Bu ev de başıma daha neler gelebilirdi bilmiyorum ama babamın evden çıkmadan söylediği şey fazlasıyla korkmama ve merak etmeme neden olmuştu.Ne işimiz olabilirdi ki yada benim ne işim olabilirdi?Tanımadığım bu şehirde ben nasıl bir iş için önemli olabilirdim?Kafamın içerisin de dolanan soru işaretleriyle masayı hazırladım ve içeri geçip annem ve Fatih'i uyandırmak için odaya girdiğimde annemin yüzünü daha net görebilmiştim.Gözlerinin altında morluklar ve dudağı şişmiş , gece kanayan yara kurumuştu. Ne kadar beni evlat olarak kabul etmese de üzülmüştüm ve içim çok acımıştı o haline ve yine gülümseyip yaklaşmak istediğim de hızla yataktan kalkıp geçip gitti yanımdan.Fatih'i uyandırmak için onun olduğu yatağa yöneldim ve yatağın kenarına oturup usulca seslendim.
''Fatihh,canım hadi kalkta kahvaltı edelim.''beklemiştim yine beni terslemesini beklemiştim ama bu sefer yanılmıştım.Fatih hiçte benim beklediğim gibi davranmamış aksine uykulu sesiyle çok güzel abla demişti.
''Tamam abla kalkıyorum.''bu kelimeyi duymak öyle güzel bir duyguymuş ki az önce ki korkularım,endişelerim buhar olup uçmuştu adeta.Kardeşimin başına bir öpücük bırakıp tam yataktan kalkacaktım ki Fatih'in belime sarılmasıyla kalkmaya yeltendiğim yatağa geri oturdum.
''Beni hiç yalnız bırakma olur mu abla?Ben annem ve babamdan korkuyorum.''
Bunları duymayı hiç tahmin etmemiştim.Çünkü Fatih annem ve babam için önemliydi ve onlar bana nasıl davranıyorsa oda öyle davranıyordu.Şimdi bu durum beni fazlasıyla şaşırtmıştı.Annem ve babamdan korktuğunu söylemişti ama ona onu korkutacak bir şey yapmamışlardı ki.Bunu benim söylemem gerekmez miydi.Bir süre daha o şekilde kaldıktan sonra bende Fatih'e sımsıkı sarılıp fısıldadım.
''Korkma sen, ben yanındayım merak etme.''bir süre daha sarıldıktan sonra kardeşimin saçlarına bir öpücük daha bıraktım ve odadan çıkmak için ayağa kalkıp ''Hadi kahvaltıya''diyerek odadan çıktım.
Annem yine camın kenarında oturup dışarıyı izliyordu.Ama üzgün olmaktan ziyade fazlasıyla öfkeliydi ve bu öfkesini de bizden çıkarmaya kararlıydı.Dikildiğim yerde bir süre daha anneme baktım ve kapının sesi ile ise annemle göz göze gelmiştik.
''Aptal aptal ne bakıyorsun açsana şu kapıyı!''
Koşar adım kapının önüne gelip hemen açtım kapıyı ve sabah sabah görmek istemediğim yüz ve gözler tam karşım da duruyordu."Bu kadının ne işi var sabah sabah" diye düşünürken o çoktan yanımdan geçip annemin yanına oturmuştu bile.
Hiç bir zaman hiç kimseye şüphe ile bakmamıştım.Tabi ki benimde sevmediğim ve hoşlanmadığım insanlar olmuştu ancak bu kadın bir başkaydı.Rahatsız ve huzursuz ediyordu hemde şüphe denen duyguyu içime düşürüyordu.
Şimdi bu düşüncelerimi söylemeye kalksam,ne mümkün,dediğim gibi sadece düşüncede kalırdı.Kimse tek bir sözüme itibar etmez birde üstüne tonla laf işitirdim.
En iyisi susmaktı.
Derin bir nefes alıp yüzümü döndüğümde çoktan dün gecenin kare kare her sahnesi anlatılmıştı.Odanın ortasına geldiğimde annemin sesiyle bakışlarımı anneme çevirdim.
"Bize çay getir,sonra da çıkma o mutfaktan!"
Sessizce odadan çıkıp mutfağa geçtiğimde içeride konuşulanlarıda çok net duyabiliyordum."Niye böyle yaptı kız bu kocan?"
"Hep onun yüzünden."
"Kimin?Melek mi?"
"Kim olacak başka, onu doğurduğum günden beri adam benden köşe bucak kaçıyor.İçmiş içmiş sonunda patladı.Doğurmaz olaydım."
Arada ki mesafeye rağmen annemin sesinin tonunda ki nefret tınısını çok net duyuyor ve hissediyordum.Bu evde yaşamak istemiyordum ama gidecek de yerim yoktu.Ellerimi tezgaha dayayıp her zaman tek yapabildiğim şeyi yaptım bende.
Ağlamak....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI MELEK (Kitap oldu)
ChickLitHayat bana borcun var... Mutluluk... Huzur... Sadakat... Sevgi... Bir Aşk borcun var... Hayat,bana bir "HAYAT"borcun var...