Ölüm için hep soğuk derlerdi,ölüm ölmek isteyen kişi için pamuktan bir yatakmış meğer.Ben odamda ki mumun düşüşüyle kabul etmiştim ölümü ve açmıştım kollarımı beni alması için.Bazı sesler duyuyordum derinlerden ama hiç biri net ve anlaşılır değil.Üşüyordum,ölüm ölmek isteyen için yumuşaktı ama soğuktu.Gözlerimi aralayabildiğim de odam ışıl ışıldı,benim hayatım bu kadar aydınlanmamıştı hiç.Sonra birileri, çok yakından duyuyordum sesleri ama seçemiyordum kime ait, sadece bir tek kelime aklımda kalmıştı o geceye dair ve o ses öyle kolay olmuştu ki onu tanımam feryat ediyordu ''gebersin''diye.Sonrası zifiri karanlık...
Gözlerimi açtığımda kasabanın sağlık ocağında olduğumu fark etmem çok uzun sürmedi.Kolumda ki serum ve başımda ki hemşire dün gece olanları an be an hafızamda canlandırmama yetmişti.Başımı kaldırıp etrafıma bakma istediğimde hemşire önemli birşeyim olmadığını ve serum bitene kadar yatmam gerektiğini söyledi.Gözlerimi sıkıca kapatıp açtım ve başımda duran hemşireye sorduğum sorunun cevabıyla gözlerimden akan yaşlar artık yüreğime zehir damlar gibi damlayıp yakmıştı.
''Annem babam onlar iyi mi?''
''İyiler merak etme,sen şimdi dinlen.''
''Neredeler peki?''bir cevap beklediğimi biliyordu ve gözlerime bakmadan tek kelimede özetledi durumumu.
''Bilmiyorum.''
Bilmiyorum demişti yüzüme bakamadan.Ben baygın haldeyken ''gebersin''diye feryat eden annem,beni doğuran annem bana hiç acımdan beni burada bir başıma bırakmıştı. Ölmeliydim ben dün gece bu hayat burada sona ermeliydi.Ama belli ki hayatın benden daha alacakları vardı.
******************
Serumum bittiğin de yattığım yerden zorda olsa kalka bilmiştim. Halen başım hafif de olsa dönüyordu.Bir müddet oturduğum yerde gözlerimi yere sabitleyip bekledim ve buradan çıkınca ne yapacağımı düşünmeye başladım.Nereye gidecektim,ailem var mıydı artık benim,onlar neredeydi.Kafamda bir sürü cevapsız soruyla kalktım oturduğum yerden ve kapıya doğru geldiğim de hiç karşılaşmayı düşünmediğim,sorsalar şimdi kimi görmek istersin diye, aklıma ilk gelecek kişi tam karşımda duruyordu.Şaşkınlık ve başımın dönmesiyle sendeleyip kapının kenarına tutundum ve beni düşmekten yine o kurtardı.
''Aman kızım dikkat et.''
''Hüseyin amca...''
Babam gelmişti baba şefkatini hissettiğim adam,baba kokusunu tanıdığım adam gelmişti,sarıldım boynuna sıkı sıkı hiç bırakmak istemedim.Ağladım içimin yangını dinene kadar ağladım.Sonra yine o baba şefkatiyle saçlarımı okşadı,o sesiyle huzur getirdi yüreğime...
''Geçti yavrum,geçti kızım...''
''Beni bıraktılar amcam,burada bırakıp gittiler.''
''Sen merak etme halledeceğiz her şeyi.''
''Sen nasıl öğrendin?''
''Hadi çıkalım buradan,konuşuruz kızım.''
Dışarı çıktığımızda ne yapacağım,nereye gideceğim hiçbirini bilmiyordum ve dışarısı şimdi daha korkutucu ve tehlikeli gelmişti.Beni sevmeseler de istemeseler de bir annem babam bir ailem vardı ve her şeyden önce gece olunca sığınacağım bir odam ve yastığım,yatağım vardı.Şimdi onlar halen var mı onuda bilmiyordum.
Hüseyin amca ayakta duramayacağımı anlamıştı ve tekrar koluma girip beni bir banka oturttu.Çaresizce etrafa bakarken ellerimi avucunun içine alıp sordu.
''Nasıl oldu kızım,yani o yangın nasıl çıktı?Annen ve baban evi senin yaktığını söylüyorlar.Doğru mu?''
Evet,doğruydu ama bunu bilerek yapmamıştım.Onlar gittikten sonra olanları hiç bir anı atlamadan anlattım.Ve o yangının nasıl çıktığını hepsini.Gözümde ki yaşları elimin tersiyle silerken o adamın yüzünde ki o iğrenç ifade belirmişti gözlerimin önünde.Hüseyin amcaya baktığımda ise bir elini yumruk yapmış diğer eliyle ise bankın kol kısmını sıkıyordu ve birden ayağa kaltı.
''Kalk bakalım gidiyoruz.''ben daha nereye dememe kalmadan anlamıştım gideceğimiz yerin neresi olduğunu ve önüne geçtim ellerini sıkı sıkı tutup önünde diz çöktüm,yalvardım Hüseyin amcaya...
