BÖLÜM DÜZENLENMEDI.
Multimedia: Sıraç Karahan
Playlist: Sıla - Haram Geceler
6. BÖLÜM: "YANIK"
Ruhumun attığı amansız çığlıklar duvarlarıma çarpıp yankı yapıyordu. Derinliklerime inen darbeler çaresizce son bulmasını bekliyordu. Beynim bu gerçeği kavrayamayacak kadar çökmüştü. Gözlerimden oluk oluk akan yaşlara, ağzımdan kaçan hıçkırıklara engel olamıyordum. Canım yanıyordu, lâkin bir virüs gibi yayılıp çöken ruhumun yanında mumla yanan bedenim hiçbir şeydi.
Gözlerimi kapatıp yumruk hale getirdiğim ellerimi mümkünmüş gibi daha da sıkmaya başladım. Terler boynumdan gerdanıma, gerdanımdan göğüsüme yol alıyordu.
Son yarım saattir kırmızı duvarlar arasındaydık. Sıraç yalvarmalarımı dinlememiş, kazağımı sıyırarak karnımı açığa çıkartıp, mum damlalarını damlatıp ateşin kızgın sıcağını bedenime değdiriyordu.
"Canım yanıyor, lütfen... Yapma," dedim, güçlükle çıkan sesimle. Zihnimin ücra köşesinde ki görüntüler gözümün önünde gelip geçiyordu.
"Lütfen, yapma,"
"Sıraç, dur. Lütfen," dedim hıçkırıklarım arasından. Bana bunları tekrar yaşattığı için ondan nefret ediyordum.
"Ben yapmadım yemin ederim,"
Kafamın içindeki sesler daha da çekinilmez hâle geliyordu. Gözümün önüne gelen 5 yaşında ki kız çocuğu korkudan titriyordu. Gözlerimi açarak bu çilenin bitmesini bekledim. Ruhum daralıyor, boğuluyordu.
Karnıma tekrar mumun erimiş damlalarını akıtarak ateşin can alıcı sıcaklığını değdiriyordu, çığlık attım. Çığlığım odayı inletirken, o daha da öfkelenerek mumu karnıma bastırıp ateşi bedenimde söndürdü. Ona karşı gelmeye çalıştığımda sinirleniyor canımı daha çok yakıyordu. Bu sefer çığlıklarımı içime atıp ruhumda yankılandı.
"Bana karşı gelme!"
O iğrenç ses kafamın içinde feryat etti. Göz yaşlarım bitmeyip aksine daha da çoğalıyordu. Korkuyordum. Aynı şeyleri tekrar yaşayıp bu sefer kurtulamayacağımdan korkuyordum. Fakat görünen o ki ruhum tekrar sessizliğe gömülüp, bedenimi çürükler kaplayacaktı. Tekrar bir hiçliğe sürüklenecektim.
"İlk önce bedenini sonra ruhunu yakacağım," dedi, hiçbir şey olmamış gibi bu sakinliği beni çileden çıkartıyordu. "İlk önce canını sonra umutlarını yakacağım."Koltuktan kalkarak odadan dışarı çıktı. Hıçkırıklarımı serbest bırakıp iç çekerek ağlamaya başladım. Canım yanıyordu, canım çok fazla yanıyordu. Kafamı kaldırıp karnıma baktım, kızarmış hatta morarmaya yüz tutmuştu. Ellerimi kaldıracak hâlim bile yoktu. Uzandığım koltukta doğrulmaya çalıştım, ama bu canımı daha çok yakmaktan başka bir işe yaramamıştı.
Sustum. Tekrar içime gömdüm acılarımı, hayal kırıklarından ibadet olan umutlarımı. Tam her şey bitti derken bir film misali tekrar başa sarmaya başlamıştı acılar.
Odanın kapısı tekrar açılarak içeri Sıraç girdi. Karşıma geçerek elinde ki kutuyu kafama attı. Çok sert atmamıştı lakin canımı yakan kutu değildi, canımı yakan bana pislik mişim gibi davranması.
"Al, karnına sür, acını hafifletir," dedi, bana tepeden bakmaya devam ederek. "Ve odayı terk et,"
"Şey, kalkamıyorum... Canım yanıyor," dedim tüm acizliğimi gözler önüne sererek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HALAS
Fiksi UmumKaranlığın en saf haline hapsolmuş bir adam düşünün. Oyunların, ihanetlerin ve yalanların içinde büyümüş bir adam. İçi nefret ve kin kokan. Hayatın ona sunmuş olduğu acıyı iliklerine kadar hisseden bir kız düşünün. Susturulmuş, yalnız kalmış ve bed...