Bütün gün olur mu diye düşünmekten artık öyle inandırmıştım ki kendimi hayal olan okul sanki gerçek olmuşta sabah gidecekmişim gibi hissetmeye başlamıştım.Akşam olup herkes yavaş yavaş eve girdiğinde yemeklerde dahil bütün işleri tamamlamıştım.Çünkü yemekten sonra hemen odaya çekilip kitaplarımı okumak istiyordum.
Fakat benim isteklerim hep istemekle kalıyordu.Annem,kardeşim ve ben masaya oturup yemeğe başladığımızda babam daha eve gelmemişti.
Babamda sevmez beni bilirim ama ilk kez yemeğe gelmemişti ve onu merak etmeye başlamıştım.O da bu yeni şehri daha tanımıyordu.Belki bir kaç defa gelmiştir ondada mutlaka bir yakının işleri için olmuştur.Yemeği yiyip masayı topladığımda annem camın önünde dışarıya bakıyordu.Merak içinde olduğunu görebiliyordum bakışlarında.Sadece uzaktan izledim onu,çünkü izin vermezdi yanına yaklaşmama ve mutlaka iterdi beni yine."Merak etme annem gelir şimdi."deyip boynuna sarılmayı o kadar çok isterdim ki.
Annemle ben hiç bir zaman Zeynep ve Hatice teyze gibi yada Fidan teyze ve Merve gibi anne kız olamayacaktık,biliyordum.Ben annemin yerine hep başkalarını koydum onların gözlerinde ki şefkat kırıntılarına sığındım.Hiç kimse bir annenin yavrusuna baktığı gibi bakamaz ama annemin yerine koyduklarım annemden daha şefkatli bakıyorlardı.
Oturma odasının ortasında ki iki sandalyeli masanın bacağı sallanan sandalyesinde sanki sallanan sandalyede oturur düşüncesiyle öne arkaya sallanırken birden kapının sesiyle evin içini kaplayan sessizlikte bozulmuştu.
Kapı adeta yumruklanıyor ve kapıda ki ise bağıra çağıra kapıyı tekmeliyordu.
Öyle çok korkmuştum ki babamında evde olmaması bu korkumu daha da tetiklemişti.
Kapının arkasından gelen ses yabancı değildi ama söyledikleri anlaşılmıyordu.
Annem kapıya yaklaşıp kolu tutup açmak için uzandığında bir an dönüp kardeşimle bana bakıp tekrar kapıya döndü yüzünü.
İlk defa görmüştüm evet ilk defa annemin gözlerinde korkuyu görmüştüm.O hep öfke dolu gözler şimdi korku doluydu.Böyle anlarda bir kez daha sarılıp sığınacak birinin olmayışı beni yine derinlerde biyerden acıtmıştı.
Annem bir süre daha bekledi ancak annem bekledikçe dışarıda ki daha da öfkelenip hırsla kapıyı tekmeleyip yumrukluyordu.
Kendinde bulduğu cesaretle kapıyı açtığında büyük bir gürültüyle oturma odasının ortasına serilen bir adam vardı.Korku dolu gözlerle odanın ortasında ki adama bakarken yerde ki adam ise yine bir şeyler mırıldanarak ayağa kalkmaya çalıştı.
Korkudan karnıma giren ağrı ve titreme nöbetinden bu adamın babam olduğunu anlamam biraz zaman almıştı.
Yerden kalktığında ayakta duramıyordu.Sürekli sağa sola sallanıyor ve dedikleri ise anlaşılmıyordu.Kendimi bildim bileli babamı ilk kez böyle görmüştüm.
Alkol aldığını hiç bilmezdim hele bu hale gelene kadar içtiğini hiç görmemiştim.Bir süre nerede olduğunu anlamak ister gibi etrafına bakındı ve gözleri beni bulduğunda korkudan odamın kapısına iyice sinmiştim.Bütün bedenim titriyordu ve bana doğru bir iki adım atıp sendelediğinde gözlerimi sımsıkı kapadım.Gözlerimi kapamış olsam da yaşlar durmaksızın yanaklarımdan aşağıya akıyordu.Gözlerim bile artık yaşadığım her ana o kadar alışmıştı ki biliyorlardı yüzümü ne zaman ıslatacaklarını.
Biraz daha önümde dikildi ve ses gelmeyince yavaşça gözlerimi araladım ve gitmemişti tam önümde dikiliyordu halen.Gözlerimi araladığım an işaret parmağını bana doğru uzatıp anlamadığım şekilde konuşmaya başladı.
"Sen var ya sen...Küçük şeytan,seni doğduğun gün bir çöplüğe atmak lazımdı.Senin yüzünden nerelere geldik.Ama ben biliyorum sana yapacağımı..."
Korkudan ve onun alkolden dolaşan dili yüzünden dediklerinin çoğunu anlamasam da alışık olduğum cümleler olduğuna emindim.Arkasını bana dönüp anneme baktığında tuttuğum nefesimi yine kimsenin duymayacağı şekilde usulca bıraktım.
Bu gecenin bu kadar olmasına ve dahasının olmaması için dua ettim ama henüz yeni başlıyordu ve neler olacağını bilmiyordum.
Anneme döndüğünde usul usul bu sefer onun üzerine yürümeye başladı ve bizimde duyabileceğimiz şekilde ağzından döküldü kelimeler.
"Senden de senin veletlerinden de sıkıldım artık.Bir düşün artık yakamdan lan!"
"Delirdin mi adam sen,ne diyorsun?"
"Delirdim ne yapacaksın!?"
"Allah canını alsın senin emi,ağzına içeydin.Zıkkım iç!"
Annemin bu son sözünden sonra duyduğum şey bir tokat sesiydi.Sonra bir daha,bir daha ve annemin çığlıkları.
Kulaklarımı ellerimle kapayıp dizlerimin üzerine çöktüğümde karşımda yaşananlar beni hem korkutuyor hemde içimde iyileşmeyecek yaralar açıyordu.Hangi çocuk bunları görmeye mahkum edilebilir yada buna maruz bırakıla bilir.Şiddet hangi varlığın önünde böyle fütursuzca sergilenebilir.Söz konusu çocuk ise ASLA!!Çöktüğüm yerde ellerim kulaklarımda ve dayanamayacağımı anladığımda sımsıkı yumduğum gözlerimle o halde ne kadar kaldım bilmiyorum.Gözlerimi açıp baktığımda babam yoktu ve annem yerde başı ellerinin arasında dudağının kenarından sızan kanla sessiz sessiz bir şeyler söylüyordu.
Etrafa baktığımda ise evin içi savaş alanından farksızdı.Yerde yan duran sandalye ve masanın üzerinde ki küçük süs vazo yerde parçalanmış bir haldeydi.
Kendime geldiğimde Fatih'i aradı gözlerim ve hemen odaya girdim.Korkudan yatağın en köşesine sinmiş korku dolu gözlerle bana bakıyordu ve ben ilk kez o gece duydum o kelimeyi."Korkuyorum abla."
Korkuyordu ve o benim kardeşimdi ne kadar beni sevmese de ben her şeye rağmen severdim kardeşimi.Hemen yanına gidip sarıldım ve başını öptükten sonra "ben buradayım,korkma"dedim.Sımsıkı belime sarıldığında acı dolu bir tebessüm düştü dudağımdan."Keşke bunlar yaşanmadan önce bana böyle sarılsaydı ya "diye düşündüm.Bende Fatih'e sarıldım sımsıkı ve sonra kollarından tutup bir parça uzaklaştırdım kendimden ve gözlerinde ki yaşı sildim."Anneme bakıp geleceğim,korkma emi,hemen geleceğim"deyip çıktım odadan ve kapıyı kapamadan önce bir kez daha baktım Fatih'e.
Böyle korku dolu ve savunmasız o kadar çok gece yaşamıştım ki şimdi kardeşimi aynı durumda görmek acıtmıştı içimi.Fatih'e gülümseyip kapattım kapıyı.Annem halen aynı vaziyette olduğu yerde oturuyordu.Sakin adımlarla yanına yaklaşıp bende hemen yanı başına dizlerimin üzerinde oturdum.
Bir evlat annesinin tepkilerini bilmez mi? Ben bilmiyordum ve ona yaklaşıp yaklaşmamakta ve iyi olup olmadığını sormakta tedirgin hissediyordum kendimi.Ama yardıma ihtiyacı vardı ve ben annemi ilk kez böyle görüyordum.
İyice yaklaşıp elimi dudağına uzattığımda hışımla elimin itilmesi bir oldu.
"Defol başımdan!Bunların hepsi senin yüzünden.Seni doğurduğum güne lanet olsun!"
Elim havada kala kalmıştım.Annem ise beni itip oturduğu yerden hızla kalkıp Fatih'in yanına yani bizim odamıza girdi.
Hiçbir şey yoktu aklımda akşam ki olanlar,annemin hali,Fatih'in korkusu,benim hissettiklerim hiç biri yoktu.
Tek bir cümle "Seni doğurduğum güne lanet olsun"Sabaha karşı oturduğumuz kanepede uyuyup kalmıştım.Tek bir düşünce ile sabahı etmiş ve gözlerim gece yaşananların ağırlığına daha fazla dayanamayıp kapanmıştı.
Yine kimse uyanmadan kalkıp hemen elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa geçtim.Duyduğum kapı sesiyle irkildim ve arkamı döndüğümde babam tam karşımdaydı.Annem ve Fatih uyuyorlardı.Bu durum ise beni fazlasıyla tedirgin etmişti.Hiç bir şey demeden öylece babama bakıyor,gözlerimi bir an olsun ayırmıyordum.
Sonra masaya yaklaştı ve oda aynı benim gibi gözlerini kaçırmadan ve nefretle bakarak konuştu."Öğlene hazır ol almaya geleceğim,işimiz var seninle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI MELEK (Kitap oldu)
ChickLitHayat bana borcun var... Mutluluk... Huzur... Sadakat... Sevgi... Bir Aşk borcun var... Hayat,bana bir "HAYAT"borcun var...