''Onlara götürme beni ne olur,beni öldürürler zaten istemiyorlar şimdi daha beter eziyet ederler.Sen ne dersen yaparım,hiç sözünden çıkmam ne olur götürme beni onlara.!'kollarımdan tutup kaldırdığında Hüseyin amcanın gözlerinde ki çaresizliği görmüştüm.Ben tanıyordum çünkü bu bakışları,her sabah kendi gözlerimde gördüğüm o bakışların aynısıydı bu bakışlar.Sustum.
''Ben seni şimdi götüremem,biliyorum zor ama sabret az daha sabret,günü geldiğinde ben gidiyorum dediğinde ben zaten bırakmam seni burada.Ama şimdi götüremem seni kızım.''
Bakkal dükkanı'nın önüne geldiğimizde korkudan tir tir titriyordum çünkü bundan sonra olacakların bundan öncekilerden kat be kat daha kötü olacağını biliyordum.Babam dükkanın önünde oturuyordu,bizi gördüğünde hışımla yerinden kalkıp bağırarak üzerime doğru yürümüştü ve ben o korkuyla Hüseyin amcanın arkasına saklandım.
''Seni küçük pislik,seni küçük şeytan evimi yaktın şimdi de dükkanımı yakmaya geldin!Doğduğun gün boğazını sıkmak lazımdı senin!''babam bu sözleri ağzından tükürükler saçarak söylerken o an duymamayı diledim,sağır olup duymamayı.
''Kendine gel Salih efendi!Senin evladın o,bir kaza olmuş...Allah korumuş ki hepiniz sağsınız,şükret haline!''
''Sana ne be adam,kız benim nasıl istersem öyle davranırım,sana mı soracağım!''
''Bana bak haddini aşma koparırım o boynunu!''Hüseyin amcayı ilk defa bu kadar öfkeli görmüştüm ve babamı da ilk defa birinden korkmuş.''Şimdi geç yerine otur,bu kıza da kötü davrandığını ve dün gece ki olayın tekrar yaşandığını duyarsam gelir senin o kafanı bedeninden ayırırım,anladın mı!?''
Hüseyin amca babamı sindirmişti ve bana dönüp bir elini omzuma koyup,diğer eliyle çenemden tutarak başımı yukarı kaldır ''Ben şimdi gideceğim ama sık sık seni ziyarete geleceğim.Eğer bunlardan yana bir şikayetin olursa varsın ondan sonrasını onlar düşünsün.Sen benim ikinci kızımsın zamanı geldiğin de sende istersen seni de götürüm kızım ama şimdi burada kalmak zorundasın.Kendine dikkat et yavrum.''Son sözünü de söyledikten sonra babama bir kez daha dönüp baktıktan sonra alnıma bir öpücük bırakıp gitmişti.
Hüseyin amcanın arkasından bakmıştım sokağın sonuna varana kadar ve sonra kolumda ki acıyla irkilip döndüğümde babamın ateş saçan gözleri ile karşılaştım.Beni sürükleyerek içeri sokmuş ve eline aldığı kemeriyle bütün vücudumu kanatana kadar dövmüştü.Annem ise bir kenarda öylece izlemişti.İlk vurduğunda çok yalvarmıştım,canımın acısıyla çığlıklar atmıştım ama duyan kimse olmamıştı.Duysa da gelmezdi ki kimse.Sonra sustum, vurdukça elimi ağzımla kapatıp çığlıklarımı yuttum,bu dünyada cehennemi yaşatacaklardı biliyordum.
****************
Bir süre daha bakkal dükkanında kaldıktan sonra,babam bir akşam kasabadan taşınacağımızı söylemişti.Artık burada bu bakkal dükkanıyla olmuyormuş,o yüzden İstanbul'a gideceğimizi söyledi.Duyduğumda içimden attığım sevinç çığlıklarını bir ben duymuştum.Hüseyin amcalar da İstanbul daydı diye düşündüm.Bu düşünceyle sevincim daha da büyümüştü içimde.Beni satın alacak adamda vazgeçmişti benimle evlenmekten,hem İstanbul'a gidince okula da giderdim.
Gece olup annem babam ve kardeşim dükkanın arka tarafında ki depoya yatmak için girdiklerinde bende dükkanın içinde yere serdiğim kilimin üzerine kıvrıldım.O yangında kitaplarımda yanmıştı.Sokağın ışığı içeriyi fazlasıyla aydınlatsa da şimdi okuyacak bir kitabım yoktu.Bu duruma ne kadar çok üzülsem de İstanbul'a gideceğimizin mutluluğu yüreğimden taşıyordu.
Hayallerim sarmıştı yine etrafımı ve ben sokak lambasının altında ki gece kelebeklerini izlerken ilk defa gözlerimi mutlulukla uykuya yummuştum...Gelecek günlerden habersiz....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADI MELEK (Kitap oldu)
ChickLitHayat bana borcun var... Mutluluk... Huzur... Sadakat... Sevgi... Bir Aşk borcun var... Hayat,bana bir "HAYAT"borcun var...