BÖLÜM DÜZENLENMEDİ.Multimedia: Serhat Doğan
Playlist: Ella Henderson - Yours
5. BÖLÜM: "DEMİR KAPI"
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Kafamın kaldırmak istesem de başaramamış, tutuşu sıkılaşmıştı. Rahatlatıcı kokusu bir kez daha tüm ihtişamıyla ciğerlerimin içine hapsolmuştu. Bacaklarımın güçsüzleştiğini hissetmiştim. Ayaklarımın altında ki yer kayıyordu.
Fazla yakındık.
Bundan ne rahatsız olmuştum, ne de memnun olmuştum. Garip bir duygudur ki, ne hissedeceğimi bile bilmiyordum. Saçlarımın arasında ki nefesi sıcacıktı.
Mantığım yavaş yavaş yerine gelirken boynumun ve kulaklarımın yandığını hissettim. Yakındık. Vücudumuzun arasında, bir bilemedin iki santimlik meaafe vardı.
"Sakin ol," dedi, kulağıma doğru fısıldayarak.
"Sakinim," dedim, nefes alış-verişlerim düzene girerken. Arkamdan çıkarak tam karşıma geçti. Kafamı kaldırarak göz göze gelmemizi sağladım. Kahverengi gözleri dümdüz bakıyordu. Hiçbir duygu barındırmayan gözleri. Nasıl bu kadar hissiz bakabiliyordu? Babamın yaptıkları mıydı onu hissiz yapan?
"Bu olanlarda neyin nesi?" Gözlerimin önüne az önce ki olanlar, bir film şeridi gibi geçti. Mantığım tekrar yerini öfkeye kaptırdı. Sağ kolumu kaldırarak sanki yanımda Simge varmış gibi işaret parmağımla onu gösteriyordum.
"O başlattı," dedim, dişlerimin arasından tıslayarak. "Bana tokat attı."
Dümdüz bakıyordu. Sanki hiçbirşey olmamış gibi. Böyle bakması canımı sıkıyordu, en azından bir tepki verebilirdi.
"Anladım," dedi, dümdüz.
"Ne demek anladım?" dedim, hiddetlenerek. "Bana tokat attı!"
"Ses tonuna dikkat et," dedi, dişlerinin arasından. Kahverengi gözleri sonunda tepki veriyordu. Öfkeyle!
"Ne o? Yoksa sende mi tokat atarsın?" dedim, kollarımı göğüsümde birleştirerek diklendim. Bu yaptığım pek akıllıca değildi, fakat sinirden gözüm dönmüştü. Böyle yapması canımı sıkıyordu. Kollarımın iki yanından tutarak, sırtımı hızla duvarla buluşturdu. Canımın acımasıyla inledim. Tek eliyle kolumu turaken, çenemi diğer elinin içine aldı. Tutuşu sıkıydı. Canımı yakıyordu.
Fazlasıyla canımı yakıyordu.
Gözlerim dolmaya başlamıştı. Bu duygudan bir kez daha nefret ettim.
"Beni kimseyle karıştırma! Hele ki ucuz bir fâhişeyle!" dedi, kükreyerek. Her iki elininde tutuşları sıklaşmıştı. Tuttuğu yerlerin moraracağını adım gibi biliyordum.
"Canım yanıyor," dedim, sesim kısık çıkmıştı.
"Sadece canın değil, ruhunda yanacak!" dedi bağırarak. Yanacak. Bunu bende biliyordum. Ruhumda ki yaralar tekrar açılacaktı. Kanayacaktı. Bekli de... Belki de o yaralar hiç kapanmamıştı. Kanamaya devam ediyor, daha çok kanayacaktı.
Herkesin bir kaderi yazılmıştır. İyi veya kötü. Benim kaderimin içinde acı baskın çıksada , hiçbir zaman Allah'a isyan etmedim. Biliyordum, bir gün bunların hepsi bitecekti. Ruhumda ki yaralar kapanacak, bedenimde ki izler kalacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALAS
General FictionKaranlığın en saf haline hapsolmuş bir adam düşünün. Oyunların, ihanetlerin ve yalanların içinde büyümüş bir adam. İçi nefret ve kin kokan. Hayatın ona sunmuş olduğu acıyı iliklerine kadar hisseden bir kız düşünün. Susturulmuş, yalnız kalmış ve bed...