gelen adam seslerine çevirdim başımı.Zeyneplerin kapısının önünden geliyordu sesler ve bir kaç adam eşyaları dışarı çıkarıyordu.Koşar adımlarla çıktım bahçeden ve hemen Zeyneplerin bahçeye girdim.Hüseyin amca tam karşımda duruyordu.Aklımdan geçenleri bir çırpıda sildim.Yavaş adımlarla kapıya doğru yaklaştığımda Zeynep'i gördüm.Ağlıyordu.Hemen yanına koşup sımsıkı sarıldım arkadaşıma,neler duyacağımı biliyordum ama duymaya hazır değildim.Sonra Zeynep gözyaşlarıyla ıslattığı omuzum dan kaldırdı başını ve gözlerimin içine yaşlı gözleriyle bakarak konuşmaya başladı.
''Biz gidiyoruz Melek...''Anlamıştım ve bunu duyduğum an artık gözyaşlarımı tutamayıp bırakmıştım.Kısılan sesimle sorabilmiştim.
''Nereye?''
''İstanbul'a...Babam orada iş bulmuş.''
''Ama okul?''
''Gideceğimiz mahallenin okuluna kaydımı aldıracağız.''
''Ben şimdi seni bir daha göremeyecek miyim?''
''...........''Susmuştu Zeynep,diyecek bir söz yoktu çünkü...
''Benim şimdi içeri girmem lazım Melek,sende eve git burada görmesinler seni.Seni hiç unutmayacağım ben sende unutma emi...Belki karşılaşırız bir gün...canım arkadaşım...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI MELEK (Kitap oldu)
ChickLitHayat bana borcun var... Mutluluk... Huzur... Sadakat... Sevgi... Bir Aşk borcun var... Hayat,bana bir "HAYAT"borcun var...