7.Bölüm

18.4K 935 43
                                    


Camdan dışarı baktığımda nutkum tutulmuş bir vaziyette olduğum yerde kala kalmıştım.Biz geldiğimizde henüz hava kararmaya başladığından bu kadar fark etmemiştim.Işıklar uçsuz bucaksız yerlere uzanıyordu o belliydi ancak gün ışığı bütün gerçekliği sermişti gözlerimin önüne.

Geldiğimiz kasabayı düşününce,bahçe kapısından çıkıp sokağın sonunda ki dağları tepeleri görebilirdiniz.Ancak burada her karış toprak,evlerle kaplıydı.
Korkutmuştu bu kalabalık bu şehir.Ama burası İstanbul'du...İstanbul koca bir denizdi ve ben bu deniz de boğulmaktan korkuyordum.Alışamamaktan ve burada kaybolmaktan...Düşüncelerim ben hiç tanımadığım yerlere sürüklemişti.Önümde ki manzara beni alıp götürse de oralardan geri dönmem çokta zor olmadığı gibi uzunda sürmemişti.

Arkamda duyduğum sesle bir an irkilsem de o ses yine ,o tarifi imkansız huzuru doldurmuştu içime.Korkutan düşüncelerden çekilmek hele ki huzurun sesi ile...

"Günaydın Melekciğim,erken kalkmışsın."

"Evet."

"Nasıl oldun?Dün gece baktım bir kaç kez ateşin düşmüştü."

"Sağ ol Arzu abla iyiyim."

"Kahvaltıyı da hazırlamışsın.Canım benim niye zahmet ettin ben hazırlardım."

Utanmış hiçbir şey diyememiştim.Zaten iki kelimeyi zor bir araya getirip konuşabiliyordum utanmaktan.Bana kimse günaydın yada iyi misin diye sormadığından ne cevap vereceğimi de bilememiştim.

Arzu abla tekrar içeriye geçtiğinde bende bir süre daha dışarıyı izledim.İçeriden gelen seslerden anlaşıldığı üzere herkes uyanmıştı ve mutfağa gelen ilk kişi Fatih olmuştu.

Yine her zaman yaptığı gibi yokmuşum gibi davranıp sandalyeye oturduktan sonra kahvaltılıklara uzandı.Beklemesi gerektiğini düşünerek uyarmak istedim.

"Beklemelisin."

"Sana ne be ne karışıyorsun!"
Susmuştum ve aslında hep susmalıydım.
Daha fazla ayak altında dolanmamak için bende içeri geçtim.
Sadık amca ve babam içeride oturuyorlardı.
Korkma demişti Arzu abla ama yinede Sadık amcayı görünce olduğum yerde kalakaldım.

Ne ileri nede geri gidebildim,mutfak kapısının önünde kalmıştım.Ayaklanıp bana doğru gelmeye başladıklarında gözlerim yerdeki kilimin desenlerinin arasında ki noktaları saymaya başlamış parmaklarımı ise sıkmıştım.

Korku denen şey ruhuma öyle işlemişti ki savunmasızlığımı her defasında dışa vuruyordu.
Yanımdan önce babam geçti ve sonra Sadık amca ama ilerlemedi tam yanımda durdu.

O an yüreğim sanki ağzımın içinde atıyordu.Orada bana bir şey olsa kimsenin sesi çıkmazdı.Biliyordum...

Gözlerimi sımsıkı kapadım ve beklemeye başladım.Hemen yanımda duran adamın hareketlendiğini fark ettiğimde istemsizce kaldırdım başımı ve yukarıda gördüğüm o büyük el ile orada yığılıp kalabilecek kadar korkmaya başladım.

Elini kaldırıp bana doğru uzattığında ise bedenimde biriken korku ve bugüne kadar gördüğüm şiddet yüzünden ellerimle yüzümü kapadım.
Bekliyordum...
Vuracak mıydı bana?
Ama neden?
Ben bir şey yapmamıştım ki?
Hoş bugüne kadar yediğim dayakları da bir şey yaptığım için yememiştim ki...

Bekledim ve sonra saçlarıma değen elle gözlerimi aralayıp korkuyla bakabilmiştim.

"Benden korkma olur mu?"

Şaşkınlıkla baka kalmıştım koca devin yüzüne ve sonra içimi bir sıcaklık kapladı.Dün akşam gördüğüm o ürkütücü gözler şimdi sıcacık bakıyordu bana.Aynı Arzu abla gibi bakıyordu şefkatle.O an o korktuğum adamın asında ne kadar içten gülümseye bildiğini görmüştüm.

ADI MELEK (Kitap oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin